Gece çok güzel. Bu; Gökyüzü'nde Bayram...
O gece eve gittiğim gece. Bütün gece eve su taşıdığım gece. Evde ise en sevdiğim abimlerden birinin olduğu tabiri caiz ise kafa dinlenecek son gece. Gece gökyüzü o kadar güzeldi ki. Su taşırken dağı taşı inceledikten sonra semaya açıldım ben. Yıldızlar falan her şey çocukluğumda bıraktığım gibi duruyordu işte. Yıldızlar yerli yerinde, karanlığı yerinde sadece biz artık yoktuk ve bu önemliydi. Belki bahsetmişimdir çardağa yorgan atıp uyuduğumuzdan. İşte tam öyle uyumalık bir geceydi. Hava da ılıktı. Nedense evden de kaçmak istiyordum. Şu bahçenin kenarında duran siyah köpek olmasaydı sabaha kadar su taşırdım ben eve bahaneyle. Eve de hesaplanandan çok önce gitmiştik zaten...
Ramazanın son günü olduğundan oruç tutayım dedim. Evde bir kez bile iftar yapamamış bir insanım zaten. Mübarek o günde bende başka tutacak yoktu. Geceye tek başıma yediğim yemek ile son verdim. Fındık toplamak sıcakta çekilmez, oruçlu iken hiç çekilmez. Gerçi iyiydim ben ya, sabah üşüdüm mesela. Tarlanın bayırını çıkana kadar üşüdüm. Sonra bir ateş bastı. Eve postalandım öğlende. Annem verdi iki çuvalı eve götür git yat dedi. Evet ertesi gün bayramdı ve parasını aldığı halde kuzenim evi temizlememişti. Mükemmel derecede(!) yatar dinlenirdim ben. Yok canım çuvalları sırtımda değil arabada taşıdım. El arabası hani tekerleği falan var. Eve gitmemle temizlik aşkım depreşti. Bu kız evi temizlemediği gibi batırmıştı da -yok aslında aşk falan yoktu görselliğin dibine vurmuş yengem evdeydi ve dip köşe temizlenecekti o ev!- Öylece saatlerce kocaman evi temizlemek için çırpındım durdum. Sonra da armut toplamaya gittim. Annemin aslında bana öğleden sonra için verdiği tek görev armut toplamaktı. Arı korkusuna onu da pek beceremedim zaten. Yine de epey topladım yani. Bana göre...
...Korktuğumuz o gözlerin karşısında direnmeyi de...
Ne güzel söylemiş Model şarkısın da. Öğleden sonra bizimkiler eve damlamaya başladılar. Damladıkça göl oldular. Onlar çoğaldıkça ben gerçekten kaçmak istedim. Her yeni gelen çocuk bir koşu sonrası kafalarını karnıma gömdüler. En sonda benim melek bozması abim geldi. Herifin gözlerine bakamıyordum ki. Her bakış bir soru bir cevap belki bir fırça demekti. Adam fırçasız yaşayamıyor. Sesini her duyduğumda korkuyorum. Çünkü her kelimesi yeni bir eleştiri ya da bir hakaretin gelişini haber veriyordu. Ondan kaçmak için eve hiç olmadığı kadar su taşıdım. Her işe "ben yaparım!" fedakarlığında atladım. Yaptım da yani. Onun oturduğu odadan kaçmak için her bir şeyi yaptım. Yine de kıyıda köşede yakalayıp sorularını bir bir dizdi kafama. Yok vurmadı, onun vurmak için eline ihtiyacı yok kelimeleri gayet yeterli.
Eskiden daha güzelmiş iyi ki eskide kalmış.
Bayram sabahı annemi anladım ilk kez. Annem yorgun diye ben uyandırıldım çünkü kahvaltı için. Eskiden ilk günün sabahı sülale toplanır bizde kahvaltı yapardı bayramda öyle başlardı. Neyseki bu bayramda artık öyle olmadığı için şükrettim, çünkü bir sürü insan devirip bir taraflarını benden kahvaltı beklediler. Çok beklerler! Uzun bir süre çırpındım yapmak için ama fırsat bulduğum anda da kaçtım ordan. O sabah kahvaltı yapmadım. Akşama doğru el şakalarını abartan abimin bana vurmasından hemen sonra beklemediği anda tokatı yapıştırdım ona çok şaşırdı. İlk güne ait daha fazla önemli bir ayrıntı yok sadece evde köşe kapmaca oynadık. Büyük olduğu için hiç zor olmadı. Bazen çocukları öldürmek istedim. İkinci günün sabahı -burda abilerime numara versem iyi olacak. 1. numara en büyükleri 2. numara hiç sevmediğim (daha çok korktuğum) 3. ve 4. seviyorum.- 1. numaralı abim ile kavga ettik. Çünkü gözleri yapılan işleri görmek istemiyordu ve tek isteği önüne gelecek sofraydı. Öbür abim de olaydı kavga etmezdim ama o ara çok meşguldü. Bu arada tokatı da buna atmıştım. Sabah sabah kavga edersin de kahvaltı yapabilir misin? Ne mümkün sinirlerim geçene kadar sofra bile toplanmıştı. Ablam halime acıdığından olsa gerek bana bir şeyler hazırladı.
He bu arada önemli olaraktan 3. numaralı abime lezbiyen olduğumu söyledim ne zamandır diye sordu hep dedim tamam belliydi zaten falan dedi. Bu kadar ilgiliydik işte birbirimizle. Neyseki tepki vermedi. Ondan hemen sonra o da bir itiraf yaptı... Şu benim pek korktuğum 2 numara bu 3 numaranın eski karısıyla yatmış. Pislik herif ya. Ondan sonra ayrılmışlar. Ama 2 numara 3'ün bunu bildiğini bilmiyor. Ortalık çok karıştı değil mi? Boşver bende anlamıyorum zaten. Benim sülalenin kanında var bu bozukluk. 2'den böylece daha da çok nefret etmeye başladım. İnsan kardeşinin eşiyle yatarmı ya?!? hiç mi karı yok etrafta başka. Hala nasıl yüzüne bakabiliyor anlamıyorum. Neyse olay moralimi bozuyor öyle deli ediyor beni.
Bugüne gelirsek 2 ve 3 numara ile sabahın köründe kalkıp Düzce merkeze geldik. Kahvaltı yaptık döndük dolandık onları yolladım. Sonra saat 3'e kadar kendi otobüsümü bekledim bir sürü can sıkıntısının içinde. Şimdi yurttayım bir kez daha. Öyle mal mal oturmak eylemini bizzat gerçekleştiriyorum. Cuma gideceğim tekrar köye. Ya da bilmiyorum o kısım karışık şuan hala.
Bahsetmeyi çok istediğim bir konu daha var ama yazmayacağım şimdilik. Az daha bekleyecek, belki hiç yazmam bile gerekmez.
Yine de düşünüyorum insan kendini sevenlemi daha çok mutlu olur diye? Ne zaman birini sevsek üzülüyoruz sonuçta. Belki bizi seveni mutlu ederdik en azından?