29 Ocak 2011 Cumartesi

Zaman aynı hızla giderse daha çok şey kaybedeceğim

Yalancı güneş gökyüzünde parlarken birden Lacivert bir hüzün kaplar etrafı...

Lacivert geldi bugün. Sabaha kadar uyumadım. Ablamı uyandırıp ben yattım. Biryerlerde sürekli uyandım. Bi ara abim geldi benimle uyudu. Garibim hasta olmuş nerde yatak bulsa atıyo kendini. Sonra Lacivert mesaj attı. Geliyorum falan diye. Evi çok uzak bunun. Aileside çok izin vermemiş zaten. Geldi indi dolmuştan. Sıradan biri gibi yürüdü. Hafifçe sarıldı. Karnesi vardı elinde. Sarıldı. Parfümünü değiştirmiş. Garipti gözlerine sıradan bir şekilde bakmak. 21 Şubat. Onu son gördüğüm tarihti. Bir yıl oldu nerdeyse. Yanımda hem çok tanıdık hemde çok yabancıydı. Normal birşeyleri konuşmak garipti. Özellikle aşkım dememek garipti. Gözlerini görmek. Okul kıyafetlerini görmek garipti. Yürürken elini tutmamak garipti. Alıştığım onca şeyden sonra bu kadar uzak olmak garipti. Alışkın değildim onun yanındayken böylesi uzaklığa. O beni severken benim onu sevmemem. Bitmesi garipti. Korktuğum kısım buydu. Ben ona aşıktım. Bugün hissettiğim heyecan başkada olsa dönmem için birşey yoktu içimde. 15-20 dk kadar konuştuk. Sonra o gitti. Giderken yanağımdan öptü sadece. Bakarken bana kendini nasıl tuttuğunu biliyordum sanırım. Gözlerindeki acıyı da görebiliyordum. Farkettim ki ben geçmişi çok özlemişim...

Sonrasında eve gelip tekrar uyudum. Akşama kadar. Kalktığımda eniştem evdeydi. Abim hala uyuyordu. Öyle boş boş geçti vakit. Gece yarısı bizim evdeki hastalar çoğalınca abim diğer abimden ilaç istedi. O da getirdi. Maalesef gelen varlığı ben pek sevmiyorum. Eminim o da pirsingimi sevmeyecekti. Hatta sevmemekten öte kötü kötü bakışından sonra bir tokat bile yiyebilirdim. Ben küçükken hiç dayak yemedim. Ama 2 tokat yemişliğim var. Birini annemden -izinsiz yüzmeye gittiğim için- diğeri yine bu abimden. İngilizce dersime çalışmadığım içindi. Yanlış hatırlamıyorsam. Hiç sevmem bu abimi. Şimdi tekrar tokat yemek ağır gelirdi. Birde normalde bana karışma hakkı bile yok. Çünkü yıllarca arayıp sormayan, bayramdan bayrama gördüğüm adam hangi hakla bana bu konuda 'abi' sıfatıyla bunu yapabilirdi? Yapamazdı. Anneminde izni varken hele hiç biri dokunamazdı. Ama annemle kavga ederlerdi bu korkudan dolayı çıkartmıştım pirsingimi. Annemi çok üzdü bu herif. Halende üzmeye devam ederler. Sanırım birazda bu meseleden sevmiyorum onu. Elimde olsa ömrüm boyunca bir daha görmemeyi tercih ederdim. Neyse işte. O gitti biraz oturup. Sonra ben bir süre takmadıktan sonra pirsingimin takarken bu kadar acı vermesine anlam veremedim. Bir ay'ı geçti yaptıralı. İyileşmiş olması gerekmezmiydi? Hemen kapanacak mı bu böyle? Epey acıttı ama ya. Bir daha çıkartmak hiç ama hiç istemiyorum. Resmen işkenceydi onu geriye takmak. Yaptırırken bile acımamıştı ya.

Yarın köye gidiyorum. Abim oğlunu yanımda göndermeye kararlı. Yengem göndermemeye kararlı. Ben diyorum çocuk falan bakmam orda. Evden dışarı bile çıkartmam. Sokakta peşinde koşturamam. Acıkınca kalkar yemeğini kendisi alır. Bana ne ya. Efe dışında bir çocuğa bakmam ben. Elimde olsa Efe'ye de bakmam ben. Çocuk ayırdığımdan değil ama yetiştirilme farkından dolayı bazı çocuklara sinir oluyorum ben. Çok severim çocuğu ama ne ukala olacak ne de mıymıntı. Amaaan neyse ne. Götürmem ben o çocuğu yanımda onu bilirim. Ablam başımda bekliyor bilgisayarı alacak. Zaten uyumam gerek yarın yolculuk var. Zaman ne garip geçiyor. Aynı hızla geçmeye devam etsin ve ben yurda döneyim artık. Işık'ımı özledim. Meleği özledim. Issız sokakları özledim. Kalabalığı ve özgürlüğü özledim...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?