14 Mayıs 2012 Pazartesi

Verebileceğim en güzel tavsiye son anda çamaşırhaneye yıkanması için çamaşırlarınızı vermeyin. Hele de o kıyafetler bir haftadır özenle seçilmişlerse.

Bu pazar ödül töreni vardı. Aldığım şey ise juri özel ödülüymüş. Neyse sabahın köründe kızılaya damlamak hiç hoş değil. Hemde pazar günü yani. İşte o saatlerde bira içen insanlar görmek daha garip. Aradığım cafeyi bulmak ise zor iş. Önce apartmanı buldum girdim 4. kata kadar çıktım ve kapı vardı orda sıkı sıkı kapalıydı da. Aradığım cafe ise 5. kattaydı. İndim ordan sokakta az daha dolandıktan sonra bir markete gidip sordum ordan hayırsever bir adam yardım edince yine aynı apartmana girdim ve daha önce görmediğim asansörü gördüm. Meğerse 5. kata sadece asansörle gidilebiliyormuş. He bu arada asansörün hemen kenarında cafenin adı yazan bir tabela da vardı. İşte bu kadar süperzekaydım ben.

İlk giden bendim doğal olarak. Adam asansör çıkışı beni görünce şaşırdı "ne işi var bu salağın burda" der gibi baktı yani. Unutmadım o bakışları öyle sap gibi bakınca da anladı ne için gittiğimi az arka tarafta kalan bir bölüme götürdü. Kimseciklerde yoktu yani tam sap olarak gittim. Çok beklemeden Melly ve arkadaşları geldi. Sonrasında da diğerleri tabii. Gelenlerle tanıştık falan. Ben öyle konuşkan olmadığımdan pek şe edemedim ama bol bol cafeyi ve insanları inceledim. Mesela bazıları çok rahat oluyor sonuçta her açıdan özgür olabileceğin insanların yanındasın. Bazıları benim gibi kaçacak köşe arıyordu. Cafedeki tablonun tekinde tavanda bebek vardı. Zemindeki kaplamanın bir tarafındaki adını bilmediğim şeyin yarısı yoktu. Duvarlardan birindeki bir bölüme kağıt yapıştırılmadan önce bir kaç yerinden dökülmüş boyayı gördüm. Neyse genel olarak cafe iyiydi. İnsanlar daha da iyiydi. Sonra kahvaltı kısmı geldi ki kabus başladı benim için. Ben ki hiç öyle yabancı ve kalabalık ortam sevmem tamam çok kalabalık değildik 15 kişi anca vardık ama yine de o benim için kalabalıktır. Bütün günü heyecan bombası olarak geçirdim. Kahvaltıma çok dokunmadım çünkü tanımadığım ortamlarda bir şey yiyemiyorum hem zaten yanlış şekilde başlamışım peynirle. Normalde peynirde çok yiyen biri sayılmam ama o direk tıkadı zaten. Sonrasında istesem de kahvaltı edemedim. 

Ondan sonra resmi tanışmalar ve oyunlar kısmı geldi. Pek çok insanın ismini aklımda tutamadım zaten o konuda yetenekli olmadım hiç. Öyle ilk dakikadan pek çok ismi unuttum. Günün sonunda çoğunu öğrensemde arada kaynayan insanlarda az değildi. Hem zaten öğlene doğru iyice çoğalmıştık. (Bir kız vardı mesela -M-'e çok benziyordu) Oyunlarda epey eğlendim ama ya bir de oyunları seven biri olaraktan. Imm sonra sigara içmeyen biri olarak -sanırım bir tek ben vardım- ne yapacağımı bilemediğimden sürekli Melly'nin peşine takıldım. O arada bir yerde annemi aradım anneler gününü de kutladım. İki yıldır anneler gününde yanına gidiyordum ama bu yıl gitmedim o azıcık kötü oldu. He sonra öğlen yemeği kısmı var. Ben ki yemeklerde aşırı seçici biriyimdir menüye bakıyorum pek çok şeyi anlamadım zaten sonra makarnalar kısmını gördüm bari ordan seçeyim dedim. Garsonda gelince sordum azıcık yardımcı oldu bir de söyledim "spagetti olmasın da" diye sonra o bir şey önerdi tamam olur dedim ama ismini anlamadığımdan makarnanın cinsini bilemedim. Gelen makarna spagettinin az geniş versiyonuydu. Orda biraz cebelleştikten sonra içindeki tavukları yiyeyim bari dedim. Ama yazdım bir kenara bir dahaki sefere spagetti ve türleri diye ayıracağım onları...

Neyse güne dair çok şeyi yazmak istemiyorum güzel gündü ya. En çokta orda onların içinde özgür olmak çok güzeldi. Aç yüzünü diye bir şey olması lazım fotoğraf çekimi vardı çok düşünsem de yapamazdım en azından bir süre daha kimliğim gizli kalmalıydı ondan hiç yanaşmadım. Sonracıma ödül şeysine dönersem 1 yıllık dergi aboneliği bir ara onu e-dergi aboneliği olarak değiştirmezsem sanırım yurda gelecek onlar. Sonra bende gidecek yer ararım artık.

Veee son olarak şey. Ordan çıkınca özgürlük kayboldu tabii ki ama her yolda gördüğüm bizden biriymiş gibi gelmeye başladı. Sanki dünya eşcinsel... Neyse o his bugün geçti zaten. 

Bugünkü hisler daha berbattı. Sabahın köründe Miray'ı gördüğüm "kabus"tan uyandım. Bildiğin kabus. Bizim okulun bahçesine herif kız atmış ya. Arkadaşlarmış ama bizim okul lan! Uyandıktan sonra Miray'a mesaj atmayı düşündüm bir sürü kelime(!) saydım kabus etkisiyle bir yarım saat kendime gelemedim zaten. Sonra mesajdan vazgeçip uyuyakalmış olmalıyım. Hem ben niye mesaj atacakmışım o atmadan...?

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?