22 Aralık 2012 Cumartesi

Amacın ne?

Bugün yazacağım şey okulda ki gereksiz dersler. Blogumun amacı zaten bütün gereksiz ayrıntılara değinip işe yarar bir şey yazmamak. Benim hayattaki amacımın da bu olduğunu düşünmüyor değilim bazen. 

Şunu yazayım derse döneceğim. Bir film izledim I Can`t Think Straight diye çok hoştu yahu. İnternet alemine düşmüş bütün lezbiyen filmlerini topladığımdan geniş bir koleksiyonum var. Millet mesela pul koleksiyonum var diye evine kız atmaya çalışsa ben CD dükkanı gibi olan film arşivimi sererim önlerine. Bence benimki daha cazip yani. Neyse bu filmimizde güzel yani içeriğini anlatmayacağım lakin kesinlikle izlenmeli bence. Bir de Sheetal Sheth meselesi var yani filmde. Bunun baş rolünde olan kişiler The World Unseen diye bir filmde oynamıştı. Üstte adı geçen daha güzel tabii ama diğerinin de farklı tarafları da var. İki filmde izlenmeli deyip bırakayım ben. 

Derse döneyim. Vizelerden sonra okuldan derslerden o kadar soğudum ki bunu anlatmam mümkün değil. Okula gitmek istemiyorum. Dönem bitsin artık. Ve bu dönem en zor ders var ve zerre kadar umursamıyorum. Biliyorum yapmazsam dersten geçemem biliyorum hoca fena kızacak -ki kendisini çok severim- ama istemiyorum işte. Öyle ki derse her girdiğimde ben yapmayacağım diye hocaya söylenmek istiyorum. O da beni bırakacağından galiba bir çeşit anlaşmış oluruz. Öyle işte. Öyle gıcık öyle boş bir şey ki yarın tüm günümü bu saçmalık için harcamak istemiyorum. Sadece uyumak ya da film izlemek istiyorum. Ders dışında her şeyi yapmak yani bunun adı.

Bolu'yu özledim. Gidip Ece ile takılmayı mesela. Öyle amaçsızca gülmeyi. Amaçsız dediysek boş yere değil. Sebepsiz mutluluğu özledim. Ve ben burada ne arıyorum ne işim var demeden vakit geçirmeyi. Dünyayı unutmak öyle bir şey işte. Hani hep amerikan dizilerinde falan mutlu aile vardır ya işte o Ece'de var. Birbirlerine bağlılıkları ve bir şey saklamamaları hoşuma gidiyor en çok. Pek çok şeyi konuşabiliyorlar. Benim ailem hiç eve geç geldim diye merak etmedi. Gerçi ben hiç ailemle bu kadar uzun süre bir arada kalmadım. Annem hariç tabii. Sonra hiç gerçekten konuşmadım onlarla, neyim olduğunu hiç bilmediler. İşte bu yüzden ailesiyle gerçekten yakın olan insanları hep kıskanmışımdır...

Geçen yazıdaki şarkının anlamını okudum ve neden sevdiğimi anladım I wanna kiss a girl diyor şarkıda. Beni çeken tarafın bu olduğuna inanmak istiyorum zira söyleyen de bir kız olunca.

Etrafımı dört bir yandan ayrılık haberleri sarmaya başladı. Sanki millet ayrılmak için gün bekliyormuş ya da bana söylemek için. Bir şok daha var ki sevgili olma evresini uzattıkça sakıza benzetmiş bir arkadaşım. Henüz bana bir şey söylemedi bakalım inşallah -yakın- arkadaş olduğumuz gerçeği aklına gelebilirse söyler diye bekliyorum.

Şuan bunu dinliyorum. Nereden kim doladı bilmiyorum da aman neyse dinliyorum işte az sonra sıkılıp Pembe Mezarlığa geri döneceğim. Nedense o şarkının altında başka anlamlar aramayı seviyorum.

Abim başını ellerinin arasına aldığında ne demek istediğimi anlarsın demişti uzun zaman önce bugün pek iyi bir şekilde anladım onu. İçimde yaşayan otu çıkarabilirsem bu ders durumunu düzeltmeyi planlıyorum.

Kurt yılbaşı için İstanbul'a gel dedi. Ne yaparım bilmiyorum. Şimdiye kadar hiç bir yılbaşını dışarıda geçirmeyen biri olarak bu garip geliyor şimdi. Dışarısı derken ev ve yurt dışındaki her yer. Belki giderim belki gitmem bilmiyorum.

Tekrar düşündüm de benim buraya yazmadaki amacım başka kimseye anlatamadıklarımı anlatmak. Söyleyemediğim her şeyi söylemek...

Bu arada artık hazırım bence...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?