Köydeyim sorumlu olduğum şeyler ise ev ve hayvanlar. Köy
işte. Bunları yaptıktan sonra dikkatim dağılmadan ya da düşünecek başka bir şey
olmadan yalnız kalmak hayal kurmak falan istiyorum. Aylardır okulda sonraki
günü düşünerek geçirdikten sonra şimdi otomatik görevleri yerine getirmek iyi
geliyor. Sürpriz bir olay yok izlenilen kanal bile standart. İşte bunu fazla
sevdim tekrar okula dönüp tam anlamda hayatımı mahvedecek derslerimle
yüzleşmeden önce bunu olabildiğince çok yapmak istiyorum.
Kimseyle konuşmak istemememin ufak bir sebebi de var tabii.
Sürekli etrafımdaki insanları dinleyip onların sorunlarını düşündüm. Pek
anlatmayı beceremeyen biri olduğumdan olsa gerek biri ile konuşurken benden çok
onu konuşuruz. Bu şimdiye kadar rahatsızlık duyduğum bir şey değildi -gerçi
hala değil- ama şuan aklımda benden, evden, ananemden başka hiç bir şey
olmasını istemiyorum. Bana kimse nasılsın diye sormasın mesela, naber diye
cevabını gerçekten merak etmedikleri sorular yazılmasın. Sırf suçluluk
hissetmemek için mesaj atmasınlar. Ya da ben bir kaç gün mesaj atmadım diye
hesap sorulmasın üstelik yalnız kalmak istediğimi söylememe rağmen. -Bir abin
var hatırladın mı? -Yaşıyor musun? Gibi mesajlar da yazılmasın. Hiç bir şey o
mesajlar kadar itici gelmiyor ya. Bütün bu mesajlar biraz Bek'i hatırlatıyor.
Bir süre o da yazdı sonra öyle sıktı ki konuşmuyoruz artık. Hesap sorar gibi
bir şey söylenmesinden nefret ediyorum ya.
Hatta telefonu da kapatmak istiyorum da, o internete daha
hızlı giriyor arada girip ders notlarıma bakıyorum. İlk defa bir dönemde hiç
bir dersten kalmadan geçiyorum, ortalamamı merak ediyorum. Bir kaç tane FF
olmadan durumu ne olacak diye. Hala mezun olamayacağım endişesini üzerimden
atamadım.
Annem Ares'i başkasına vermek istiyor. Biraz eğitimsiz
kaldığından biraz da kırdığı zincirlerden dolayı bunu istiyor. Küçükken eniştem
köpeğinin zincirleri koparttığını söylerdi doğrusu Ares'le karşılaşıncaya kadar
inanmamıştım hiç. İt şu hayvanları bağladığımız zincirlerden birini kırdı ya.
Kaç kiloluk dana kırmıyor onu. Gerçi veteriner Ares'in fazla güçlü olduğunu
ileri sürerek -ısırmasından korkarak- aşı yapmayı reddetmişti. Yavrum
büyüdükten sonra hiç aşı olamadı. Belediye her yıl aşı yaptırıyormuş hayvanlara
sanırım, oradan gelecekler bir ara. Umarım maske falan getirirler yoksa onları
kesin ısırır bu. Ya da onlarda korkudan yapamazlar. Bilmiyorum. Onu vermeyi hiç
istemiyorum ama gerçekten bizde kalması onun için iyi değil. Köyde doğal ortam
iyi olur falan diye düşünmüştüm ama insanları ısıracak korkusundan dışarıya
bile çıkarmıyoruz her zaman. Genellikle alt katta bağlı kalıyor. Bunu
bildiğimden annemin kararına karşı çıkamıyorum.
Sahi annem demişken hala gelmedi o. Abimin aniden ameliyata
girmesi ile geçen hafta İstanbul'a gitti. Gidiş o gidiş demek çok yerinde olur.
Telefonunu evde unutmuş ben onu arıyorum şu ara. Artık dönse iyi olur yani. Şu
kanaldan öyle sıkıldım ki o dizileri bile izlemek daha iyi. Aklımda bir sürü
müzik dönüp duruyor hepsinde aynı çalgıdan çıkan ses var.
Biraz da onun yanında olmak istiyorum. Ablamı özledim de.
Geçen gün ananemin kız kardeşi geldi. Bir olay anlatmaya başladı maalesef ki
olayın içinde ablam da vardı. Ablam olunca doğal olarak dikkatimi çekti
dinlemeye başladım. Bir iki kez hakaret etti yanlış olmuştur diye bir şey
demedim. Ama kadın durmuyor biraz daha devam ediyordu ki susturdum. Biraz fazla
tepki verdim ki ondan sonra hiç kötü söz söylemedi bütün gün boyunca. Ablamla
ilgili bütün iyi hikâyeler ortaya dökülmeye başladı ve hepsinde de ismiyle
anlattı onu. Dünyada gerçekten ailem olarak onu ve annemi hissettiğimden olsa
gerek ikisi konusunda fazla hassas davranıyorum. O kadını o gün dövebilirdim
bile tekrarlasaydı onu. Sanırım gerçekten çok korkmuş birkaç gündür gelmiyor.
Normalde ananem burada diye gelmeliydi geliyordu yani.
Bana derler angaralı son noktayı hep ben gorum. Gorum gorum
gorum gorum son noktayı hep ben gorum… Arada farklı şarkılarda çıkıyor ya. Ankaralı Turgut’muş.
Kafayı yerim ben bu kanalla.
Kaymak lazım kaymak lazım vekilime kaymak lazım...