2 Ekim 2016 Pazar

Ben şimdi ne diyeyim ki sana

Evet uzun zamandır haber vermedim ama kedimizi aldık! evet bir kedimiz var. Bir süredir var. Son yazdığım hafta gelmişti bize. Ondan sonra çok fazla şey yazamadım. Yazmak istemedim. Bir süre erteledim. Sonrada salakça bir yoğunluğa girdim. Sırayla başlayalım ama Duman'dan.

Evet klasik olarak gri bir kedi ve adını da Duman koymuş önceki sahibi. Bir süre yeni isim düşünsekte bulamadık ve o süre içinde çoktan alışmıştık adına. Adı Duman kaldı. İlk olarak onu Okyanus'un annesinin evine almaya gittik. Evde biraz bizden kaçıyordu ama kendi haline bırakınca bayağı oyuncu oldu. Gece boyunca biraz uyuyamadık gibi bir şey. Ertesi gün kendi evimize gelmek için otogara geldik ve ben büyük konuşmamın cezasını ödedim. Hayatta bagaja vermem dediğim kedimizi bagaja koydular bende lafını yemiş biri olarak yol boyunca camdan onu gözetledim. Biraz da birinin onu almasından korkuyordum. Geldiği gibi eve uğramadan veterinere gittik. Başında yaralar vardı ve hiç bir aşısı yapılmamıştı(!) biz en azından bir kaç aşısı var diye biliyorduk ama bayağı yoktu işte. Önce parazitler yaptırılmalıydı. Tırnakları kesildi ve iç parazit yapıldı. Biz bu arada dış parazit yapıldı diye biliyorduk ama yapılmamış sonra geleceğiz buna. Başındaki yaralar için hunisi takıldı ve sanırım onu depresyona soktuk. Yapmak istediği şeylere hep engel olan bir huni vardı başında. Sanırım orada bizden nefret etti. Bir iki gün sonra ise pirelerinin varlığını fark edip dış parazitin unutulduğunu anladık! Apar topar doğruca veterinere gidip biraz parladıktan(!) sonra dış parazit yapıldı. Bayağı unutmuş yani yapmayı. O gece sanırım hayatımızda en uzun gecelerden biriydi. Duman sürekli kaşınıyor ve uyumuyordu, uyutmuyordu. Onun öyle acı çektiğini gördükten sonra kıza ve veterinere epeyce sövdüm. Çünkü rahat rahat kaşınmasını önleyen bir huni vardı ve kendini yaladığını sanarak sürekli o plastiği yalıyor ve kaşıyordu. En son hatırladığım anda kedinin kendini kaşımaya çalıştığı yerlerini kaşıyordum. Böylece biraz rahat uyudu. Ertesi gün neredeyse bütün kaşıntısı geçmişti ve yerler dökülen pirelerle doluydu. Burada Okyanus'u çok yalnız bıraktım yani resmen hiç bir şeye yardım edemedim ya. O tek başına bütün evi temizleyip Duman'la ilgilendi. Bende salak salak işe gidip geldim.

Duman'dan bahsedecek olursam çok tatlı bir kedi. Sanırım artık 5 Aylık olmak üzere. Bize bayağı yakınlaştı ve kendini sevdirmeye başladı. Alıştığım kedi türleri gibi değil. Yani şimdiye kadar gördüğüm bütün kediler kucak delisi ve kendini sevdirirdi bu öyle değil. O canı isteyince geliyor gidiyor. Kucağımda en fazla bir dakika kalıyor ve uzun süre sevemiyorduk. Şimdi uykuluyken sevebiliyoruz. Bize yakın olmaya bayılıyor ama. Mutfağa gidiyorsam hemen geliyor yanımda duruyor. Ya da arka odaya da. Her yerde yakın olmak istiyor ama temas istemiyor. Dar alanları bayağı seviyor. Koltuğumuzun arkasında uyuyordu genelde bugün ise bütün gün bizim yatağımızda uyudu. Sanırım kış geldi. Oyun oynamayı oldukça seviyor ona ait büyük ve bolca hışırtı çıkaran poşetleri var onlarla oynatıyoruz genelde çünkü oyuncağı pek fazla yok. Tırmalama tahtası ise oldukça lazım. Her yerde tırnaklarını şe ediyor çünkü.

Onun sorumluluğunu almak ise çok ayrı bir olay. Okyanus bu konuda benden daha iyi. Özellikle devamlı kedi ve çocuk isteyen ben iken o daha iyi bir anne oldu. Ne var yani o da bizim yavrumuz gibi. Ben çizginin kötü tarafındayım daha çok. Yine de Okyanus'u onunla ilgilenirken görmek çok güzel. Kuşumuza gelince Duman meraklı bir şekilde etrafında dönüp duruyor. Biz evde değilken yalnız bırakmıyoruz onları. Kuş çoğunlukla başka odada kalıyor ve onu da özlediğimi fark ediyorum.

Hayatımın diğer kısmı yani işimde durumlar pek iyi değil. Önce dışardan bir iş aldım. Sürekli iş yerime gelen bir abi vardı. Ufak tefek işlerini hallediyordum. Bir akşam iş çıkışı kendi dükkanına çağırdı ve bir site işi olduğunu yapıp yapamayacağımı sordu tamam dedim yaparım. Sistem oldukça basit aslında. Şablon sistemi olan bir sağlayıcıdan alıp sadece içeriği dolduruyorsun. Blogspot gibi işte. Genel tasarım seçip eklemeler yapıyorsun. O daha çok alışveriş sitesi gibi. İş hayatım böyle yoğunlaşmaya başladı. Her akşam evde o sitenin tasarım ve ayarlarını yapıyordum. Gece 2 gibi uyuyup sabah 7'de kalkıp işe gidiyordum. Sonra iş yerime istemeye istemeye almak zorunda kaldığımız bir iş ise büsbütün her şeyi yoğunlaştırdı. Gece gündüz işkolik gibi oldum. 

Sitenin büyük kısmı bitti ufak ayarları kaldı ama şuan gerçek işimdeki şey deli gibi stes altında bırakıyor beni. Gün nerede başlayıp nerede bitiyor hiç anlamıyorum. Bu iş yüzünden iş yerine gelen diğer müşteri ve işlerle ilgilenemiyorum. Kadın olan patronum işe gelip gitsede çok yardımcı olamıyor. Bebek varken zor tabii ama gerçekten yardıma ihtiyacım var. Bu gelen iş çok ağır ve sürekli eklemeler geliyor. Yani bir şey yapıp ona yoğunlaşamıyorum sürekli ekleme geliyor. Bir taraftan davetiye hazırlıyorsam öbür taraftan afişlerini, programlarını ve her şeyini hazırlıyorum. Her bir ürün için vakit kısıtlı. Artık beynim durmuş halde. Beş saniye önce ne yaptığımı ne söyleyeceğimi unutur hale geldim. Devamlı bir gerginlik var üzerimde bir şeye patlamak üzereyim. Her şeye yetişmeye çalışırken hiç bir şey yapamıyorum. Aklım özellikle çok dağınık. Liste yapmaya çalışıyorum ona göre gideyim işte diye ama o bile kafamı toplamama yetmiyor. Ve hata yaptım. Bir şeyin baskısında yanlış gönderdim. 

Evet önemli bir ayrıntı. Kovdurmaz beni belki çünkü tek personelleri benim ve her şeyin yönetimi bende. Özellikle bu iş bitmeden yapamazlar. Ama maaşımdan kesmeye kalkabilir. Bu durumda sanırım kavga edeceğim böyle bir şey yapmaya kalkarsa. Aklımdan geçen bu. Çünkü biliyorsun zaten maaşımı eksik veriyor. Bu iş temposunda çalıştığım için bu ay bir miktar fazla verecekmiş maaşımı ama o bile asgari ücrete çıkarmıyor beni ve bu iş için gelecek olan toplar gelir miktarını gördüğümde (masraflar çıktıktan sonra bile çok çok önemli bir miktar) bana verdiği o ufak bir fark bile hiç bir şey ya. Kendimi haksızlığa uğramış gibi hissediyorum. Evet bu hiç için çok geç kaldım. Ve hala salak gibi pısırığın tekiyim. Korkağım ya. Konuşamıyorum kendi hakkım olanı isteyemiyorum. Cesaretimi, güvenimi yitirmiş gibiyim.

Bu son yoğunluk sayesinde Okyanus'la da ilgilenemiyorum. Gereksiz yere ona kızıyormuşum gibi hissediyorum. Kızdırıyormuşum gibi ya da kırıyormuşum gibi. Duygularım ve aklım o kadar salak bir durumdaki kendimi yatağa atmak ve bir daha çıkmamak istiyorum. Genel bir bıkkınlık var üzerimde. Hiç bir şey yapasım yok. Evde kalmak ve bütün günü Okyanus ile geçirmek istiyorum hiç bir şey düşünmeden...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?