22 Mart 2015 Pazar

Plan

Lisedeyken annem postaneden para yollardı. Soyadımda bunulan Türkçe'ye özgü bir harfi evrensel dildeki harfe çevirirdi. Yumuşama mı desem ne desem o olurdu işte. Buda postaneden ben parayı alırken sorun oluyordu. Neticede kimlikte farklı yazıyor. Başta postaneci amca hep yanlış yazıyor sanıyordum ben. Meğer annem soyadımızı farklı biliyormuş. Ciddi ciddi uzun zaman al bu da paranın zorluğu şeklinde algılamışım olayı. Ne salakmışım.

İş yerinde hava çok iyi(!) her hata yaptığımda patronum hala kızıyor. Araya bir kaç hakarette serpiştiriyor. En azıdan sigorta dosyamı muhasebeye verdi. He sigorta başladı mı bilmiyorum bak. İş güvenliği uzmanı tutması gerektiğinden benim için başlatmamışta olabilir. Başlatmamışsa karşısına dikilmeyi düşünüyorum sayesinde 400 tl borcum var. Bunu daha da arttıramam.

Bana kızdığı zamanlara dönersek en son cumartesi günü oldu. Cuma akşamı dükkanı kapatmaya yarım saat kalmış önemli firmalarımızın birinden mail geldi. Adam büyük ebatta bir sürü iş istemiş. Yarına çıkarmı demiş bir de. Hazırlamam bile dükkanın kapanış saatine yetişmez bir kere. Bende durumu açıklayan mail attım. Yarın onaydan sonra anca baskıya başlarız diye. Yanıtımdan memnun olmamış olmalı ki patronumla muhattap oldu ondan sonra. Neyse hiç üzülemem dedim kapatıp çıktık. 

Ertesi sabah hazırlamaya başladım. Dünden kalan baskılara başladım sonra. Bu arada onay için çalışmayı da mail attım. Onay cevabını bile bana değil patronuma arayarak söylediğine göre müşterimiz beni gerçekten sevmedi. Öğlene doğru önceki işleri bitirmiştim ki patronum aradı (bu arada her fırsatta dışarı çıkar kendisi dükkan benim sanki her haltıyla ben ilgileniyorum) işleri bastın mı dedi. Yok daha başlamadım dedim. Niye diye kızdı falan sesinin değiştiği andan sonrasına hiç cevap vermedim. Farkettim ki cevap vermemem ya da buna takılmamam bana daha iyi geliyor. Gerilmediğim için sonraki şeylerde yanlış yapmıyorum. Bir dakika kadar sessiz kaldı telefon sonra kapattı. Sonra tekrar aradı hemen baskıya başla dedi. Tamam abi deyip kapattım. Sonra yine aradı sesi normale dönmüş elle kesilecek o iş dedi, biliyorum abi ebadı büyük zaten dedim tekrar kapattım. Bir kaç dakika sonra arayıp sana pide yollayım mı dedi. İyice normale dönmüştü sesi artık. Geldiğinde de eski tatlı bildiğim patron olmuştu. Çok değişken bir yapısı var.

Bir iş deneyimim daha böyle geçti. Kaale almayı bıraktığım zamandan beri iş yeri daha katlanılır oluyor. Beni kovana kadar böyle devam edeceğim sanırım. Yine de benden beklentileri çok fazla. Dükkanın herşeyi ile benim ilgilenmemi bekliyor. İstisnasız böyle ama. Kendi oğlu var onu yetiştirse ya benim yerime... 

Neyse boşverelim bunu. Damla bugün Petito'nun ailesiyle tanışmaya gitti. Bir sürü olaylı oldu ama anlatmıcam. Sonuç olarak evliliğe bir adım daha yaklaştılar. Diğer kısımdan aileler beğenmediyse bir adım daha uzaklaşmış olabilirler. Bilmiyorum doğrusu. Kesinleşse de kararları bende planlarımı yapsam.

Hazır plan demişken iki hafta sonra Okyanus'un yanına gidiyorum. Sadece bir gece ve bir günü birlikte geçirebileceğiz ama olsun. Şimdiden deli gibi heyecanlıyım ya. Umarım bir sorun çıkmaz. Bir de anneme hala gideceğim diyemedim. İçimden bir ses söyleme diyor. Diğer taraftan annemden hiç saklamam ki böyle şeyleri. Bilmiyorum ne yapsam ki?


 

"Balkonda oturmak istiyorum yine seninle. Kahve içerken, kahvaltı yaparken ya da film izlerken konuşmak. Karanlıkta dışarıyı izlemek istiyorum. Yıldızları. Bir gün güneşin doğuşunu. Benim hayatımı aydınlatışının temsili gibi... Konuşmak istiyorum seninle saatlerce. Hayalindeki gibi konuşurken biz, omuzumda uyuyakalmanı..."

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?