2 Temmuz 2011 Cumartesi

İçimdeki canavarlar

Ne yaşıyorsa insan yanlız yaşıyor, yanlız hissediyor. Milyonların olduğu bir alanda bile tekil duygular besliyor...

Miray'a bu kadar inanırken neden hala bebeğim yazdığında yapmacık geliyor o an. Sadece bunu yazdığı zaman oluyor bu. Biliyorum geçmişle şuanı karşılaştırmak çok yanlış özellikle bu konuda. Ama Zek bana hep bebek'li hitap şeyleri kullanırdı sonra Zek yalan olunca tabii bu hitap şekli herşeyi ile yapmacık gelmeye başladı. Tabii kesinliklikle bunlar Zek'i düşündüğümden falan değil ama sadece o an Miray bana onu söylediğinde öyle geliyor. Aklıma geldi az önce yazdı da hemen yazayım dedim bende sonra bunamamı ne varsa unutuyorum gidiyo. Son zamanlarda pek konuşamıyoruz o fazla yoğun çok özlesemde kendimi tutmaya çalışıyorum yoksa geçmişte olduğum gibi olmaya devam edersem ikimizi de çıldırtırım ben biliyorum. Öyle ilgi delisi salak bir şeyim işte..

Staj bitti. Damla ile tek ortak noktamızdı zira ben bilgisayarıma gömüldüğüm zaman başka bir şeyle ilgilenmediğim için garibim benden sıkılmıştı. Stajdayken başka birşey de olmadığı için onunla vakit geçirirdim şimdi patronlarla konuştuk ve bitti. Konuştuk derken abiler Damla'nın yerine konuştu Damla'nın patronu da benimkini halletti gibi bir şey oldu. Hemen anlatıvereyim. Şimdi bizim ofis bildiğimiz ev tipi bir yer mutfağı var kimsenin kullanmadığı küçük odamsı bir yer var ki patron beni ordaki bilgisayarın başına atmıştı. Ana ofisi birde banyosu var işte. Neyse bu adam ana ofisinde misafiri ile otururken ben Damla ile benim orda oturuyorduk. Zira adamın misafiri var nasıl gideyim yanına? zaten olmasa da o kadar korkuyorum ki gitsem bile o kapıda dilimi yutup kalırdım. Nasıl gerildim ama ne dicem ben bu adama? Çekip gidiyorum imzala dosyayı diyemem. Başka bir şeyde diyemem. Rahatlayayım diye Damla'ya da şaklabanlık yapıyorum hatta minicik bir diyalogumuzu yazasım geldi;

D-Ooo bu koltuk çok rahatmış çok ii uyunur
E-Sen bide onunkini (Onunki dediğim patronunki) görsen
D-Hmm oturdun mu? 
E-Cx sildim 
D-He dokundun anLadın baktın çok rahat yapışıp uyudun yani...

Böyle saçmalayabiliyorum işte. Neyse biz öyle boş boş şe ederkene Damla'nın patronu geldi bizim iş yerine. Gitti içeri. Bir kaç dakika sonra da cesaret alarak biz gittik. Kapından içeri girdim böyle santimlik adımlar atarak nasıl korkuyorum ama kapıda bi dikildim önce sonra masaya yaklaştım hala bende tepki yok. Damla'ya bakıcam cesaret almak için sağa bakıyorum yok sola bakıyorum yok arkamı bi döndüm Damla dışarda balık akvaryumuna bakıyo. Hay ben senin dedim içimden. Sonra Damla'nın patronu sessiz bekleyişime acıdı da bu kızlar memlekete gidecek senden yakışıklı bir imza istiyorlar dedi. Öyle ben hala tek kelime edemeden dosyayı imzalattım. Birde bana üzerinde kaşe olan bir zarf lazım iş yerinin onu söyledim nasıl kekeliyorum ama. İşte böyle çok korkağım ben...

Hazır korkaklık demişken Miray'dan da çok korkuyorum ben. Öncelikle kaybetmekten tabii de ondan sonra bana kızınca korkuyorum. Ne yapacağımı şaşırıyorum falan. Ben geçmişte yaşadıklarımı tekrarlamak istemediğimden birazda böyle kalıyorum yani. Çok kötü diyemesemde geçmişimi iyi de diyemiyorum çok fazla hayal kırıklığı yaşadığımdan belki de. Ya da herkese salakça güvendiğimden de olabilir. Öyle melek gibi bir insan da sayılmam ama ben birini sevince dünyamın merkezi yapıyorum işte. Bütün hepsinde Miray'a ayırdığım kısım daha fazla, çok fazla güveniyorumdur belki de eğer bu da hayal kırıklığı olursa kendimi yeniden toplayabilir miyim bunu da bilmiyorum. Belli etmiyorum dışarıya pek üzüldüğümde gizliden kaçmak karanlığa daha kolay insanların bende anlayamayacakları acıya empati göstermeye çalışmalarını ya da yüzlerinde ki o sahte maskeyi görmemiş oluyorum böylece. İnsan ne hissederse yanlız hissediyor bu dünya da.

Bu kadar kıskanç olmasam belki daha iyi olabilirdi hayat zira çok suratsız bir şey oluyorum. Hele Miray'ı kıskanınca öyle beter bişi oluyorum ki anlatamam tabii ona azıcık tripten fazlasını göstermiyorum ama içim içimi yiyo resmen. Niye bana böyle demiyo, niye bana böyle davranmıyo, o kız kim, ne kadardır tanışıyorlar, Miray'ı sevmişmidir, bişi hissetmişmidir? gibi ardı arkası kesilmeyen bir ton soru beliriyor aklımda içimdeki kıskanç canavarı dizginlemeyi öğrendim öğrenmesine de o bir kaçarsa hayat Miray'a da bana da dar gelir yani. Sonra sevgilisini kıskançlıktan kaçırdı diye yazarım buraya. Ben bile kaçmak istiyorum benden bazen... Birde ilgi meraklısı bir tarafım varki sürekli benimle ilgilensin istiyorum öyle konuşsun sorsun anlatsın ama biz hep bir iletişim halinde olalım hep bileyim ben onun ne yaptığını nasıl olduğunu falan. Geçen gün netten çıktıktan sadece 5 dakika sonra mesaj attım cevap vermedi sonra hey iyi misin sen ya falan filan deyince kızdı bana. Ben bi tırstım ondan beri dikkatliyim bu konuda da. Cevap vermiyorsa işi vardır diye kendimi rahatlatmaya çalışıyorum ama gel gör ki içimden o mesaj atana kadar bir sürü şey yazmak geçiyor. Neyse çok konuştum ben gene susayım hem gece oldu artık Miray beni bekliyor (: İyi geceler...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?