2 Nisan 2011 Cumartesi

Aşkı arıyorum tüm hayallerde

Aslında hayallerimde sadece başkalarında olup bende olmayanları yaşıyorum yani Sen'i.

Giriş cümleme bakıpta olayın tamamen yanlış anlaşılmasını istemem. Amerikan pastası 7: Aşk kitabını izledim az önce. Filme bakıp yargılamayın beni demek isterdim ama yargılayın porno dışında nerde açık saçık şey bulsam aklım ona kayar benim. Bana göre o filmin albenisi daha çok, diğerlerinin sunmadığı şeyler veriyor. Kötü tarafı tabii ki başında hovarda ve erkek egemen tipleri gösterip sonuna doğru yolun aşk olduğuna inandırmaları. Amerikan pastası serisinin neredeyse tümü böyle ama yine de seviyorum sonuçta bir şekilde aşka bağlıyorlar. Ne kadar inandırıcı olmasa da, ben duygularının olmadığı bir şeyi sevemiyorum. Filmi, müziği, tasarımı, resimleri. Bir kişiden fazla olabilecek bir çok şeyde aşk olmalı. Bir kız sexi olsada bu umurumda olmaz nedense beni çekmiyor. Lisede bir arkadaşım sen Aslan burcu olamazsın hiç bir özelliğini taşımıyorsun derdi. Bazen hak vermiyor değilim. Neyse çıkış noktam neresiydi karıştırdım. Sanırım ilk cümlenin açıklamasını yapacaktım. Filmlerdeki aşk'ı ve beraberliklerini izlerken özlüyorum onu. Sahip olamadığım şeyi, yakınlığı. Bundan öyle çok şikayetçi sayılmam ama başkasında görünce kıskanmadan edemiyor insan. Düşündüğüm zaman, ben hep hayallerimi kendime sakladım. Öyle müstehcen şeyler yok ki hayallerimde hepsi imkansıza yaklaşmış O'nun yanında olduğumu düşündüğüm şeyler. Bir ev, beraber bir hayat kısaca bir gelecek...

Zamanın hızlıca akıp gitmesini dilerken o benimle dalga geçer gibi inadına yavaş. Çok özleyeceğim okul yıllarını ama yine de bir an önce bitsin istiyorum. Bitsin ki kendi hayatıma sahip olabileyim. Gerçi o zaman da sorumluluklarım olacak; Annem gibi. O bana bir hayat verdi. Okul bitince bende ona O'nun hayatını vereceğim. Ona iyi bir hayat sunma düşüncesi falanı filanı olmasa muhtemelen okumazdım bile. Ya da okurdum yine çünkü ne yapacağımı bilmiyorum. Gelmesini istediğim gelecekten çok korkuyorum. Sevdiklerimi kaybetme korkusu en baskın olanı ve en başta tabii ki Annem. Keşke ''sonsuza kadar mutlu yaşadılar'' diye biten masallar gerçek olsa. Biz hiç ölmesek, sevdiklerimiz bırakıp gitmese. Biliyorum annem olmazsa yaşama dair bir amacım kalmayacak geriye. Köyde olup her günü onunla geçirip artık yaşlandığını görmek çok kötü bir duygu. Zaten babasız büyüdüm bir de Onu kaybedersem muhtemelen kimsem kalmazmış gibi geliyor. Ailem hele bir daha görüşmek bile nasip olmazdı çıkarlar söz konusu olmadıkça. Biz biraz erken parçalandık, Onlardan birşey beklediğim falan yok ama anneme karşı sorumlulukları var ve yerine getirmiyorlar. Çok konuştum annemden dimi? Bugün onun doğum günü. Şaka gibi. Abimlere mesaj attım kutlayın diye. Umarım bir şeyler yapmışlardır...

Bu duygusallıktan çıkmazsam gecenin devamını ağlayarak geçireceğim. Sevgili blog. Şu ara sanırım her şeyi anlattığım bir sen varsın. Bir de senden okuyanlar. Aslında umurumda değil kimin okuyup kimin okumadığı. Bir kaç yıl önce bir düşüncem vardı. Yine böyle yanlızlığın tavan yaptığı vakitlerde yapmayı düşünmüştüm. Hiç tanımadığım bir msn i ekleyecek. Gerçek bilgilerimizi vs bilmeden her şeyimi anlatabilecektim. Sen onun biraz daha olası hali gibisin. Tek sorun seni tanıdığım bazı kişilerinde okuyor oluşu. Oofff neyse sıkıldım ben.

Bu arada yazarlığa soyunmuş bulunuyorum. Öyle ciddi bir şey değil Zek'e bir hikaye yazacağım. Nasıl yapacağım konusunda hiç bir fikrim yok. Sağdan soldan kitap karıştırıp duruyorum. He bu arada Hediyeyi buldum lan! buldum ve aldım ama anlatmam şimdi. Çünkü Zek burayı okuyor. Önce ona göndereyim sonra anlatırım. Sonra da o alıp kafama geri atar onu. Ben olsam onu yapardım en azından. Neyse açıklama sonra. Sustum ben.

Hadi iyi geceler. (Bu tam günlük modunda oldu)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?