15 Ekim 2022 Cumartesi

Sıra sende

Merhaba sevgili blog,

İş yerinden yazıyorum bugün. Uzun zamandır yazmadığımdan olsa gerek kelimeleri nasıl oluştuğunu unutmuşum. Bir parça cümleleri toparlayamama haline bazen harflerim yerini yanlış yazmayı de eklediğimde mükemmel bir şey beni bekliyor oluyor.

Burada çalışmaya başlayalı 4.6 yıl olmuş! Biraz korkunç geliyor ne yaptım bu kadar diye. Övünmek gibi olmasın ama burayı bu hale ben getirdim. Lakin kendi işimizi kuran Okyanus konusunda tam olarak tıkanıyorum. Nereden başlayıp ne yapacağımı bilmiyorum. Herşey korkunç geliyor, ya yanlış yaparsam düşüncesi kadar, bu şimdi doğru mu düşüncesi de var. Nasıl çözeceğimi bilmiyorum, ne yapacağımı bilmiyorum. Tüm bunlar olurken acaba mevcut iş yerimi bu hale getiren ben değilim sadece başkalarının yönlendirdiği çalışan mıyım diye de düşünmeden edemiyorum. Kendime güvenim şuan sıfır. Hatta sıfırın daha altında başka bir değer olsa onu verirdim. Tabi ki eksiler var ama konumuz bu değil.

Harfleri yanlış yazmak demişken iş yerinde tuttuğum notlarda sıkça başıma geliyor. Bir de el yazımı benden başkası çözemediği için bayağı zor oluyor.

Her sabah Okyanus ile uyanmanın mükemmeliğinin yanında yeni bir rutinimiz var ve ben ona bayılıyorum. Şöyle ki minik tombul kuş olan yavrumuz Duman her gece 4 ile 6 arasında değişen saatlerde miyavlayarak uykumuzun en tatlı anlarını kabusa çeviriyor. Her gece sırayla birimiz onu alıp salona götürüp kapıyı kapatıyoruz. Ve canım oğlumuz o noktada tamamen susup uyumaya gidiyor. Aklımdan çok tatlı hakaretler sıraladığım ancak şuan yazmak istemediğim kelimelerle tarif edeceğim oğlum bizi tamamen araç servisi, yol taşımacısı gibi görüyor. Evet biliyorum evimiz yapısı gereği çok uzun, resmen git git bitmiyor o koridor. Ama yaş mama açılış sesine 3sn içinde koşarak cevap veren bir kedinin bizi her gece kullanmasına hayretle bakıyorum. Her neyse...

Rutinimiz, eğer Duman'ı birimiz ön tarafa götürüyorsa, diğerimiz sabah kahvesini yapıyor. İşin en mükemmel tarafı uyku sersemi olarak "sıra sende" diyip uykuya devam edebilmek...

2 Eylül 2022 Cuma

boşluk

Merhaba sevgili blog. 

Bugün Okyanus'un kardeşi evleniyor. Az buçuk sarhoş olabilirim. Çok değil ama. Sadece toplumun önünde onu sevdiğimi söyleyemeyecek, onunla aile ve çevre kabulü eşliğinde evleneneyecek, en acı kısmıda bir daha gerçekleşmeyecek bir düğün eşliğinde sadece onunla dans edemeyeceğimin acısını ve kederini yaşayacak kadar.

14 Temmuz 2022 Perşembe

Böyle de boş bir yazı

Merhaba yine ben,

Son günlerde sana yazacak bir sürü şeyi aklımda biriktirip hepsini unutmam mükemmel bir şey. Bunlar hep sana yazıyormuş gibi kendi kendime anlatmamdan kaynaklı bence. Beynim zaten anlattın daha neden saklayayım ki diyip siliyor.

Bir bakalım neler oldu. Öncelikle Okyanus ile bir yıl dönümü daha geçirdik. Kutlama olarak daha iyi mi bilmem ama bana güzel geldi. Yetersiz hissettiğim noktalar olmadı diyemem ama gelecek yıldönümüne artık... 9 yılı tamamladık ilişkimizde. Sana O'nu ilk anlatımımın üzerinden 9 yıl geçmesi biraz büyüleyici değil mi? Hiç o kadar olmuş gibi gelmiyor ama bir yandan da ondan önce hiç hayatım olmamış gibi de geliyor. Sanki hep yanımda ve benimleymiş gibi. 

İlişkilerde cicim ayı olarak bahsedilen zamanların geçmesi diye bir efsane var halk arasında ama bizimki bitiyormuş gibi gelmiyor bana. Aksine uzak kaldığımda yokluğunda ne yapacağımı bilemiyorum. Elbet yapacak şeylerim var, kendimle vakit geçirmeyi de seviyorum ama o yokken ev çok boş geliyor mesela. Kocaman ev diyorum ne yapacağım ben şimdi. Sıkıntıdan ev işlerine sarıyorum. Biraz komik bir durum oluyor benim için çünkü oyun oynamayı da bırakmıyorum. Bir göreve başlamışken makine bitti uyarısı gelince kalkıp çamaşır asıyorum. Ne gerek var dimi? Oyna işte yani.

Bunların dışında hala aynı iş yerinde çalışıyorum. Burada olmayı seviyorum da ortamı benim için aşırı rahat. Stres düzeyi nispeten az ve patronum mükemmel biri. Nasıl patron olunur dersini verir ama tek kötü yanı resmi tatiller bizim için tatil değil. Mesai saatleri bir kaç tık fazla. Şimdi yokluğumda benim yerime bakabilecek bir yardımcım da var iş paylaşımı yapabiliyoruz. 

Geçen yıl bir sürü kilo alıp dobiş bir şey oldum. Sonra kendimi o halimle sevmediğime karar verip diyetisyene gitmeye başladım. İşi bilene sormak lazım tabi. Aslında uysam diyete birazda spor yapsam olacak iş ama bende var bir sorun. Bir süre kilo verdikten sonra şuan pek veriyormuşum gibi gelmiyor. Tabi ki ilk başladığım zamana göre çok daha iyiyim boy oranıma göre normal aralıkta görünüyor kilom şuan ama bi 5 kg daha versem tam olacakmışım gibi geliyor. Kendimi öyle mutlu hissedeceğim sanki. Ama yapamıyorum, eskisi gibi yemekten mutlu olma hali yok. Aslında şuan hiç yemek istemiyorum, keyif aldığım bir şeyden sadece görev haline getirdiğim bir şeye dönüştü. Ne diyet için ne de sağlığım için doğru gelmiyor durum farkındayım ama canım yemek istemiyor.

Birazda boş vermişlik var üzerimde. Genel bir yorgunluk ve bıkkınlık hali. Bütün gün oturup duvarı izleyesim var...