25 Eylül 2011 Pazar

İstanbul günlükleri

Seninleyken zaman ve diğer her şey anlamını yitiriyor, biliyor musun seni ne kadar sevdiğimi...?

Sonunda istanbula geldim katil ya da deli olmadan. Otobüsün her şehirde her durakta durması beni çıldırttı çünkü. İndim Kurt aldı beni eve gelmeden Miray'ların sokağından  geçelim onu göreyim diye epeyde uğraştı. Onun evini yaşadığı yeri görmek garipti. Onu herşeyden çok severken bilmiyordum nerde nasıl yaşadığını ya da sokağını. Balkonda gördüm onu babası evde olduğu için birde saat çok geç olduğu için çıkamazdı evden. Sorun değildi de bu ama o kadar yakınken sarılamamak azıcık acıtıyormuş. Fazla kalamazdım orda dikkat çekerdi zira, eve geldik. Sabah erkenden kalktım uyuyamadım çünkü heyecandan ne bilim ben 7 de kalkmayı hiç beklemiyordum pcde oyun falan oynadım 9 da Kurt'u kaldırdım kahvaltı için paşaya gittik onun annesiyle beraber. Miray direk oraya gelecekti çünkü. Orda kahvaltı yaparken zaman geçmek bilmedi sürekli etrafa bakınıyorum Miray yok. En sonunda geldiğinde ise Kurt'un annesi yanımızda olduğu için sarılamadım bile rahatça. Sonra zaten Pes'e gittik orda ayrıntılara pek girmeyeceğim ama gol atamadım orası kesin. Oynadığımız yer oda gibiydi zaten başka kimse yoktu arada bi sahibi gelip gitti o kadar. Neyse güzeldi orda vakit geçirmek. Sonra Kurt'la oynadık biraz Miray eve gidip geldi. Ondan sonra da halı sahaya gidecektik otobüs bekledik. Beklerken epey resimde çektim bu defa unutmam yani bunu. Daha vakit var diye alışveriş merkezinde dolaştık oyun bölümünde benim aşkım motora falan bindi. Güzeldi öyle. İçindeki çocuğu seviyorum ya. Saha hemen yanında olduğu için geçtik oraya diğerlerini bekledik. Bu arada dondurma yiyecektik onu unuttuk. 

Diğer kızlardan biri gelince soyunma odasına geçtik. Hiç yaramazlık yok ama onlar üzerini değiştirdi ben aşkımın yanında durdum öyle. Sahaya çıkınca zaten benim Miray gitti futbolcu Miray geldi yerine. Bu eskiden de futbol oynadığından dolayı fazlaca iyi oynuyor. Bu arada Ş de maça geldi. Herşeyin ilki oluyor elbet sadece onlar bir araya gelmişti şimdi de hep birlikte maçtaydık işte. Ben oynamadım da izledim sadece. İnsanı gerçekten fena yapıyor eski sevgili ve suanki sevgili ile aynı ortamı paylaşmak. Ama ne yapalım dünya küçük hele lezbiyenlerin dünyası daha da küçük! Neyse işte 8 gol attı benim aşkım. Toplamda kaç tane atıldı sayılmadı herhalde bilmiyorum çünkü. Maçtan sonra yoruldu epey şimdi her yeri ağrıyor ve ben hiç bir şey yapamıyorum. Çok kötü bir şey arada en fazla 20 dakikalık mesafe var ama ne yanına gidebiliyorum ne de sarılabiliyorum...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?