27 Aralık 2012 Perşembe

Hiiiiiç

Ödevlere boğulmuş bir insan evladı var karşınızda. Öğretmenler final haftasına gireceğimiz şu günlerde son dakika ödevleri yıkmakla meşguller. Kendimi o kadar boğulmuş hissediyorum ki anlatamam. Bütün bunların üstüne bir portakal soyanım bile yok.

Yarın gece İstanbul'a gidiyorum yılbaşı için. Ya da aslında bilmiyorum ne için gidiyorum işte. Otobüslerde kafam bir milyon olacak yani yine. Şuan tek yapmak istediğim şey uyumak yani şu yazıyı yazmamak için gösterdiğim o direnç paha biçilemez ya. Böyle gömülüp yastığıma bir kaç saat uyumak istiyorum.

Fısıltı serisinin son kitabını okudum az önce çok sıkıldım ya biraz basitlik vardı içinde ondan belki de. Bir de oradaki bir kıza epey üzüldüm. Kimse onu anlamıyor falan yazık ya.

İstanbul'a pek sevgili bilgisayarımı götürmek gibi bir niyetim yok. Ayrılacağım için çok üzülüyorum ama napim şimdi bir kaç gün için götürmeye değmez. Bu da demek oluyor ki site ya da blog yok. Ya da en kısa yoldan hayat yok işte. 

Kurt beni -tabii anneden izin alabilirse- bir ara Bigudi'ydi sanırım isminden emin değilim ama öyle bir Lezbiyen barına götüreceğini söyledi. Şimdi baktım da Türkiye'de sadece lezbiyenler için bir tek burası varmış. Barlarla aramın mükemmel olduğunu söyleyemeyiz ama yine de görmeyi istiyorum sonuçta sadece bizim olduğumuz tek yermiş.

Bu yazının oldukça kısa olmasının sebebinin yatakta oldukça mayışmış olmam ile hiç bir alakası yoktur(!)


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?