27 Aralık 2010 Pazartesi

Saklayacağına öldürseydin güzelim

Her zamanki gibi kalktım. Işık ile o kız yürüyüşe falan çıkmışlar. Döndüklerinde kahvaltıya gel diye mesaj attı. O arada görmediği ben kahvaltı niyetine yediğim keklerimi çoktan almıştım bile. Neyse çıktım yukarı. Hazırlandım onlar çıkana kadar giyindim falan. Mp3ten müzik açtım. Uzakta anıtkabirin orda bi park keşfetmiştik Damla'yla oraya gittim. Bi süre oturdum. Güvercinler vardı meydan da. Uykusuz aldım onu okudum. Güvencinlere ekmek veren aile geldi Ufak bir çocuk vardı yanlarında 14 aylık falan olsa gerek. Çok tatlıydı. Hiç olmayacak çocuklarımı düşündüm. Başka aileler falan geldi. Sıkıldım akşam oluyor diye çıktım geldim ordan. Biraz uyudum. Meleğe mesaj falan attım. O da eski sevgilisini unutturacak bi kız yapmış kendine. Ona ayrı bi bozuldum. Gerçi inanmıyorum öyle birşey yaptığına da çokta umurumda diyorum artık. Bizimkiler bu arada hediyelik eşyalar fuarına mı ne gitmişler. Feci bozuldum çünkü Işık'la beraber gidecektik oraya. Fotoğraflarını gördüm birde daha kötü oldum tabii. 

Üstüme polar aldım yeniden dışarı çıkmak için hazırlandım. Eldivenlerimi unutmuşum. Meleğe bi ton trip attım. Işığa da. Çıktım o soğuğua yeniden parka gitmek için. O kadar soğuk ki. Birde karanlık olmuş dışarısı. Açık bi kırtasiye bulup maket bıçağı aldım. Aklımca kendimi onunla koruyacağım. O kadar zekiyim ki. İlk çıktığımda soğuk gelmiyordu sonrasını hatırlamak istemiyorum. Park çok ıssız göründü ilerde 3-4 tane de liseli çocuk görünce orda ufaklıkların oynadığı parkta oyalandım biraz. Onlar gidince diğer tarafa geçtim. Merdivenlerin üst tarafında 2 çocuk oturuyordu. Karşı merdivenlerde sevgili bir çift vardı. Çocukların oraya oturmak daha kolaydı çünkü karşı tarafa hiç gitmemiştim ve daha ıssız göründü. Neyse onların oraya oturdum. Bi zaman sonra biri geldi ateş sordu yok dedim. Gitti. Bir zaman sonra yeniden geldiler. Gideceklermiş betona oturduğum için karton getirmişler bana. İstemiyorum dedim. Israr ettiler yine istemeyince bu defa oturabilirmiyiz diye sordular. Zararsız göründüklerinden olsa gerek izin verdim.

Samet ve Hamdi. Samet çok geveze sayılırdı. Birazda garip. Çok gereksiz ayrıntılar vererek birşeyler anlatıyordu. Dinlemedim çoğunu zaten. Bazen bana soruyorlardı. Sıkıldım. Dondum. İt gibi titriyorum resmen. Arada Kardeşim mesaj atıyor dön yurda diye. Damla da aynı şekilde. Tam bunlar gitmeye karar verdiler tamam dedim bende giderim birazdan. Samet numaramı istedi. Veremem dedim. Israr etti defalarca gıcık oldum. Birde bakışları var sokağa bırakılmış masum kediler gibi. Yine vermedim. Gittiler bunlar. Benim gitmeye niyetim yok bari kalk biraz dolan ısınırsın dedim kendi kendime. Tam kalktım bi tur atcam. Samet geri geldi. Başladı ısrarlara gene. En sonunda dedim ben lezbiyenim istemiyorum vermem numaramı falan. Diyo arada takılırız arkadaşça falan. Bi konuşuyo sanırsınız bir yıllık aşık bana. Bi konuşuyo sadece arkadaş. Dengesiz ya. Sonuçta vermedim. Çok kırdım belki ama yine de vermedim. İstemiyorum ya. Güzel de sayılmam zaten. Karakterim desen en adi insanlardan biri sayıyorum kendimi. Övmesi falan sanki yıllardır tanışıyoruz ya. Onu geride bırakıp geldiğimde titremekten kendimi alamıyorumdum. 

Kolay değil aralık sonu Ankaranın soğuğunu 3.5 saat içine çekmek. 3.5 atacak bi taraflarım yakında. Yaz geLmeden bi daha o parka gidermiyim? Asla! Sonuç itibariyle üzerimde hala polarım var ve Donuyorum! yurttayım ya yanımda kalorifer var ben hala donuyorum! Bi kaç gün yataktan da kalkamazsam tam olur artık. Yurda gelmek hiç iyi olmadı. 10:20 gibi girdim yurda. Işık hala ortalıkta yok. Mesaj attım yemek yiyelim falan diye. Gelmemiş. Ama yoldaymış. Onu bekledim. Tam yurda yaklaştı peşime araba takıldı diye bi mesaj attı. Koşa koşa yanına gittim. Üstümde montum bile yokken. Çok iyi kahramancılık yaparım. Hayır araba alsa götürse bize ne yapacaksın? Çığlık mı atacaksın. Pff. Neyseki iyi olarak geldik yurda. Sonra ki zaman geldi geçti boş boş. 

Gece vakti. Işığınkiyle oturuyorduk benim bilgisayarın başında. Işık mesaj attı o yanında mı diye. Evet dedim. daha cevap gelmeden benden sakladığın birşey mi var dedim. Zira ben bunların sevgili olduğunu biliyorum ama onlar bana birşey söylemediler öpüşürken gördüm de onlar gördüğümü bilmiyorlar. Neyse 11 gündür sevgililermiş. Çok fena koydu desem yeridir. Söylememe sebebi de benim lezbiyen oluşumu belli ediyor oluşummuş. Yahu sanane hayat benim. Sanki seni söylüyorum millete. Kendi hayatımı mahvediyorum. Bilerek belli ediyorum. Of. Sanki daha önce ona ihanet etmişimde güvenilmez biri gibi hissettim kendimi. Canım çok sıkkın çok. En alıngan dönemimde vurdu beni. Birde onun burdaki en yakın arkadaşı olarak 11 gün sonra öğrenmek ayrı bir acıydı. Geldiler şimdi yazıya ara vermek zorunda kaldım. Göstermiyorum çünkü hiç birine. Onlar bulmasa bari. Okumasını istemiyorum. Ben onun günlüğünü okumuştum eskiden ama zaten bir kaç sayfaydı. Hem bunu okumasın. Kendimi kötü hissederim o zaman. Gerçi ona burdaki şeylerin hepsini söyledim. Kırdım da biliyorum. Bazen benim kadar canı acısın istiyorum. Sonra kıyamıyorum vazgeçiyorum yanıma gelince normal davranıyorum. Sanırım yavaş yavaş uzaklaşacağım onun hayatından. Ve o gidişimi bile farketmeyecekmiş gibi geliyor. Keşke saklamasaydı. Ne kızlar ne de diğerleri umurumda değilde Işığın benden birşey saklaması diğer herşeyden daha fazla acıttı be. Şimdi tam anlamıyla herşeyden uzaklaşasım var. Cuma günü eve gidiyor olmak belki sandığım kadar kötü değildir...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?