7 Temmuz 2013 Pazar

Temizlik


Ankara'dan ayrılmak beklediğim gibi etkilemedi. Bolu'dan giderken büyük bir parçam kaldı gibi hissetmiştim mesela. Ankara'dan belki Okyanus'u bir gün önce gönderdiğimden de olabilir. Bende kalan her şeyi götürdüğü için zaten bir boşluk vardı daha fazlasını Ankara mı oluşturacaktı? 

Öyle geldim işte eve. İş konusu üzerimde büyük bir baskı oluşturduğundan kendimi temizliğe verdim. Abilerimin odalarını ne temizleyeceğim ben modunda dolaştığımdan ve yılda sadece bir kez süpürüldüğünden her tarafı resmen örümcek ağları kaplamıştı. Evdeki iki oda hariç her tarafa daldım öyle. Bir günde bitmedi tabii. Annemin odası dediğim annemle yaşadığım oda ayrıca korkutucu kısımdı. Çünkü yıllar içinde orayı bir kez bile toplamadım ben. Annem benim olan eşyaları dolaba atıp geçiştirirdi. Bende hiç elleşmezdim zor geliyordu ne bilim. Hem alışmışım valizle yaşamaya eşyalarımı çoğu zaman çıkarmıyordum bile oradan. Neyse odada sadece benim dolabımı toplamak bile saatler aldı ya. Bütün kıyafetlerimi çıkardım oradan, yarısını çöpe attım kalanları da tarlada giyinecekler diye ayırıp bir sepete koydum. Normal kıyafetlerimi dolaba koyunca geriye hiç bir şey kalmadı lan! Ne kadar az kıyafetim varmış benim dedim, Ankara'dayken bile daha çoktu ve onlara ne oldu bilmiyorum. Arada kaynadılar galiba. Neyse sonra dolabın üst kısmını boşalttım. Bir sürü eski cd buldum, durup durup yedekmi almışım ne yapmışım anlamadım ki. Arka kısımda bana ait olmayan şeylerde olduğunu fark ettim, çerçevelenmiş fotoğraflar vardı. Ben o fotoğrafları en son çocukken görmüştüm. O zamanlar sadece fotoğraftı işte, pek üzerinde durulacak gibi değildi. İçlerinden birinde babamın fotoğrafı vardı. Oturuyordu bir sandalyede o kadar sağlıklı ve canlı görünüyordu ki, sanki dün çekilmiş gibi. Sadece babam değil fotoğrafın renkleri de öyle. Ayırdım onu diğerlerinden içeriye getirdim, şimdi ortalıkta dolanıyor. Nereye sığdıracağımı bilmiyorum, koyacak yer bulamadım. Arada bir gözüm takılıyor, yabancıymış gibi geliyor aynı zamanda da çok tanıdık. Mektuplarını buldum bir de daha önceden bulup kaybetmiştim bu defa alıp kendi dosyama koydum. Annem fark etmez bile muhtemelen..

İş kısmına dönersek Çarşamba günü temizliğe mola verip Düzce'ye gittik Damla ile. Eleman arayan bir kaç yer ile görüşmek için. En kısa hali ile özet geçeceğim ki, sonuca bakarakta çıkabilir bu: kimse bizi işe almadı. Herkes deneyim istiyor ki biz stajı bile doğru düzgün yapmamış insanlarız. Deneyim hadi bir yere kadar kolay zira programda o kadar kötü değiliz ki. Hepsinde bir ön yargı var ki üniversite mezunlarının çok yüksek beklentisi oluyormuş. Berbat bir sonuç ama resmen işsizim ya. İş olmazsa hiç bir planımı yoluna koyamam ki. Önce Damla ile bir hayatım olabilmeli, sonra onu evlendirip İzmir'e taşınırım. Abimlerin çenesini de kapatmış olurum belki. 

Geçen günlerde yine arayıp İstanbul'a gelmemi istedi 2 numara. Bir sürü konuştu dükkan falan filan anlattı, özetle gel dedi işte. Sonra konu Gezi Parkı olaylarına geldi. Başbakan'ın sözlerini hemen hemen olduğu gibi kopyaladı bana. Deli oldum gene ama bir şey de diyemedim. Ben bu 2 numaradan acayip korkuyorum ya. Sonunda abimleri facebooktan falan silmiştim bu konuda tartışınca "özür dile onlardan, özür dilemek erdemdir" dedi. Beni hiç anlamamıştı bir kere, nasıl onlar gibi düşünebildiğimi sordu oysa ben eyleme de gitmiştim Ankara'da bunu bilse demek ki ciddi anlamda kavga edecekti. Abilerimle anlaşmam ya da yaşamam mümkün değil, çok farklı düşünüyoruz her konuda. Ben bana karışmalarını kaldıramam mesela. Sürekli mesaj yazıyorum ya da ayaklarına hizmet etmiyorum diye söylenecekler, kimden geliyor o mesajlar diyecekler. Erkek arkadaş olayını zaten kaldıramaz iki tanesi de ben daha da ağır olaraktan lezbiyenim yani. Böyle önemli bir ayrıntı varken mümkün değil. Bir de yabancı onlar bana, çok geriliyorum yanındayken. Kibarca henüz reddedemedim onları, iş bulursam hiç söylememe bile gerek kalmaz diye düşünmekteyim. Özürde dilemedim henüz zaten.

Bu gece annem yok evde. Kuzenim evleniyor onun düğününe gitti. Bu kuzenimi de çok severdim ben sevgilisi -ki artık kocası- ile tartışana kadar. Sonra hiç konuşmadık onunla. Çok garip geliyor evlenecek olması, 11 gün sonra 22 yaşında olacak. Biraz erken değil mi ya zamanı. Nasıldır acaba şimdi gergin mi, mutlu mu, heyecanlı mı, iyi mi...?

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?