29 Eylül 2011 Perşembe

Ve son gün

Son gün geldiğinde giderken insan ardında neler bıraktığının farkında olmuyor...

Son günü anlatacağım biraz. Yazmaya vaktim olmadı ondan yazamadım. Sabah yine erkenden uyanıverdim işte, uyku düzenimi ne kadar bozduğumun farkında değilmişim ki. Saat 10 gibi evden çıkıp taksime gittim aşkımla buluşmak için. Yolda çikolata aldım ona en sevdiğinden yiyemedi orası ayrı tabii. Okula geçtik arkadaşlarının bazıları ile tanıştım. Normalde fazla kalmam öyle şeylerde kaçmak için yer ararım ama o gün hiç bir şey yapmadım yapamazdım da zaten, o çok mutluydu çok doğaldı arkadaşlarının yanında. Böylece onun bir diğer yönünü de gördüm en doğal hallerini yani. Bunu da bozmak istemedim öyle takıldık biraz oralarda. Sanırım dönüş yolunda dikkatsizlik ettim ve muhtemelen onlar anladı bizi bu eşşekliği nasıl telafi edebilirim hiç bir fikrim yok mesela. Dönüşte otobüsten inince yani sokaklarda yürüdük evli çiftler gibi kolkola dolaştık konuştuk bakındık. Evine gidecektik onun ama annem evde yoktu pes oynadık bizde. Yenildiğimi belirtmeme gerek duymuyorum. Sonra annem arayınca tekrar eve gittik annemi sadece kapıdan gördüm ama benden pek hıoşlanmadı sankim belki sadece rahatsız olduğu için böyledir. Artık ayrılık vakti iyice yaklaşıyordu beni yolda bi yere kadar götürecekti sadece. Dondurma aldık yolda erimeseydi çubuğunu saklardım ben onun. Bende Miray'a ait sadece yüzük var o da bize dair yani. Böyle ne bilim her şey bana onu hatırlatsın istiyorum, baktığım her şeyde ona dair bir şey bulmalıyım işte ondan çöp diye atılacak çikolata kabını bile saklıyorum ben... Tam beni bırakacağı son dakikada bir tanıdığını gördük bu da aramıza mesafe koymayı gerektirdi. Rahat rahat sarılmadan veda etmek oldukça kötü bir şey... Artık insanlar varlığımıza alışsınlar istiyorum sadece lezbiyeniz diye bize kötü kötü bakmasınlar mesela... 4 günün sonu da böyle geldi işte. Gitmeden Kurt'a çikolata verdim Ona versin diye. Benim aldığımı yiyememişti belki onu yer minik bir tebessüm olurdum. Ayrılmak o şehirden öyle zor geldi ki. Özleyeceğim bir sürü şey bıraktı bana kokusu gibi. Baktığım her yerde onu görüyorum sanki her insan ona benziyor... Orda nefes almak bile acı veriyordu. Ben bunu hiç yaşamadım diyemem ondan önceki dönüşümde çok acı vermişti. Ağlamadım bu kez üzülmesin diye. Kurt beni otobüse kadar bıraktı ağlayamadım yine tuttum kendimi, güçlü olmalıydım dimi. Otobüste hemen uyuyabilmek için uğraştım, böylece farkında olmadan uzaklaşacaktım aşkımın şehrinden. Hep uyanıp dursamda bir dua gibi düşündüğüm şeyler gerçek olmuştu işte gece olan hiç bir şeyin farkında değildim ki. Ankarada uyandım tamamen. Artık ağlamak için özgürdüm işte...

Okula gittim sabah erkenden. Yoldan gelip oraya gitmek daha beter etti beni. Okulda da lisedeki öğretmenim aradı Amerikadaki bir eğitimden bahsetti normalde çok cazip bir teklif olsa da ben Miray'dan uzak kalamazdım. O olmasa bile gitmezdim ki yine, gidemezdim. Hiç öyle gezme meraklısı değilim başka şehirler-ülkeler görüp yabancı dil öğrenme hevesim olmadı. Kariyer planlarımda olmadı hiç okulda kaybettiklerimden alışkınım yani böyle ben işte bunun için gitmezdim yine de. Benim işle ilgili tek hayalim bir cafemin olması ve orda insanları mutlu edecek küçük şeyleri başarabilmek. Geri kalan her hayalim Miray'la ilgili zaten.. Onlar benden haber bekliyorlar ben bunu Damla'ya nasıl söylerim bilmiyorum çünkü ben gitmeyince o da gitmeyecek...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?