28 Nisan 2011 Perşembe

İtiraflar

Hade len ordan. Başlığa bak. Neysem açıklayım bari onu oraya şe etmişken. Zek artık burayı okumadığı için dilediğim gibi yazabilirim. Zira o varken yazamıyordum. Bu kadar açık olamıyordum daha doğrusu. Neyse en son tavla oynadığımızda -ki o gece beni terkeyledi- morali bozuk diye bilerekten yenildim ben buna. Yoksa ilk kez şansım dönüyordu ve ben kazanıyordum. Kötü oldu o gece kumarda da aşkta da kaybettim. Ve ne yazık ki ikisini de Zek'e kaybettim. O'nunla olduğum için falan için filan için pişman değilim de bir geleceği kurmaya çalışırken böylesi basit bir şeyde bitti ya işte bundandır benim acım. Kolay atlattım yine de be. Aklımı kolayca dağıtabiliyorum. Ayrıldığımı duyan beni O'nu düşünmekten uzaklaştırmak için her şeyi yapıyor. Bir sürü şey soranım var. Hatta bazı anlar yediğim yemeği bile sorar oldular. Ama sanırsam bu daha çok faydalarda bahsettiğim kilo verme olayından. Ciddi ciddi canım bir şey istemiyo lan. Kahvaltıda bi çay içtim yani. Bünyem dengesiz benim.

Bir başka itiraf ayrıldıktan sonra kendimi daha rahat hissetmem. Zek'e karşı yani. Hesap verme düşüncem mi yoktur nedir kasmıyorum kendimi. Gerçi hesap verecek bir şeyim de yoktu, bir şey saklamadım çünkü ondan. Ama ne zaman sorsa 'ne yapıyorsun' diye hep hiç derdim. Şimdi en basit şeyleri sıralar oldum. Sanki çok konuşuyoruz da. Bugün bi naber dedi ordan konuştuk biraz. Ne yaptım ben buna da böyle oldu demeden edemiyorum. Bileyim ne yaptığımı da ona göre hareket edeyim di mi ama? Çık git diyorum hayatından O'nun. Rahatsız etme. Konuşma onunla. Dayanamıyorum ki. Edemiyorum düşünmeden. Daha iki gün olmuş en dandik dönemimi yaşıyorum. En kararsız anlarımdayım. Dakika başı kararlarımın ve duygularımın değiştiği şeyleri yaşıyorum.

Neyse anlatmaya başka şeyler üzerinden devam edeyim ben. Dün Işık'ın tiyatrosu vardı. Sonunda sahnelediler. Ben bunu ilk kez sahne kılığı ile gördüm. Ne güzel oynuyor lan. Bir de farkettim bu kız zeynavari bir şey. Hem sexi oluyor isteyince hemde içinde savaşçı ruhu var. Orda bi Hacı vardı o karakteri çok sevdim. Bazı yerlerinde konuşması -ve tipi- Recep İvediği hatırlatmadı değil.

İçmek istiyorum. Öyle böyle değil her şeyi unutmak istiyorum. Kolayca uyuyabilmek istiyorum. Düşünmemek istiyorum. Saçmalamamak istiyorum. Biri soruyo naber diye iyi diyorum ardından bir başkasına kötü oluyorum. Saniyelik farklarla değişiyorum. Gelsin bi Zek nete konuşayım böyle davranacaksa ya o gitsin ya ben gideyim. Ama yok ya o giderse daha kötü olurum ben. Biterim ben. Çökerim yani. Görmem lazım onu. Konuşmam lazım. Bilmem lazım. Unutmadan onu gidemez bi yere!

Off sıkılıyorum be. Aklıma gelipte yazmadığım şeyler var biliyorum ama yazamıyorum zira unutuyorum. Şimdi ben yemiyorum ya. Bizim yurtlarda belli bir miktar sabah ve akşam bir şeyler alma hakkımız var. İşte onlar birikti de birikti şu an baş ucumda bir haftalık abur cubur duruyor. Bünyem değişipte yemeye başlarsam feci kilo alırım o derece yani. Hayvan gibi bir şey olur çıkarım ordan. Baş ucumdan atsam iyi olacak onları.

7 mayısta eve gideceğim. O gün burs aldığımdan yol parası derdim olmayacak. Birde malum 8 mayıs anneler günü. Anneme bir sürü şey alıp gideceğim. Bütün abilerimin ablalarımın yıllarca almadıkları her şeyi alıp gideceğim. Bugünlerde annem daha bir bozdu sağlığını. O kadar korkuyorum ki onu da kaybetmekten. Herkes gitse de bir o kalsa hayatımda ama yine de o gitmese. Ben annemi çok seviyorum lan. O olmasa ciddi ciddi bir amacım kalmaz yani. Zaten rüyalarım korku dönemine geçtiler. Annemi vs gördüm ama hatırlamıyorum ya. Bir de Zek'i gördüm. Lan pişman oldum diyordu bana. Bir şeyler daha dedi ama hatırlamıyorum. Zaten dakikalar sonra lanet okuyacağım şeylere bıraktı yerini o güzelim rüya...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?