31 Aralık 2010 Cuma

Böyle cesarete gerek yok bence


Yılın son yazısını kısaca yazayım istedim. Yıla böyle kötü girmek istemezdim ama. 

Dün pirsing yaptırmıştım. Hiç acımadı ama heyecanı yeterli oldu. Heves etmemi sağlayan şey ise dudağımın hemen altında bir nokta ile oynarken kanamış olması ama derinin üstünü açamadığım için kan öyle top gibi içerde kaldı. Pirsing gibi görünüyordu. Hoşuma gitti o hevesle iznimi aldım annemden soluğu dövme yaptıran yerde aldık. Tabii o aşamaya kadar beni vazgeçirmeye çalışan az olmadı. Tabii ben destek verenler tarafındaydım :Pp  Sonuç korkudan tir tir titreyen gözleri kapalı bekleyen ben. Yine de hiç birşey hissetmeyip hala bitmedimi diye gözlerini açıp bakış atan ben. Dudağıma sağ alt'a yaptırdım. Siyah top gibi. Ben gibi dursada yine de sevdim ben onu.

Sabah Işık uyandırdı okuluna gitti. Melek sabah pirsingi gördü şaşırdı niye yaptırdın falan dedi. vs vs.  Sonra hazırlık falan derken çıktım yola. Otobüse bindim. Yanıma Genç biri gelsin diye dua ederken teyze diyebileceğim bi hatun geldi. Cam kenarında otururum ben hep. Kadın kolundan yeni ameliyat olmuş yer değiştirelim mi dedi. Tamam dedim sadece. Ayağa kalktım kadın geçsin öbür tarafa diye. Bi baktım arka koltuk cam kenarından kaçak bi melek daha. O nasıl masumluktur öyle. Önüme geLen her hatun melek bana göre. Kızın gözlerine bi dalmışım bi süre bakıp kaldım. Sonra kendime gelip oturdum yerime. Önümüzde hani koltuklar için tv ler varya açmadım onu arka koltuktaki hatunu süzüp durdum yol boyunca. Birşey olsa da sohbet etsek diyeceğim olmuyor. Yanımdaki teyze geveze alakalı alakasız birsürü şey söylüyor. Müzik dinliyorum. Laf atıyor yanımdaki. Kıza bakıyorum. Yanımdaki bana ''oğullarını'' anlatıyor. Sonra memleketimi sordu söyledim.Orda öyle senin gibi güzel kızlar varmıydı ya diyor. Benim şeyim anında tavan yaptı tabii. Nasıl cesaret toplamışsam kız benden önce inecek ama bir yol bulup yazacağım yani. Çantamı karıştırıyorum kağıt yok. Kalem var. Peçete var. Pc bile var lanet çantada bir tane kağıt yok. Çıkarttım peçeteyi. Koydum laptopun üstüne karaladım birşeyler. Peçete de çiçek gibi kokuyor vermeye kıyamıyorum. Elimde tutuyorum. Kokluyorum. Devamı yok kız inecek az kaldı. Arada bakışlarımız denk geliyor gözlerini hiç kaçırmıyor. Nasıl heyecan yaptım ben ya. Döndüm arkaya al dedim uzattım. Kız anlamadı baktı. Al dedim tekrar aldı okudu falan. Bi daha bakmadım kıza. Muhtemelen kızda bana bakmayacak bir daha :D garip oldum ya ilk kez normal hayattan birine böyle birşey yaptım. 
 Sonrası eve geldim annem keşkek denilen yöresel diyebileceğim ve en sevdiğim yemeklerden birini yapmış. Önce amcamlara gittim. Sonra Komşuya uğradım. Sonra eve geldim misafirler var. Oturuyoruz onlar çok pis dedikodu yapıyorlar. Arada bi kaç küfür savruluyor (hepsi kadın birde!) heyyy burda bir çocuk var diye uyarı yapıyorum. Sıkılıyoru çok hemde. Tüm yılım böyle olmasın noluurrrr :((

29 Aralık 2010 Çarşamba

Hayata da böyle kaymak isterdim

Yazacağım çok şey varda şimdilik vaktim yok sadece buz patenini anlatacağım. Dün Işık söyledi gidelim sınıftan kızlarda falan olacak dedi. Kabul ettim. sabah dikildi başıma kaldırdı. Kahvaltı falan yaptık sonra yürüyerek 7. caddeye gittik. Hatta tandoğan metrosunun oralarda bi yerdi. Kızları bekledik biraz arkadaşlarını. Özge'si var bunun bi tane arada mesajlaşmalarını falan görüyorum hatun kafa dengi geldi. Ama gelen kızlarda Nur daha tatlıydı birde gamzesi var yerim ya. He bide Betülmü ne vardı adını hatırlamıyorum tam.

İçier girip kenardan izlemeye başladık seansa daha çok vardı. Herkeste nasıl bi korku varsa Nur ile Özge daha önce kaymışlar biliyorlar. Biz normal pateni bile yapmamış insanlar olarak hangi akla hizmet oraya gittik bilmiyorum. Zaman yaklaşırken patenleri giydik piste yaklaştık durmak mümkün değil ya. Düşmüyoruz ama kenardan tutuyoruz hepimiz. Öyle yürüyoruz. Nur bi zaman sonra bıraktı ellerini kız gayet güzel kayıyo. Biz geri kalanlar Yürümeyi yeni öğrenen çocuklar gibi tutunarak gidiyoruz. En arkada ben kimse görmesin diye. O arada Işık bilerek düştü açılışı yapmak için. Daha sonralar herkes açıldı tabii Betül hariç. O hala ellerini bırakamıyor. Sahayı yarım tur attıktan sonra bi çok kişi ortalara gelmişti. Oralarda bi yerde etrafımızda fır dönen bi çocuk bize nasıl kayacağımızı gösterdi kısaca. Onlara bakarken içi gidiyo insanın be. Bende böyle yapabilsem diyorum. Pişman değilim ama çok düştüm. Bacak kadar bi çocuk nasıl artistik hareketler yapıyo. Dengede durmak ne zor iştir. Hele dönmek. Tam hızlanıyorum karşıya doğru durmayı da bilmiyorum küt diye duvara yapışacağım diye korkuyorum.. Çıkmaya yakın o bacak kadar çocuklardan birine sordum nasıl duracağız diye (ufaklık birgün bu yazıyı bulursan da okursan ulaş bana olur mu çok şey öğreneceğim senden ;) ) Gösterdi. O arada Işık ile yarış yapıyorduk onu geçmiştim kıza sormak için durdum. Öğrendikten sonra yarışa geri döndüm rahatım çünkü Işık hızlı değil. Ulaşamadan yeni öğrendiğim durma işini becermek için oyalanırken kendimi pat yerde buldum. Daha ayakta duramıyorum diyesim varda. Neyse ben yerde dururken Işık yaklaştı o hırsla nasıl kalkmışsam yarışta geçtim ama. Ufaklık bi daha geldi bi anda kalkma abla birşey olur sonra dedi. Ama artık çok geç. Seans bitti çıktık. Yurda geldim. Omuzumun ağrıdığını farkettim. Nereme dokunsam ufak ufak ağrıyorum. O kadar çok düştüm ki. Ama uslanmak yok öğreneceğim ve yapacağım o işi daha iyi bi şekilde. Şimdi normal hızla kayıyorum arada hala düşüyorum hem ilkti canım o herkes düşer :Pp Daha çok ayrıntıya vakit yok yazamıyorum. 

27 Aralık 2010 Pazartesi

Saklayacağına öldürseydin güzelim

Her zamanki gibi kalktım. Işık ile o kız yürüyüşe falan çıkmışlar. Döndüklerinde kahvaltıya gel diye mesaj attı. O arada görmediği ben kahvaltı niyetine yediğim keklerimi çoktan almıştım bile. Neyse çıktım yukarı. Hazırlandım onlar çıkana kadar giyindim falan. Mp3ten müzik açtım. Uzakta anıtkabirin orda bi park keşfetmiştik Damla'yla oraya gittim. Bi süre oturdum. Güvercinler vardı meydan da. Uykusuz aldım onu okudum. Güvencinlere ekmek veren aile geldi Ufak bir çocuk vardı yanlarında 14 aylık falan olsa gerek. Çok tatlıydı. Hiç olmayacak çocuklarımı düşündüm. Başka aileler falan geldi. Sıkıldım akşam oluyor diye çıktım geldim ordan. Biraz uyudum. Meleğe mesaj falan attım. O da eski sevgilisini unutturacak bi kız yapmış kendine. Ona ayrı bi bozuldum. Gerçi inanmıyorum öyle birşey yaptığına da çokta umurumda diyorum artık. Bizimkiler bu arada hediyelik eşyalar fuarına mı ne gitmişler. Feci bozuldum çünkü Işık'la beraber gidecektik oraya. Fotoğraflarını gördüm birde daha kötü oldum tabii. 

Üstüme polar aldım yeniden dışarı çıkmak için hazırlandım. Eldivenlerimi unutmuşum. Meleğe bi ton trip attım. Işığa da. Çıktım o soğuğua yeniden parka gitmek için. O kadar soğuk ki. Birde karanlık olmuş dışarısı. Açık bi kırtasiye bulup maket bıçağı aldım. Aklımca kendimi onunla koruyacağım. O kadar zekiyim ki. İlk çıktığımda soğuk gelmiyordu sonrasını hatırlamak istemiyorum. Park çok ıssız göründü ilerde 3-4 tane de liseli çocuk görünce orda ufaklıkların oynadığı parkta oyalandım biraz. Onlar gidince diğer tarafa geçtim. Merdivenlerin üst tarafında 2 çocuk oturuyordu. Karşı merdivenlerde sevgili bir çift vardı. Çocukların oraya oturmak daha kolaydı çünkü karşı tarafa hiç gitmemiştim ve daha ıssız göründü. Neyse onların oraya oturdum. Bi zaman sonra biri geldi ateş sordu yok dedim. Gitti. Bir zaman sonra yeniden geldiler. Gideceklermiş betona oturduğum için karton getirmişler bana. İstemiyorum dedim. Israr ettiler yine istemeyince bu defa oturabilirmiyiz diye sordular. Zararsız göründüklerinden olsa gerek izin verdim.

Samet ve Hamdi. Samet çok geveze sayılırdı. Birazda garip. Çok gereksiz ayrıntılar vererek birşeyler anlatıyordu. Dinlemedim çoğunu zaten. Bazen bana soruyorlardı. Sıkıldım. Dondum. İt gibi titriyorum resmen. Arada Kardeşim mesaj atıyor dön yurda diye. Damla da aynı şekilde. Tam bunlar gitmeye karar verdiler tamam dedim bende giderim birazdan. Samet numaramı istedi. Veremem dedim. Israr etti defalarca gıcık oldum. Birde bakışları var sokağa bırakılmış masum kediler gibi. Yine vermedim. Gittiler bunlar. Benim gitmeye niyetim yok bari kalk biraz dolan ısınırsın dedim kendi kendime. Tam kalktım bi tur atcam. Samet geri geldi. Başladı ısrarlara gene. En sonunda dedim ben lezbiyenim istemiyorum vermem numaramı falan. Diyo arada takılırız arkadaşça falan. Bi konuşuyo sanırsınız bir yıllık aşık bana. Bi konuşuyo sadece arkadaş. Dengesiz ya. Sonuçta vermedim. Çok kırdım belki ama yine de vermedim. İstemiyorum ya. Güzel de sayılmam zaten. Karakterim desen en adi insanlardan biri sayıyorum kendimi. Övmesi falan sanki yıllardır tanışıyoruz ya. Onu geride bırakıp geldiğimde titremekten kendimi alamıyorumdum. 

Kolay değil aralık sonu Ankaranın soğuğunu 3.5 saat içine çekmek. 3.5 atacak bi taraflarım yakında. Yaz geLmeden bi daha o parka gidermiyim? Asla! Sonuç itibariyle üzerimde hala polarım var ve Donuyorum! yurttayım ya yanımda kalorifer var ben hala donuyorum! Bi kaç gün yataktan da kalkamazsam tam olur artık. Yurda gelmek hiç iyi olmadı. 10:20 gibi girdim yurda. Işık hala ortalıkta yok. Mesaj attım yemek yiyelim falan diye. Gelmemiş. Ama yoldaymış. Onu bekledim. Tam yurda yaklaştı peşime araba takıldı diye bi mesaj attı. Koşa koşa yanına gittim. Üstümde montum bile yokken. Çok iyi kahramancılık yaparım. Hayır araba alsa götürse bize ne yapacaksın? Çığlık mı atacaksın. Pff. Neyseki iyi olarak geldik yurda. Sonra ki zaman geldi geçti boş boş. 

Gece vakti. Işığınkiyle oturuyorduk benim bilgisayarın başında. Işık mesaj attı o yanında mı diye. Evet dedim. daha cevap gelmeden benden sakladığın birşey mi var dedim. Zira ben bunların sevgili olduğunu biliyorum ama onlar bana birşey söylemediler öpüşürken gördüm de onlar gördüğümü bilmiyorlar. Neyse 11 gündür sevgililermiş. Çok fena koydu desem yeridir. Söylememe sebebi de benim lezbiyen oluşumu belli ediyor oluşummuş. Yahu sanane hayat benim. Sanki seni söylüyorum millete. Kendi hayatımı mahvediyorum. Bilerek belli ediyorum. Of. Sanki daha önce ona ihanet etmişimde güvenilmez biri gibi hissettim kendimi. Canım çok sıkkın çok. En alıngan dönemimde vurdu beni. Birde onun burdaki en yakın arkadaşı olarak 11 gün sonra öğrenmek ayrı bir acıydı. Geldiler şimdi yazıya ara vermek zorunda kaldım. Göstermiyorum çünkü hiç birine. Onlar bulmasa bari. Okumasını istemiyorum. Ben onun günlüğünü okumuştum eskiden ama zaten bir kaç sayfaydı. Hem bunu okumasın. Kendimi kötü hissederim o zaman. Gerçi ona burdaki şeylerin hepsini söyledim. Kırdım da biliyorum. Bazen benim kadar canı acısın istiyorum. Sonra kıyamıyorum vazgeçiyorum yanıma gelince normal davranıyorum. Sanırım yavaş yavaş uzaklaşacağım onun hayatından. Ve o gidişimi bile farketmeyecekmiş gibi geliyor. Keşke saklamasaydı. Ne kızlar ne de diğerleri umurumda değilde Işığın benden birşey saklaması diğer herşeyden daha fazla acıttı be. Şimdi tam anlamıyla herşeyden uzaklaşasım var. Cuma günü eve gidiyor olmak belki sandığım kadar kötü değildir...

26 Aralık 2010 Pazar

İlkler deli eder insanı

Şu tatlı kavgalarda bahsettiğim kız dün akşam okeye gitti. Diyecektim o kavgayı göze almaya değmez diye ama zaten söylememiş sevgilisine gittiğini. Geldi zaten birşey de yapmamışlar.

Günlük yazar gibi hissediyorum kendimi. Saçma şeylerin farkına varıyorum birazda. Kendimi faza değersiz hissetmeye başladım. Odada mesela ben çıktığımda yada geldiğimde hiç birşey değişmiyor. Onlar yine kendi hayatlarını yaşıyorlar. Yine kendileri oluyorlar. Ve ben olmasam da birşeyler devam ediyor. Yemekhanede durumum daha vahim. Kimsenin kaale bile almadığı insan olarak görüyorum kendimi. Koskoca dünyada değersiz bir hiç... Onca farklı hayat ve herkesin kendi dünyası. Bütün bunlar bu kadar çok iken doğal olarak ben küçülüyorum herşeyde.

Tüm gün uyuduğum için epey gereksizim ya. Hiç bir işe yaradığım yok. Birşey yaptığım yok. İnternete giriyorum arada. Arada diyorum çünkü 3 yıldır her gün internete girmek için ölen ben şimdi ciddi anlamda sıkıldım. Derslere de boş yere girip çıkıyorum çünkü dinlemiyorum. Fazla mı duygusala bağladım ne kızlardan uzak kalmak istiyorum. Sadece müzik dinlemek yatağıma uzanmak öylece kalmak. 

Işık da ilgi göstermiyor zaten bana. Eskiden istediğim gibi sarılırdım ona. Yanına giderdim konuşurduk. Pek vakit geçirmesekte yaptığımız şeylerde anlaşırdık. Şimdi öyle değil. Değişti biraz. Yurtta bi kızdan hoşlanıyor onunla vakit geçiriyor. Bende doğal olarak ilgisiz varlık konumundayım. Neden böyle oldu diye düşünürken birşey farkettim. Mesela Lisedeyken Damla'nın ilk sevgilisini feci kıskanmış ve istememiştim. Çocuğa etmediğim şey kalmamıştı. Ayırmak için elimden geleni yaptım. Gerçi ayırma kısmı onları daha da bi araya getirsin diyeydi ama yine de çocuktan nefret ediyordum. Çünkü ilk kez biri Damla'yı benden uzak tutmuştu. İlgi o'ndaydı artık. Sonra Damla ve benim ilk sevgilimin nefretlik olayları var ki haklıydı Damla. Benim ilk sevgilim gerçekten odundu. Aşkın kör eden özelliği geçince farkediyor insan hepsini. Ve şimdi Işık'ın benden başka birine ilgi göstermesi yediremiyor muyum ne? Daha önce erkek arkadaşları oldu ama onlar uzaktaydı sorun teşkil etmiyorlardı. Ama bu kız yurtta başka bir odada ve sürekli beraberler. Bir gün bu ilgisizlik çıldırtacak beni. Yada artık regl dönemim bitse de bende kızları boğmaktan vazgeçsem!

24 Aralık 2010 Cuma

Tatlı kavgalar ve dahası

Odada otururken arkadaşım sevgilisi ile telefonda konuşarak içeri girdi. Bir elinde bana aldığı su. Diğerinde sandviç kulağında telefon. Şaşkınım biraz. Çünkü ne denge sağlayabiliyor ne de sevgilisine cevap yetiştirebiliyor. Üstelikte oldukça kızgın çünkü tartışıyorlar.

Çocuk arkadaşları ile okey oynamaya gitmiş. Muhtemelen ortamda kızlar var. Ve bu kızlardan birinin adı Ceren.
-Sen oyununa dön kapat o telefonu.
-Neydi o kız Cariyemi? onunla ilgilen sen! (kızın adını biliyor normalde eminim!)
-Ya kapat uyucam yataktayım zaten! (sandviçini yerken diğer kızın yatağında oturuyordu)
-Şarjımda bitiyor zaten kapat oyununa dön.
-Sen gidersen bende gidiyorum o zaman yarın akşam sınıftakilerle okeye... (Buralarda ses tonu yükseldi)
-Cevriyemidir nedir onunla ilgilensene sen.
-Ne bilim ceren'midir nedir adı!
-Yok ne kızması kızmadım ben birşeye! (iyice bağırmaya başladı)
...





Sonrasını hatırlamıyorum. O arada Melek ve diğer kız geLdi. Konuştuk biraz. Benim yatağımda oturdu yaslandı. Köşeye kıvrıldı, Yastığımla uyudu... Kapatınca gözlerini onu izledim. O kadar masumdu ki. Arada gözlerini açıp bana baktı gülümsedi. Bazen kızdı. Bilmiyorum ama çok güzeldi. O an'ı dondurup sonsuza kadar onu izlemek isteyebilirdim. Sonra diğer kız gitti yatagım boşalınca ben Meleğin tam karsısına geçtim o arada uyandı kalktı. Bilgisayarımı açtı film izledik. Elini tuttum. Gözlerine baktım. Onu izledim doyasıya. Arada filme de baktım ama zaten korkuydu benim ne haddime korku izlemek. Bahaneyle sadece onu izledim ben... Hatırlayamadığım ayrıntılar var. Yada yazamayacağım kadar mutluluk sarhoşu olabilirim. Hiç birşey yapmadım. Bir daha yapamayacağımı da biliyorum. Sadece arkadaşız artık. Bir şans verse herşeyi yapabilecek kadar güçlüyüm ama o geçmişine fazla takılmış durumda. Bir gün için umudum var. Vazgeçmediğim sürece umudumu yaşatacağım sanırım. Gideceğim şimdi. Yatağıma gireceğim. Onun kokusu olacak yastıkta. Sarılıp uyuyacağım ona...

Keşke hep yanımda uyusa...Kirpiklerinin yanağına düşüşünü izlesem. Bir meLek masumluğundaki ifadesini.
Bir gün özleyeceğim tüm bunları. Herşey bittiğinde geriye sadece bunlar ve kokusu kalacak...



(resimdeki kızın ifadesi O'nunki kadar tatlı değildi ama ne yapayım anca bunu bulabildim resim bulmak ne zor iştir)

22 Aralık 2010 Çarşamba

Pfff

Yazacak birşey buLamıyorum. Benim kanatsız meLek gitti ya. Zaten biseksueldi ben normale döncem hetero olacağım nutukları aldı yerini. Canım biLe acımadı ama yine de hasret duymamak elde değil mi ne? Erkek oLsaydım diyesimde gelmiyor değil hani. Halbuki sevmem erkekleri. Yani arada sevilesi hatta tapılası tipler var (karakter olarak) ama genelini sevmem güvenmem. Ben erkek olsam çok şerefsiz biri olurdum bu halimle bile birsürü kıza yapabileceklerimi düşününce.

Saçmalamaya başladım mı ne... 3-4 gün önce laptop açık bırakıp gittim kızlarla koridordaydık. Merdivenlere oturduk gecenin bir vakti yakalanmayacak olmanın verdiği rahatlıkla pişti oynamaya başladık. Koridorun ışıkları yanmıyordu şartellermi atmış ne. Hiç kimse akıl etmediği için kaldırmayı tüm akşamı romantik geçirdi millet. Merdivenlerde ışık vardı ama. Zekinin biri gidip şarteli kaldırmış. Oyun oynadığım kızlardan biri de indir geriye böyle romantik iyi deyince aynı ''Zeki'' kızımız gidip şartellerle oynamaya başladı. Hangisi olduğunu unutmuş. Biri de benim laptopun kablosunu topraksız bi prize almış. O öyle oynaşıp dururken benim kablo sizlere ömür oldu. Yandı ya güzelim kablo. Şimdi ona yeniden para verme düşüncesi yaktı beni. Kredi kartımda limit yok. En az 100 tl orjinalleri. Bendeki para miktarını lütfen sormayın ama. Yemek yiyecek param yok! Neyse durumu herkese anlattım beni boşuna msn e falan beklemeyin diye. Sınıftaki o tapılası erkeklerden biri hızır gibi yetişti. Ama 2 gün sonrasına. Kredi kartını verdi aldım onunla. Büyük ihtimalle sahte ama. Çünkü 50 tl ye aldım. Birde 6 taksit yaptırdım ona. Ara ara öderim artık. Bi daha o kadar parasız kalmak istemiyorum. Laptopu açamadığım o 2-3 gün ne çektiğimi ben bilirim. Bir günde 490 sayfalık kitap bitirdim mesela. Ne güzeL işte demeyin lütfen. Sürekli okumaktan gözlerim şaşı oldu resmen. Normalde de çok okuyan biriyim ama bi anda 490 sayfa yüklenmesi hiç iyi değildi.

Sonraki günler çok sıkıcı geçti. Kabloyu aldım almasına da bu defa içimden birşey yapmak gelmiyor. Film izleyip duruyorum. Sonra okula gidiyorum. Bugün hoca yoktu mesela. İnternetimin faturasını yatırmak üzere kızılaya gittim. Kızılay'a gittim çünkü bana en yakın şube kapalıydı! vaktin bolluğundan birazda yürümeyi tercih ettim. Anneme mesaj atmam gerek bi ara. Atmayınca trip yapıyorda. Yılbaşında da eve geL dedi. Ya ben ne güzel yurtta uyuyarak kızların içinde girecektim yeni yıla. Tüm yıl kızlarla geçecektim böyle güzel güzel. Ahh anneee...

17 Aralık 2010 Cuma

Ben ona resmen aşığım

Nil'in şarkısını dans ede ede söyleyesim var. Bu hafta sonu Bolu'ya gittim. Liseyi orda okuduğum kendimi orda keşfettiğim ve orayı 2. ailem gibi gördüğüm için çok seviyorum. İki yıldır gidememiştim. Gitmeden önceki gece yurttan bi kız numaramı aldı. Bende dalgasına ''aşkım'' diye kaydettim o da gördü zaten nasıl kaydettiğimi. Melek diyesim var adına. Lan bi insan bu kadar mı tatlı olur. Kanatsız Melek gibi hatun. -Daha önce bana gitarla şarkı söylemişliği var :P - Neyse gittim. İlk gece bi arkadaşımda kaldım. Benim ne olduğumu biliyor. Tüm gece cinsellik hakkında bitip tükenmeyen sorular sordu. Saat oldu 3. Melek mesaj attı falan konuşurken laf arasında sana aşık oluyorum falan demişti. Şaka olarak algıladığım için saatler sonra dank etti ona sormak. Gerçek mi değil mi diye. Nasıl heyecan yapıyorum ama. Gerçek dedi. Kız biseksuelmiş. Yanımdaki arkadaşa heyecanla anlatıyorum kız bilmem kaçıncı rüyasında kaale bile almıyor. Fazlaca mutlu olmuştum. Sonraki iki gün Bolu'da geçti siteden iki kızla buluştuk. Arada Meleği kıskandırıyorum tabii :P benden hoşlanıyormuşta. Aşk oyunlarına döndü biraz ama hala sevgilim değil. Ben pazartesi döndüm. O salı öğlen dönecekti normalde. Daha erken bir saate bilet bulunca geceden otobuse bindi. Sabah öperek uyandırdı beni. Yanağımdan tabii ki. Yurtta olduğumuz için çok fazla yanlız kalamıyoruz. Görüştüğümüzde de saf saf bakıp gülümsüyoruz sadece. Hala bi hareketlenme yoktu. Dün geceye kadar. 
Gece uyumadığım için normalde saat 2:30 da hala uyanıktım. O da uyandı yanıma geldi. 5'e kadar konuştuk. Eski sevgilisini falan anlattırdım. Moral birazcık gitti tabii. O grip bu arada. Gidecekti uyumaya. Öpeyim dedi. Vazgeçti. Hastaydı. Sen öp dedi. Tamam dedim. Uzattı yanağını. Donup kaldım öylece gözlerine baktım. Dudağından öptüm. Hemen geri çekildim. Sonra gitti o. Mesajla konuştuk tabii. O arada bi yerde uyuya kalmışım...



 Bende bir de bir sorun var. Uyuyorsam eğer yaptığım şeyleri hatırlamıyorum. Mesela telefon gelir. Sürekli titrer telefon. Cevap falan veriyormuşum millete bayağı. Gece birsürü konuşmuşuz hatırlamadığım çok vardı mesajlarda. Nasıl cevap verdim ki. Merak ediyorum. Soramıyorum da. Mesela Lisede şey olmuş. Orda odalarımız 16 kişilikti. Bayağı kalabalık. Bi kız vardı arkadaşları bizim odada diye sürekli gelirdi. Ben gece hatırlamadığım için o bi gece gelmiş yine. Ben kıza bi ton laf etmişim. Odadan kovmuşum birsürü şey söylemişim resmen.Aklınıza ne gelirse diyeyim. Sabah kalktım kahvaltı için aşağı indim. Baktım o kızlar da orda. Günaydın dedim hepsine bi tepki yok kovduğumdan. Merak ettim her zaman bana gülümseyen kız şimdi niye tepki vermez diye. Ne oldu size dedim. Yanındakiler anlattılar herşeyi. Etmediğimi bırakmamışım kıza. Özür diledim falan ama yine de 2 gün affetmedi beni. Çokta umurumda sayılmazdı ama yine de ayıp etmişim kıza. Olurda gece sizlere de birşey yaparsam affedin beni şimdiden. (basıldım arkadaş geldi kapatıyorum hemen)

15 Aralık 2010 Çarşamba

Sırılsıklam anılar

Bugünlerde her yerin ıslak olması geçmişe götürdü birazcık. Bende yazmak istedim. O zamanlar yeni bir sevgilim var ve İstanbul'a gideceğim. Onu da göreceğim gitmişken. Bi arkadaşımın kardeşi geldi Ankara'ya. Gezdirmek gerek falan. Birde ailece tanıdığım birileri vakit gerçirelim falan hesabındayız. Hava yağmurlu oldukça. İlk geldiğinde yemek yedik. Yağmur şiddetli değil o an. Yanımızda bir şemsiye var yeterli olur diye başka bir tane almadık. Ta bilmem neredeki sinemaya gideceğiz. Otobüsle en az 45 dk süren yol. Otobüsten indik içeri girene kadar üst katman ıslandı bizde. Neyse filmi falan izledik. Şakalar aldı başını gidiyor. Birde geLen kardeş erkek o kadar da rahat olamıyorum çünkü lezbiyen olduğumu bilmiyor. Çıktığımızda yağmur nasıl şiddetlenmiş. Çıkıyorsun bir dakika içinde üst tamamen ıslak. Spor ayakkabılar var ayağımda. Otobüse gitmek en az 5 dakikamızı alacak. O tek şemsiyeyi açtık 3 kişiyi nasıl alsın altına. Geçirdim şapkayı başıma hızlıca yürüyoruz. Durağa vardığımızda üstümden damlalar akıyordu resmen. Otobüse bi bindik. Dokunduğumuz yer su içinde kalıyordu. Camdan dışarıya bakıyorum sular otobüs tekerleğini yutacak sanki. Korkutuyor ama yine de hiç birşey beni engelleyemez. 

-Yarın İstanbul'a gitmeden alınacak sevgiliye bir hediye. Sinemaya gittiğimiz yerde bulabilsek alacaktım ne güzel. Birde sevgilim Bjk li illa öyle birşey olacak alınacak şey. Bende çakmak koleksiyonu yaptığım için ona da çakmak alacağım. Bahsedince istemişti çünkü.-

Otobüsü kullanan şerefsiz bizi o yağmurda 200 metre ilerde indirdi. O yolu yürürken artık dedim iç çamaşırları bile gitti. Kesin hastasın bu gece. Yola yakında yürüyemiyoruz yoldan geçen arabalar ıslatıyor. Duvara yapıştık. Önüme hiç bakmıyorum ama. Adımımı bi attım hop çukurun içine. Tamam o gitti başka çukur yoktur. Diğer adımımı attım hop yine çukur. Ayakkabılar zaten sporlardı tamamen ıslandım orda. Nasıl verip veriştiriyorum Ankara belediyesine. Bu yolları niye yapmıyorsunuz niye çukurlar kalıyor falan filan. Arkadaşımla kardeşini bıraktım otobüslerine başka yere gittiler. Ben döndüm metroya. İndim her adımımda ıslak ıslak iz bırakıyorum. Kolay takip edilebilirim yani. Birde her tarafımdan sular damlıyor. O halde Ankamall'e gittim. Her geçen bana bakıyor. Şıp Şıp su damlatan şemsiyesi bile olmayan salak kız modundayım. Ben olsam kendimle çok fena dalga geçerdim. Kartal yuvasını bulup çakmağı almam yarım saati buldu. Birde kendim biraz oyalanıyorum içerisi sıcak çünkü. Ama ne yapsam kurumazdı üzerim. Aklımda kalorifere yapışmaktan, sıcak su dolu havuza girmek gibi bir ton hayal var. İt gibi titriyorum. Alıp döndüm. 
Metro inişinden yurda yürümem en az yine 15 dakika alacak. Yol o kadar berbat ki. Belli yerlerde sular birikiyor. Araba sahipleri hayvan gibi kullanıyor. Yolu gözlüyorum baktım araba yok koşa koşa gidiyorum suyun olmadığı yere. En sonunda yurdun yan tarafındayım. Dikkatim dağılmış bastığım her yere solucan ezmemek için uğraşıyorum. Yolu kontrol etmeyi unuttum yani. Araba hangi ara geLdi ben hangi ara yola yakınlaştım hiç bir fikrim yok. O kadar hızlı geldi ki. Üzerime sıçrattığı su kafama kadar erişti mübarek. Arkasından bir ton küfretmiştim arabaya. Şimdi gülüyorum ama o zaman tamda yolculuk arefesinde çok kötüydü. Yolda giyeceğim kıyafetlerim ayakkabılarım sırılsıklamdı. Saç kurutma makinesi ile bir saat uğraşmıştım kurutmak için. Şuan bile yurtta kaldığım ve elektrik faturası ödemediğim için şükrediyorum...

7 Aralık 2010 Salı

Kız nasıl kaybedilir?

Sen ona öner. O salak gitsin uygulasın. Aynen böyle kaybedilir!

Şimdi şu buluştuğum kız varya benim. Tşort falan yaptırdığım. Ben o tşortu bugün alabildim ancak. Haftasonu kapalıydı bastırdığım yer. Neyse aLdım geLdim yurda. Benim kız. Buna da benim kız demekten sıkıldım isim lazım. Yağmur dicem ben buna. Neyse Yağmur işte. Akşam smsi bitmiş diğer hatta geç dedi. Konuşuyoruz falan. Hoşlandıı heterodan konu. Yağmur, hetero varlık ve heteronun sevgilisi tüm gün dolaşmışlar bunlar. Gelmiş yurda moral nasıl bozuk. Binbir türlü şey yapıyorum tık yok kızda. Gülmüyor bile. En sonunda dedim git kızı öp belki birşey hisseder. Hay benim bunu söyleyen dilimi eşşek arıları soksun. Kopartsın birileri o dili. Yağmur bunu ciddiye aldı. Vazgeçirmeye çalışıyorum yok. Engel olmaya çalışıyorum yok. Heteroya mesaj atmış kız geliyor. Öpecek kızı. Manyak! Bi yandan dilime sövüyor diğer yandan vazgeçirmeye çalışıyorum. Bu bi sustu telefonda ne mesaj ne başka bişe yarım saat sonra anca cevap verdi. Öpmüş kızı öküz! Salak ya. O değil salak olan benim aslında. Sen ne diye eşeğin aklına karpuz kabuğu sokarsın! Ben nasıl kötü oldum ama ilk an. Nette dolanıyorum birde o ara çıktım gittim odaya. Ağlamak istiyorum. Ağlamak değil ölmek istiyorum. Sonra aklımı başıma topluyorum. Kızım salakmısın sen ne öleceksin? aşık bile değilsin. Pis şıpsevdi seni. Yağmurla konuşmaya devam ederken. Uyuşturucu almak hatta uyumak bi hafta uyanmamak istiyorum yazdım. Sonra ekledim devamına kim merak ederki beni. M. Merak eder sonra B merak eder bide i merak eder başka kim diyorum. Kız diyo bende merak ederim falan .s Dedim bana hiç öyle gelmiyor. (ki gündüz çok az konuşuruz bunla gecede azıcık bişe işte.) Sonra biz dost değilmiyiz ayağına yattı bu. Benim kafa dank etti bi. Ulan kız dedi dostuz diye benim kalp normale döndü. Bi kendime geLdim. Diyorum ben şıpsevdiyim. İki güne unuturum bu kızı. Bi yandan da hayal kuruyorum. İşte aradan yıllar geçmiş ben hala bunu seviyorum falan. O da biliyor sevdiğimi de bilmemezlikten geliyor. Yıllar sonra sevgili olup mutlu mesut yaşıyoruz. Ulan gerizekalı deyip hayalden uyanıyorum. Ben kendimi biliyorum. En büyük şerefsizim ben bu konda. Yarına o kızı seviyor olsam ne mutlu. Birini bulduğum anda sevgilim olmayan insana tekmeyi basarım ben. Bi daha o gözle bakmam yani. Ama yanda yedek tutmaktan kimseye zarar gelmez (:

Aklıma bir hayali geliyor. Birde dostuz yazdığı mesaj. Allah seni ne etmesin EfsuN hepsi senin suçun o dilini keseyim senin. Nasıl gidip kıza öp dersin. Şimdi o hayal gerçek olabilirdi. Öpmeseydi yarın görecektin kızı. Bi şansın vardı. Allah belanı vermesin senin. Şimdi o kızla kim bilir neler yapıyorlar. Kız hetero falan ama nerde başka bi kız kendini öpünce anca gülümsüyo. Ben öpsem nolurdu ki lan. Şu bana gitar çalan tatlı kızı öpsem mesela. Ne olacak suratımın ortasına tokadı yerdim. Zaten kızda bi boy var ben aşağıdan yukarı bakıyorum böyle. Kafaya gelene kadar bir dakika geçmiş oluyo. Ama çok tatlı be. Benim hiç sabrım yok nedense. Birinden hoşlanayım hemen olsun isterim. O hemen benim olmalı yanlızca benim. Ama başlayınca da gözüm başka kızlara kayar lan bu kadar acele etmeseydin şu kızda iyiymiş. Ama aldatmam yani. Zaten ayrılırım kısa zamanda. Sevince de köpek gibi dolanıyorum peşinde orası ayrı. Platoniklerde öyle mesela en uzun onları seviyorum. (o benim hayvanım dışında tabii) iki hafta üç hafta platonik takılırım mesela. Sonra başka bi platonik bulur giderim. Resmen göçebe hayat yaşıyorum. Ama iş onunla sevgili olmaya gelince bendeki cesaret yerle bir. Sıkılıyorum çabucak. Böyle farklı bi kız olmalı beni elinde tutabilmeli. Yapış yapış aşk olmayacak mesela. O kaçacak ben kovalarım. Yağmur'u da kovalasam keşke. Yada dursun yoruldum ben. Hem bıraksın o kızı. Offf şimdi neler yapıyorlar kim bilir. Dilini s.keyim senin EfsuN...

2 Aralık 2010 Perşembe

Sevenin kaderidir; sevilmemek.

Hani şu başlangıçta bahsedip buluşacağım dediğim kız varya. Aşık oldum lan ben ona. Aşık dediğime bakmayın en büyük şıpsevdiyim ben. Böyle birine aşık oldum der bir hafta sonra başka birinden bahsedebilirim. Her biride o zamana kadar ki en büyük aşkım olur sadece o an için. Gerçi bir kez aşık oldum o ayrı gerçek aşktı masumdu benim açımdan fazla saf bir aşktı. eski Sevgilim olacak o  hayvana burdan teşekkürlerimi sunarım.
------
Neyse kızla buluşacağımız gün kalktım erkenden. Saatlerce hazırlık yaptım. Giyindim süslendim. Süslendim derken öyle makyaj falan yapmam ben. Sevmem kendim de yani. Yakışmıyor bana. Orman bozması kaşlarımı aldım mesela. Erkeksi giyiniyorum biraz. Saçlarım kısa da değil sadece giyimde seviyorum öyle olmayı. Neyse param yatacak o gün. Gidiyorum bankamatiğe para yok. Cebimde zaten 6 tl para var neye yetecek. Kızla saatlerce görüş sen birşeyler yapacak ol o kadarcık para olsun sende. Metro kartı için zaten gidecek paranın yarısı.Ben birde buluşmayı paranın yatacağı güne ayarlamışım ortalıkta para yok. Kardeşime söyledim o da biliyor herşeyi hemen bana para gönderdi sağolsun. Kız uyandı bu arada. Mesaj attı benim para yatana kadar bi güzel beklettim. Kim bilir neler saydı içinden diye dert ediyorum kendime. Kendi kendimi yiyorum kısaca. Film götüreceğim ben birde kıza. Filmler yurtta ben para çekmeye çıkmışım mesaj attım ''Yurda gideyim filmleri alıp gelirim'' diye. Kız evde beni bekliyor. Söyleyeceğim o da çıkacak dışarı.Benim o mesajımdan sonra o da ''Metroya yakınsan boşver filmleri sonra verirsin gel.'' yazdı. Yakınım tabii indim metroya. Gittim. O beni bekler derken ben onu beklemeye başladım. Böylesi daha iyi oldu tabii. Oturdum metro çıkışına bekliyorum falan. Dakikalar geçiyor kız yok ortalıkta. Etrafı ezberledim o derece yani. Birde bilmem ben kızılayı ordaki bütün dükkan mağaza ne varsa biliyorum artık. Geldi bu en sonunda tanıdım tabii hemen. Onca gün ezberledim artık resimlerden birde ne giyeceğini söyletmiştim (: Çok farklı. Resimleri ile alakası yok. Çok  tatlı lan kız. Abartılacak kadar değil ama benim gözler bi kere sevince gönülün ot ile b.k ilişkisine rahat dönebiliyorum. (Ama yine de tatlıydı be güzeldi. Bitane o) Sonra yürümeye başladık etraf bi kalabalık bi kalabalık. Lan bugünümü buldunuz gelecek defolup gidin evinize. Mcten birşey almak istedi bu. Yürüdük oraya. Hesap ödetmiyor bana nasıl deli oldum. Ben hiç hesap ödetemem karşı tarafa o da aynı şekilde. Hesabı ödeyeceğiz ikimizde uzattık. Adi kadın benden almadı kızın parasını aldı. Ayrı bi deli oldum. Alışkın değilim ben öyle ya. Yapacak birşey yok. Aldık çıktık. Bi park varmış onun bildiği oraya gittik. Çimen falan oturduk öyle. Müzik açtı pek konuşmuyor. 5 dk susuyorsak 1 dk anca konuşuyor. Benimde farkım yok tabii dilim tutulmuş vaziyette. Arada şarkıya eşlik ediyor. Sonra bi tşortten bahsetti bu. Özel birşey ama bulmak mümkün değil. Kendin baskı yaptıracaksın. Ben başladım düşünmeye yaptıracağım illa o tşortu ama yine de şansımı deneyim dedim. Belki buluruz baskı yapan bir yerde. Kalk dedim gidiyoruz tşort arayacağız. Bu sıkıldım demenin başka bi versiyonu mu dedi. Donup kaldım diyemedim de sen manyakmısın ben dilim dışarda takip ederim seni aşık olmuşum sen sıkılmaktan bahsediyorsun. Sustum tabii sadece. Gittik aradık. Bulamadık. Sonrasında yürüttüm epey bunu yoruldu. Oturduk yine. Acıktım dedi. Hesabı ben ödeyeceksem yiyelim dedim olmaz dedi. İnada bindirdik olayı. Epey zaman sonra kız aç ben inattan ona işkence ediyorum. Yazı tura atalım dedim. Gelen öder hesabı. Dua ediyorum ben ödeyim diye. Dualarım da boşa tabii. Yazı geldi. Anlaşma anlaşmadır o ödeyecek. Aldık yarısını yedim yarısını bıraktım. Onu izliyorum. Annesi aradı o arada. Benimki erken gidecek yurduna. Yedik kalktık. İndik metroya. Gidecek bakıyorum kıza. Yüzünü ezberlemek ister gibi. Gözlerini falan. Bindi bu falan saniyeler sonra ben karşı tarafa geçtim. Başka yere gideceğim için öbür tarafa geçmek şart. geçince karşıa Arkası dönük bi şekilde görüyorum onu. Biraz yana kaydım izliyorum falan. Kulaklığını taktı. Kimseye bakmıyor ama ne bi kıza ne bi çocuğa. Oturuyor sadece müziğini dinliyor. Bende saf saf donup kaldım izliyorum. Aldım elime telefonu yaptıklarını yazıyorum hareketlerini falan. Tam giderken arkaya döndü bu beni gördü. O anda metro hareket edince gitti... Yukarı çıktım tekrar telefon çekmiyor diye. Yazdıklarımı gönderdim ona... O Gitti...

Yazma sebeme gelirsek. O günden beri kızla çok konuşamıyorz malum sınav haftası ikimizinde. O'nun hayatı daha yoğun bana göre. Az önce yine konuştuk. Bu ilk günler bana bi heterodan bahsetmişti onun yurdunda olan. Ondan hoşlanıyor yani. Bana baktığı bile yok gibi. Onca hayal az önce yüzmeyi bile bilmeden suya düştü. Kendimi çok kötü hissediyorum ama ben. Birde onun için geçen günler içinde ders çalışmayı bile bırakıp tşortün tasarımını yaptım. Bu akşam baskıya verdim. İki gün içinde alacağım. Haftaya da ona veririm artık. Bir daha görürmüyüm onu bilmem. Onu sevdiğimi söylermiyim onu bile bilmiyorum. Canım çok sıkkın be. Başa döndüm gene. Umarım bu da diğerleri gibi çabucak geçip gider. Sınav zamanı sinir oluyorum böyle şeylere...

Sadece kendin ol

Kendimi bildim bileli lezbiyendim. Lezbiyen ne demek lise de öğrendim gerçi. Ama ilkokulda hoşlandığım kızlar vardı. Bakınız Ezgi: ilkokul aşkım. Sonra komşumuzun kızları, kuzenler falan. Bildiğiniz götürüyorum kızları evcilik oyunu adı altında. Sonra ortaokul gelince dedik büyüdük EfsuN yeter bu kadar (Yiyişmeyi bırakmamın tek sebebi o adi komşu kızlarından birinin beni tehdit etmesidir Öğretmene söyleyecekti birde.) . Hatırladıkça utanıyoru muyum? hayır. Ama onlar hatırlayıpta köyde yiyiştiğimiz öğrenilirse işte o zaman kötü olur. Nasıl korkuyorum ama bir daha o kıza dokunmak mı tövbe. Hem sadece ben ayartmıyordum ki onlarda yapıyorlardı her şeyi, isteyerek zorlamadım da. Çocuk yaşımızda bunları nerden öğrendiğimizi konusunu tamamen amcama borçluyum. Amcam da tüm kanalları çeken bir kaç uydu var. Köyde aileler bağ bahçe ile uğraşırken biz teknoloji meraklısı çocuklar ömrümüzde hiç görmediğimiz kanalları orada açar topluca oturur izlerdik. (annemi asla suçlamadım bu konuda tüm suç amcamındır.)

---
Birde Zeyna var tabii. Çocukluğumun en meşhur dizisi. Kahramanı kadın, birde mavi gözleri dövüş ustası gibi hareketleri var. Atı zaten bambaşka birşey tam bir at hastasıyım ben. Annemle izlerdim birde onu ablamda var tabii evde o zamanlar. Zeyna bende fena takıntı oldu hayallerimi süslüyor resmen. Kahkulleri upuzun siyah saçları falan. Köyde kılıç ne gezer. Elimde tahta parçası ortalıkta Zeyna gibi dolaşan bir ben varım sahnede. Önümde de ineklerimiz falan. Salıyorum onları kendi haline ben aylak aylak çakma zeyna gibi dolanıyorum...
---
Lise de bi denizkızı vardı. Güzel falan değildi ama az koşmadım peşinden. Fazla üstelemişim sanırım kız bana küstü. Ben peşinden koştukça kaçıyor. Yurtta kalıyorum bir de o dönemlerde aynı yurt faklı oda. Nereye baksam denizkızı var. Spor salonundan çıktık birgün deniz önde gidiyor ben peşinde. Amacım ne hatırlamıyorum ama galiba barışmaya zorlamak. Kamelyada da sınıfın tüm kızları oturuyor. İçlerinden biri atladı lezbiyenmisin rahat bırak kızı ne dolanıyorsun peşinde falan diye. Benim sinirler gerildi. O zamanlar kıza acayip gıcık oluyorum -durum hala aynı- saldırdım ben buna. Denk gelecek her yerine Allah ne verdiyse. Ayırdılar kavgayı falan o zamandan beri içimdeki lezbiyen ortalığa çıkmış durumda. Zira kelime anlamını bilmiyordum. Bundan dolayı kendime hiç o zamana kadar lezbiyenim dememiştim.

Not: Deniz ile barışmamız lise 3'ün son dönemine kaldı. Ben kendimi keşfetmiş biri olarak kızın peşini bıraktım o da yeterince uslandığıma karar vermiş olacak ki mesaj atıp bahçeye çağırdı konuştuk barıştık. Hatta erik bile toplamıştım ona. dallardan biri sizlere ömür gerçi ama erikler güzeldi.