15 Aralık 2010 Çarşamba

Sırılsıklam anılar

Bugünlerde her yerin ıslak olması geçmişe götürdü birazcık. Bende yazmak istedim. O zamanlar yeni bir sevgilim var ve İstanbul'a gideceğim. Onu da göreceğim gitmişken. Bi arkadaşımın kardeşi geldi Ankara'ya. Gezdirmek gerek falan. Birde ailece tanıdığım birileri vakit gerçirelim falan hesabındayız. Hava yağmurlu oldukça. İlk geldiğinde yemek yedik. Yağmur şiddetli değil o an. Yanımızda bir şemsiye var yeterli olur diye başka bir tane almadık. Ta bilmem neredeki sinemaya gideceğiz. Otobüsle en az 45 dk süren yol. Otobüsten indik içeri girene kadar üst katman ıslandı bizde. Neyse filmi falan izledik. Şakalar aldı başını gidiyor. Birde geLen kardeş erkek o kadar da rahat olamıyorum çünkü lezbiyen olduğumu bilmiyor. Çıktığımızda yağmur nasıl şiddetlenmiş. Çıkıyorsun bir dakika içinde üst tamamen ıslak. Spor ayakkabılar var ayağımda. Otobüse gitmek en az 5 dakikamızı alacak. O tek şemsiyeyi açtık 3 kişiyi nasıl alsın altına. Geçirdim şapkayı başıma hızlıca yürüyoruz. Durağa vardığımızda üstümden damlalar akıyordu resmen. Otobüse bi bindik. Dokunduğumuz yer su içinde kalıyordu. Camdan dışarıya bakıyorum sular otobüs tekerleğini yutacak sanki. Korkutuyor ama yine de hiç birşey beni engelleyemez. 

-Yarın İstanbul'a gitmeden alınacak sevgiliye bir hediye. Sinemaya gittiğimiz yerde bulabilsek alacaktım ne güzel. Birde sevgilim Bjk li illa öyle birşey olacak alınacak şey. Bende çakmak koleksiyonu yaptığım için ona da çakmak alacağım. Bahsedince istemişti çünkü.-

Otobüsü kullanan şerefsiz bizi o yağmurda 200 metre ilerde indirdi. O yolu yürürken artık dedim iç çamaşırları bile gitti. Kesin hastasın bu gece. Yola yakında yürüyemiyoruz yoldan geçen arabalar ıslatıyor. Duvara yapıştık. Önüme hiç bakmıyorum ama. Adımımı bi attım hop çukurun içine. Tamam o gitti başka çukur yoktur. Diğer adımımı attım hop yine çukur. Ayakkabılar zaten sporlardı tamamen ıslandım orda. Nasıl verip veriştiriyorum Ankara belediyesine. Bu yolları niye yapmıyorsunuz niye çukurlar kalıyor falan filan. Arkadaşımla kardeşini bıraktım otobüslerine başka yere gittiler. Ben döndüm metroya. İndim her adımımda ıslak ıslak iz bırakıyorum. Kolay takip edilebilirim yani. Birde her tarafımdan sular damlıyor. O halde Ankamall'e gittim. Her geçen bana bakıyor. Şıp Şıp su damlatan şemsiyesi bile olmayan salak kız modundayım. Ben olsam kendimle çok fena dalga geçerdim. Kartal yuvasını bulup çakmağı almam yarım saati buldu. Birde kendim biraz oyalanıyorum içerisi sıcak çünkü. Ama ne yapsam kurumazdı üzerim. Aklımda kalorifere yapışmaktan, sıcak su dolu havuza girmek gibi bir ton hayal var. İt gibi titriyorum. Alıp döndüm. 
Metro inişinden yurda yürümem en az yine 15 dakika alacak. Yol o kadar berbat ki. Belli yerlerde sular birikiyor. Araba sahipleri hayvan gibi kullanıyor. Yolu gözlüyorum baktım araba yok koşa koşa gidiyorum suyun olmadığı yere. En sonunda yurdun yan tarafındayım. Dikkatim dağılmış bastığım her yere solucan ezmemek için uğraşıyorum. Yolu kontrol etmeyi unuttum yani. Araba hangi ara geLdi ben hangi ara yola yakınlaştım hiç bir fikrim yok. O kadar hızlı geldi ki. Üzerime sıçrattığı su kafama kadar erişti mübarek. Arkasından bir ton küfretmiştim arabaya. Şimdi gülüyorum ama o zaman tamda yolculuk arefesinde çok kötüydü. Yolda giyeceğim kıyafetlerim ayakkabılarım sırılsıklamdı. Saç kurutma makinesi ile bir saat uğraşmıştım kurutmak için. Şuan bile yurtta kaldığım ve elektrik faturası ödemediğim için şükrediyorum...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?