24 Şubat 2014 Pazartesi

Hasta Japon

Başımı yaslasaydım omzuna, ağlasaydım...

İlk gördüğünde kalbin durur ya hani, yine öyle oldu. Deli gibi attı sonra. Yanımdaydı Okyanus, evimizde. Zaman o kadar hızlı geçti ki birlikteyken hiç bitmesin isterken üstelik.

Ona dair pek çok an anlattım belki. Ya da belki de sadece düşünmüşümdür. Belki notlarda bana kalmıştır o anlar, bilmiyorum. Tek bildiğim O'nunlayken her şey mükemmel. Sanki tamamlanmış oluyor her şey. Ve her şey o kadar güzel oluyor ki. Huzur ne demek anlıyorum ve mutluluk. O Aşk.

Bizim evimizdeydik hep. Bizim oldu bura daha çok artık. Evi benimsememi o sağladı mesela. İşten hep aceleyle gelme sebebim oldu. Ayakkabılarını kapının önünde gördüğümde deli gibi mutlu oldum. Hiç kimse kapalı bir kapıya bu kadar sevinmez herhalde, ardında O var diye. Uyumayı hiç istemedim, yine de uyuyakaldım hep. O'nunla uyurken o kadar huzurluyum ki, yalnız uyuduğuma kızar oldum. O'ndan uzakta geçen her an'a kızmam gibi...

Pek çok an oldu ağlamamak için zor durduğum. Bazen beceremeyip kaçıp gittiğim. Dikkatimi dağıtmam gerekti biraz. İş yerinde daha zordu bu, oradayken kendimi dünyaya kapatmış olmalıyım kimse konuşma çabasına bile girmedi hiç. Ya da ben dikkat etmemişimdir. Sevmiyorum ağlamayı, çok çirkin oluyorum. Bir de başladığında duramıyorum.

Gittiğinde daha zordu her şey. Günlerce uyandığımda gördüğüm ya da eve gelme isteği oluşturan kadın gitti. Artık eve girmek istemiyordum ya da odamıza. Eşyalarına dokunamadım. Bana bıraktığı şeyi giydim ve kokusu kaybolmadan önce defalarca içime çektim. Kabullenemedim gidişini. Hep kapıyı açtığımda O'nu görmeyi bekledim. Uyandığımda tatlı yüzünü görmeyi. Kokusunu, sarılmayı. Gidişinde sanki bir hayalet bırakmıştı geriye, hep benden bir adım önde olan. Yakalayamadığım. Dokunamadığım.

Yazıyı da bundan erteleyip durdum ya zaten. Yokluğuna alışamadım...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?