29 Haziran 2014 Pazar

Çekim var

Alışkanlık olmuş her gün O'nun blogunu kontrol etmek... Engel olmalıyım bir ara kendime.

Sabahın köründe hastaneye gitmek zorunda kalmam, ilk aldığım randevu olan 10:30'u iptal etmemdendir. Sonrasında sadece 09:00'da vardı mecburen onu aldım. Gerçi bir işe de yaramadı. Doktor oldukça geç kaldı. Hiç keyfi değildi ama bence öyle olsa bu kadar sinirli olmazdı. Öyle bir esti ki etrafta o korkuyu anlatamam yani. Zaten bekleyenlerin içinde en genç benim olmam da fena rahatsızlık veriyordu. Mhrs sisteminden randevu aldım diye sanırım sistem bana torpil geçti 2. sırada girdim içeriye. Dedim ya estirdi diye ilk sesim çıktığında fark ettim ki titriyor. Az tepki verse tamamen kaybolacak yani. Onun yerine öyle şeker bi kadın çıktı ki. Az öncekinden eser yoktu ya. İlgilendi sorular sordu şunları yapsak daha iyi olur falan dedi. İlk gittiğim doktordan çok daha iyi çıktı bu. Mr ile Emg istedi ama. Elleriyle Emg yazıp verdi bir de, hoş sonra sekreteri bilgisayardan ikisi içinde kağıt çıkarttı ama.. Sonra çıktım işte. Çok uzamasını beklediğim iş erkenden bitmişti ya. Şimdi Mr ve Emg için randevu vardı.

Mr'ı hemen o binadan aldım ben. Sonra Emg'i sordum. Kadın öbür hastanede o dedi. Bizim hastanenin bi kısmını şehrin öbür tarafına yapmışlar. İlk gittiğim doktorda oradaydı bak. Neyse çıktım dışarı otobüs bekliyorum. Yaşlı bi teyze söylene söylene yaklaştı. Otobüs kartı yokmuş. Fazla olanı çıkarıp verdim ben. Sonra insan rahat bırakmasını bekler dimi? Yok o kadar çok soru sordu ki. Mümkün olduğunca üstü kapalı şeylerle geçiştirdim. Sonra telefonumla uğraşırken yüzüğümü gördü sanırım uzaklaştı bir anda. Keramet yüzükte dedim elimi hiç indirmedim bida. Başka bi teyzem telefona çekildi bu kez. Randevu almaya çalıştık ona. Sonra o da benimle öbür hastaneye kadar geldi. Yeğenine ayarlama çabaları evlenmeyi düşünmediğimi söylememe rağmen kesilmedi. Aslında demeliydim ben zaten evliyim Okyanus'la diye ama.. Neyseki diğer hastanede benden daha acilmiş işi hemen bıraktı gitti. Ciddi değilmiş demek ki.

Burda da Emg randevusu almak ölümdü ya. İnsan bi yer falan açar dimi. Sora sora bir doktorun asistanından alacakmışım randevuyu. Zor öğredim la. Sanki devlet sırrı istiyorum adamlardan. Neyse teee Eylül ayının sonuna verdi randevuyu... Allah razı olsun. Bilgisi gibi tarihten de cimri çıktı bunlar.

Bugünde Mr çekimi vardı işte. Gittim hastaneye in cin top oynuyo. Başka bi teyzemde geldi benimle o da mr çektirecekmiş. Ama yapışmadı bu korktu herhalde. Kapılar kapalı olunca konuştuk ilk. Başka bir girişten girdik. Danışma diye bir şey var-mış- sorduk o alt kattan sola dönün dedi. Lan aşağısı korkunç. Her adımda ses yankı yapıyor. Çocuk sesi bile yok. Telefonda çekmeyince benim korku aldı başını gitti. Döndük sola iki insan gördükte rahatladım. 4-5 kişi falan bekliyorduk. Bir de dat dat dat diye ses... Mr cihazıymış... Daha zamanım var diye cam kenarı bulmaya çıktım ben o da olmazsa yukarı geri çıkıp Okyanus'a mesaj atayım diye... 

Camı buldum da mesaj gitmedi. Onunla uğraşırken pat pat diye ses geliyordu arada. Her yere bakıp bulamadıydım, kuşun teki cama çarpıyormuş meğer. İçeride kalmış ama kurtaramadım fazla yüksekteydi umarım kurtulmuştur...

Mr felaketti yanlız. Kapalı alanda duramıyorum ben. O kadar kapalısında yani. Korkudan taş kesildim gibi bir şey hareket edemedim, gözlerimi çok açık tutamadım. Tarif edilen mavi-yeşil ışıkları da göremedim zaten. Bi makinenin sesi işte... Neyse ki 5 dk falan sürdü. Yoksa ordan nasıl çıkardım bilmem..

Damla da dönmedi zaten. Artık Ona'da dön gel diyemiyorum.. O kadar ısrar ettikten sonra yani kızar falan..

26 Haziran 2014 Perşembe

Yeni bir dua

"On dkya geliyorum"

Yani bunu yazmak için 10 dakikam varmış ama  ben bunu taslak halinde bırakmışım. Demek ki 10 dk bana yetmiyormuş.

Geçen zaman içinde Ankara'ya gittim-geldim sınavdan yeniden kaldım. Sonra Damla işe girmişti, çıktı. Buna ayrıntılı döneceğim. İzmir'e gitmeye dair bütün umutlarım bitti. He bir de sevgilimin başının etini yedim bolca.. Sıktım da belki biraz. Çok sağlam derslerde aldım tabii...

Damla Ankara'ya taşınalım diyordu sürekli. Doğrusu çok umutlanmayı istemesem de Ankara'ya taşınmak müthiş bir fikirdi tek sıkıntı taşınma masraflarıydı. Geçen günlerde tekrar gittiğimde okuldaki hocama da söyledim bunu. Aklımda bulunsun dedi böylece umutlarım arttı oldukça. Anneminde onayını alınca daha ne olacak ki dedim. Zaten herşey bunun gerisindeymiş. Damla'nın ailesi karşı çıktı. Nasıl kötü oldu ama anlatamam yani. Tamam bekliyordum zaten onaylamayacaklarını ama bu kadar kesin olmasını beklemiyordum. Bir şekilde ikna etmeliyiz onları. Çünkü bu şehirde bizim için gelecek yok. Aylar geçti hala alanımda çalışamıyorum. Bir yerden sonra da ben vazgeçeceğim tamamen biliyorum. O zamana kadar herşeyi denemem lazım. Yine de hoca iş bulursa görüşmeye gidelim diyoruz. Sonra kim bilir belki ikna olurlar?

Yazacağım şeyler var ama başka umutlar ve gerçek olmalarını istiyorum onun için azıcık daha yazmayım bir kaç gün sonra şe ederim bunu.

Bunların dışında yarın sabah hastaneye gideceğim. Ayaklarımda uyuşma, belimde ağrı falan derken okuduklarım da korkutunca fena panik haldeyim. Geçen haftamı ne başka bir hastaneye gittim. Kadın uyuşma kısmını görmezden gelip bir tek ağrı kesici verince sinir oldum tabii. Ondan bu ikinci hastane olacak. Umarım kötü bir şey çıkmaz desem de. İçimden başka bir ses iş engelleyici bir şey çıksın diye dua ediyor. Biliyorum çok saçma ama burda çalışmak istemiyorum. Daha doğrusu bu şehirde. Ve kendim çıkarsam işten vicdanım rahat etmez onu da biliyorum. İşte bunun için başka bir sebep lazım bana. Hiç olmazsa bir iki hafta rapor versin de İzmir'e gideyim. O da olur bak iyi olur o...

Çok saçma düşünüyorum değil mi bu konuda?

Lütfen Damla'nın ailesi izin versin...

6 Haziran 2014 Cuma

Sebebi ziyaret

Sen planlar yaparsın hayat bozar.

Okyanus'un yanına gitmek için uzun uzun plan yaptığım dönemin sonunda pek çok olasılığa bağlanmış umutlar haliyle boşa çıktı. Rapor işinin yatışı ile birlikte gidemiyor oluşum şimdilik kesinleşti. Gelecek aya, yeni planlara ve yeni olasılıklara bağladık oraya gidişimi. Bu kez olacak diye umut etmek istiyorum. En kötü bayram tatilimi orda geçiririm. Yani sanırım, annem izin verirse...

İşte böyle haberlerin içindeki berbat bir iki günden yazıyorum sana. İçimdeki polyanna iyi tarafından bakmaya çalışıyor. Yıldönümü için şehri altüst etmeme rağmen bulamadığım şeyleri halledeceğim. Bir de vakitsizlikten yapılamayan şeyler vardı. İşte gidene kadar onlarla uğraşırım. İyi taraf dediğim bu. Okyanus'u görmenin yanında hiç bir şey. En azından belki biraz mutlu ederim o zaman diye düşünüyorum.

 ***

Bunlardan önceki zamanda gelişmiş bir şey var ki kökleri tee Ocak ayına dayanıyor. Paşa'ya tablet. Ablamla birlikte alacaktık ama ablam sağolsun cep telefonu aldığından tablet tek başıma bana kaldı. İstediğim özelliklerde ve çok iyi bir tane almam mümkün değil. Başka şeyler peşindeyken oraya maaşımın tamamını yatırmak istemiyorum. Bunun için oyun oynarken vs zorlanmayacağı orta özelliklerde bir şey bakıyorum. 

Bunu neden ısrarla almak istediğimin geçmişi ise çok daha öncesine gidiyor. Abimin daha ilkokuldayken bana verdiği bilgisayar sözüne. 3 ayrı abiden 3 ayrı söz verilmişken hiç birinin yerine getirilmeyişi ayrı bir mükemmellik. Şimdi takılmıyorum tabii ama çocukken yani bu sözlerin verildiği zamanlarda ciddi anlamda beklemiş hatta bir sürü hayal kurmuştum bu konuyla ilgili... Hayal kırıklığı bu açıdan paha biçilemez bir ders oldu. İşte bundan dolayı iyi ya da kötü farketmez Paşa'ya sözümü tutacağım.. En azından birinin mutlu olma vakti geldi.

Son havadis olarak Petito'nun işe başlayışı. Ki burada Petito Damla'nın sevdiceğinin adı olacak. İsim Damla'dan seçilme öyle pek çaba göstermedim ama henüz burada da o isimde olduğunu bilmiyor. Bugün öğrendiğim bir olay bu da iş konusu. Tamamen oldu bu diyene kadar hala şüphe ile yaklaşsam da içimde bir yerde panik butonuna çoktan basıldı. Onlar evlendiklerinde hala kendi alanımda deneyimsiz biri olursam Okyanus'un şehrinde iş bulamam korkusu var.. 

Acilen çözüm bulunması gerekenler listem oldukça büyüyor. İmdat!

1 Haziran 2014 Pazar

Hediye

Bazen aşk'ın bile gücü yetmez..

Yıl dönümümüzden bahsetmiştim ya. İşbirlikçi adını almak üzere olan Damla ile konuşmuş bunlar. Ben de şüpheleniyorum kesin arkamdan iş çeviriyor diye. Damla'ya da söyledim hatta bir şeylerin peşinde ama diye. Sana mesaj atarsa bana söyle de dedim. Söylemedi pislik. Akşam mesajla yazdı kargo gönderdiğini. Onu da söylemezdi de evde olacağım için ben alır açarım diye şe etmiş. O kadar çok tembih ve tepki yedim ki açmayım diye. Cesaret edemedim şe etmeye. Hele damla. Sanki çocuğunu istiyormuşum gibi korudu kargoyu. Odama koydu, kapısını da kilitledi. Benim odamın anahtarını aldı. Gelmeyecek akşamı bekledik böylece. Karanlık lazımmış.

Saatler sonra oraya girdiğimde bir sürü mum yanıyordu. Yerde onun kendisinin çizip kestiği rengarenk yapraklar vardı. Sonbahardaymışız gibi. Sonra bir grup mum ile baş harflerimizi bile yapmıştı yere. Odanın ortasında ikinci kargo kutusu vardı. Damla mumları söndür diğer ışığı engelledi o dedi. Onları da şe edince yalnız bıraktı beni. Lamba sanırım, odada yıldızlar var gibiydi.. Oturup odanın içine öylece ağlamamı sağladı kadın... Kimse O'nun sevdiği gibi sevmedi beni.

Damla bile Okyanus'un yaptıklarını vs görünce (sanırım bir de ağlamış olmamın da şeyi vardı zira karanlıkta epey oturdum orada) gerçekten aşk var sizin için dedi. Ya da öyle bir şey özü bu yani kelimeleri onlar olmasa da. Aşk'ın bu halini hiç görmediğinden belki de. Bir de O'nun ve benim hediyelerimi karşılaştırınca siz çok benziyorsunuz dedi. Temelde aynı düşünceyle hazırlamışız. Tabii ki bende o muhteşem romantiklikteki (hayalim olan) yıldızlar yoktu ya da benzer bir şey.

İşte öyle mükemmel bir hediyeye karşı benim istediğim gibi olmayan garip hediyem vardı. Bu şehir tam bir aşk düşmanı ya. Umarım kısa zamanda kurtulup giderim buradan. Hiç sevmiyorum...

Bütün bunlar olalı günler geçti.

Şimdi olan hiç bir şeyi yazmak bile istemiyorum, hatta yaşamak bile. Hiç bir şey yapmamak, yapmak istediğim bu. Günler önce oturduğum karanlığa geri dönmek istiyorum yeniden yere oturup ağlamak.. İstediğim hiç bir şey olmuyor.