15 Mart 2015 Pazar

Hoşçakal

Çocukluğumdan beri hoşça-kal değilde hoş-çakal olarak düşünürüm bu kelimeyi. Bu da kendimce çakal insanların nasıl olupta bütün işlerini yaptırabildikleri gerçeğini anlatıyordu bana göre. Çakal adam sonuçta, seve seve(!) yapıyorsun işini.

Yeniden saçmalamak için müthiş bir istekle geldim buraya. Muhteşem patronumu anlattığım çok olmaz diyordum ama oluyor. Bazen hepsinden bunalıyorum. Bazen kaale almıyorum. Adamın sorduklarına cevap vermiyorum falan. Sanırım o da garipliğimin farkında olmalı ki çok ilişmiyor son zamanlarda. Dün akşam ben çıkıyorum deyip vakti gelince iyi akşamlar bile demeden çıkıp gittim. Resmen tahammülüm kalmamış gibi hissediyorum. Karşımda otursa ve içimden geldiği gibi bağırsam bildiğin rahatlayacağım. Bu düşünceyle birlikte eve kum torbası alıyoruz.

Hayatıma dokunup geçmiş herkesin bende iz bırakmasına izin veriyorum. En ufak şeyde bile kendimi sorgulamaya başladığım çok oluyor. Geçen gün iş yerine gelen kızlar gibi. Muhtemelen aynı yaştayız ya da benden küçükler. Makyaj yapmasını bilen yürüyüşlerinde bile kadın olmak şeyini hissettiren kızlar işte. Benim hiç olmadığım şeyler. Biliyorum belli kalıplar, kıyafetlerle sınırlamamak gerek ama engelde olamıyorum benim neyim eksik ki onlardan düşüncesi aklımın bir köşesinde beliriyor işte. Özgüven eksikliğimde var. Evet onlar gelince bununda farkına vardım. Çünkü onlar resmen kariyer peşindeler. Kendi firmaları adına gelip benimle konuşup iş yapıyorlar falan. Ben daha fiyat vereceğim ürün için patronuma danışıyorum. 

Kiminle yarışıyorum ki. Ya da kiminle karşılaştırıyorum kendimi. Hep herşey için geç kalmışım gibi hissediyorum. Hep hayat benden bir adım önde sanki, yakalayamıyorum. Beceriksizim ve garip bir yapım var. Yıllar geçiyor ama ben inatla ilerlemeyi reddediyorum. Damla evlenmek üzere ben daha ziyaret için bile sevgilimin yanına gidemiyorum. Ne büyük hayaller kurdun sen diyorum kendime. Kendi kendimi aşağılamak gibi bir özelliğimde var. Hep bundan bence herşey. Çift kişilikli gibiyim. Bir tarafta Efsun varken diğer tarafta bir başkası. Düşüncelerimde bile hep biri diğerinin tersi oluyor. Hep kavga ediyorum kendimle. Her zaman ama her zaman en çok ben hakaret ediyorum kendime. Nefret ediyorum kendimden bu kadar yetersiz olduğum, hayal ettiğim basit şeyleri bile gerçekleştiremeyecek kadar beceriksiz olduğum için.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?