30 Ekim 2011 Pazar

Kaybetmek?

Geçmişkteki küçük hatalar birikince büyük kayıplara sebep olurlar.

Hep erteleyince yazılmıyor tabii yazılarda. Çoğu da unutuluyor. Mesela geçen günlerden birinde votka içtik yurtta. Ondan bir önceki gece Işık'la tartıştık. Ona zarar verdiğimi söyledi/farkettirdi. Bende uzak durmaya karar verdim ki kendisi de epey soğuktu. Ertesi gün yurda votka getirdi kızlardan biri oturduk onu içtik. Sanırım ondan dolayı herşey yolunda hatta mükemmel görünüyordu (sebebi ne cidden bilmiyorum tahmin etsemde) O günde bitti. Gece uyuduk falan filan ertesi gün başım hala dönmeye devam edince Mia'ya sordum sanırım su içmiştim o mu ne tetiklemiş. Neyse yav bunu anlatmıyordum ben. Sonra Işık'la bida koptuk görüşemiyoruz falan. Cuma akşamı mı ne oldu bu odaya geldi bende pcde uğraşıyordum. Konuşmaya çalışıyorum hatun bildiğin taş olmuş tepki 0. Soğuk konuşuyor falan hayırdır dedim ne oldu bida bişe anlatmıcam dedi, yurttan izin almış gitti. İyi sen bilirsin dedim. Bu akşam geldi hiç konuşmadık ama her şey yolunda. Hiç bir terslik soğukluk yok gayet gülüyor konuşuyor yemek bile yedik lan beraber! sonra banyoya gittim geldim. Işık gene değişti! Anlamıyorum ben bu kızı. İyice dengesize bağladı... Bende kendi haline bırakıyorum artıkın. Not almam gereken bi gün gibi hissettim yazdım.

Not: Votkanın tadı biranınkinden kötü yine de vişne yumuşatıyor. Fındık votkayı denemek istiyorum arkadaş çok iyi dedi...

Diğer şeylerden biri boxer meselesi. Cuma günü öğleden sonra tatildi. Aldım Damla'yı alışverişe götürdüm. O gün param yattı çünkü, ancak faturam varmış unutmuşum cuma sabahı Turkcell sağolsun hatırlattı yatırdım. Kalan parayla bilet falan da aldım (bu cumartesiydi) Cuma günündeydim ben. Neyse alacağım bir şey vardı onu aldım diğeri yani boxerı tüm gün aradık yok. Altı üstü boxer ama ben şort gibi bir şey istiyorum ve istediğim boxerın önünde açıklık olmayacak. Malum erkekler için üretilenlerde wc vs rahatlığı için açılabiliyor oluyor onlar. Ben ondan olsun istemiyorum. Öyle likralı bir yapısı da olmasın bildiğin şort tipi boxer arıyorum. Varlığını biliyor gibiyim zira Miray için en uygunu o. Annem fırça atmasın diye. Tüm gün dolaştıysakta bulamadım gittim yine önü açılanlardan aldım ama içine düz başka bitane aldım. Eğer annem sorun çıkartmazsa daha fazla alırım bayram sonrasında. Aldığım diğer şeyi vs da ekleyerek hepsini cumartesi kargoya verdim. Ve yine o cumartesi buraya evlenen arkadaşımla görüştük. O artık hamile ve son bir ayı mı ne kaldı, pek rahat olamadık çünkü eşi de geldi. Pek konuşmadan ayrıldık ama hamilelik çok yakışmış ya. Bir kez daha çocuk yapasım geldi!

Geçen hafta doktora gittik yazdım mı bilmiyorum ama kaydımı buraya aldırdım sağlık ocağına gittim. Kadın doktordu ve ayağıma bakar bakmaz nasır bu dedi. Duydum ama ne olduğunu bile bilmiyorum eee napcaz dedim cildiyeye gidip yaktırcan dedi. Korktum. Napcam dedim, ay canım korkuttum mu seni dedi. Yok falan filan deyip konuyu kapatmaya çalıştım ama ilaç vermedi bantlar var ama onu da orda kullanamayız dedi. Kısacası hiç bir şey vermeden yolladı beni. Şimdi burdan biraz daha geçmişe dönüp bir şey ekleyim. Van depreminden dolayı Bek'in bi iletisi vardı bi de o iletiye yorum yapan bi gerizekalı vardı. İşte ben o gerizekalıya hayvan dedim. Bek'te bu doktora gittiğim gün sordu ben miyim o diye yok falan filan diyerekten azıcık konuştuk doktora gittiğimi falan söyledim. Ertesi gün kargoya nasır için bant vermiş. Pek işe yaramayacağını düşünsemde onu kullandım o benim nurtopu gibi nasırım şuan mor renkte. Asit varmış o bantlarda bu da beni su ve diğer şeylere karşı dikkatli olmaya zorluyor. He bu arada öğrendim nasır neymiş ne değilmiş. Ama sebep olabilecek şeyler bende yoktu durduk yere niye oldu çözemedim. Şu an ayağım bantlı ve banyoya girmeden önce epey tırsmıştım yine de durum iyi...

Yazacağım bir diğer konu annemin kontörünün bitmiş olması. Benimkinin de bitmiş olması. Ve konuşamıyor oluşumuz özledim yaa :( Ne olursa olsun konuşmayı seviyorum annemle...

Ve Miray'ı da çok seviyorum burda yazamayacağım bişeyden dolayı konuşamıyoruz ama o iyi olsun yeter bana... :)

22 Ekim 2011 Cumartesi

Yüzük meselesi

Yanlızlık; kendini odada yanlız bulduğunda filmlere sarılmak gibi bir şey...

Dün yazacaktım aslında ama yazamadım. Nette dolaşırken bir yüzük buldum -bknz resim- aslında aradığım, biraz üzerinde uğraşabileceğim Venus -yüzüğün üzerindeki simge- resimleriydi. Zira onlardan kendim geçen yıl bi tasarım yapmıştım, aklıma esince yenisini yapmak istemiştim bakınıyordum. O yüzüğü de görünce girip sitesine dolaştım ama tekti. Bi süre bu yüzüklerden ya da kolyesinden istemiş hatta aramıştım ama bulamadım. Tek halini bile bulamamıştım ki onun yerine Mısırda sonsuzluğun işareti olan kolye vs takıları satmaya çalışan az olmadı. Zaten takı takmayı çok sevmem ama hoşuma giden bir şey olursa da çıkartmam. Dengesizim işte. Neyse yüzükteydim ben, bu nettekini almayı düşündüm biraz ama sonra vazgeçtim zira ölçü meselesi vardı ve yabancı bir siteydi. Sonra bu olay aklıma başka bir şey getirdi. Yemekhanede geçen yıldan tanıyacağınız Homofobik'i gördüm -Tayfası yoktu.- Onun sevgilisi vardı birde. Bunlar nişanlanmış hemde aile arasında, dahası karşı taraf bildiğin tek taş almış kıza. O an yanımdaki arkadaşında şeyi ile ben yüzüğün resmini çektim tam atacaktım Miray'a vazgeçtim. Sonra atarım diyerek oyaladım kızları ama tabii ki öyle bir şey yapmayacağım. İtiraf.com okuyan biri olaraktan benim o resmi atmam gerekirdi ama hem Miray resmi göremeyecekti hemde ne diyecektim ki görse bile? İşte beni asıl düşündüren kısım ne diyeceğim kısmıydı. Ondan yok yani öyle bir şey.

Yazacağım diğer konu ise filmler. Şu son zamanlarda yine beni sardıklarından özellikle o konulara değinesim var. Hiç bir şey filmlerdeki gibi değil işte. Çoğu kez mutlu sonlarla bitmiyor hayatlar. Erkekler ordaki gibi duyarlı değil ya da eşcinsel filmlerinde olduğu gibi hoşlandığınız kız lezbiyen falan olmuyor. Kaybettiklerin de geri gelmiyor mesela. Filmler sanki daha çok insanlar avunsun diye yapılıyor. ''Bakın dışarda böyle hayatlar da var'' demek ister gibi. 'Bir rüya için ağıt' izlemiştik geçen akşam Işık'la. Onu izlemek daha da kötü etkiledi. Ben öyle psikolojik filmlerde izlemem. İnsan yanlız ölüyor ya! bu kesin olan tek gerçek. Ne yaparsak yapalım yanlızız yani. Acı çekerken, severken, pişmansak ya da özlüyorsak. Karşıdaki de aynı hislere sahip olabilir ama yanlızız bu değişmiyor. Hele yaşlanınca -ki umarım yaşlanmadan ölürüm bi yerlerde- yanlız kalmaktan daha da korkuyorum ben. Ne bilim ya öyle işte anlatamadım çoğu düşüncemi ama bu yani..

Şimdi Miray yeniden hasta ve elbetteki ben yine hiç bir şey yapamıyorum mesaj atıp bunaltmak bile istemiyorum onu ben rahat bırakayım o da uyusun... Aşkın L Hali'ndeki hikayeye baktım Adı ''Bu gece boş musun?'' Orda zaten sevdiğim bir kaç hikaye var ama genel olarak kesinlikle okunması gereken bir kitap bence... Şimdilik bu kadar benden.

18 Ekim 2011 Salı

Mutluluk

Ayna da gördüm kendimi seninle konuşurken, mutlu görünüyordum gerçekten...

Kısacık bir özetle hemen deyi vereyim hepsi kendi kuruntummuş gibi duruyor. Şimdi o konuyu direk es geçip başka şeylere geliyorum. Ben Miray'ın sesini telefonda duyunca bildiğin mutluluktan uçuyorum. Az önce konuşuyorduk telefonda sesini duyunca o kadar mutlu oldum ki anlatamam yani. Birde benim oraya gidişimden azıcık bahsettik neyse gideceğim işte inşallah yani ama bu bayram dönüşüne kalmak zorunda gibi biraz birde vizeler ne zaman tam bilmiyorum ama muhtemelen bir ay sonra yine aşkımın yanında olacağım. Sonrası öyle işte. Kurtla konuşuyorduk akşam üzeri Aslantepe de maç olursa gittiğim zaman ona götürecekmiş beni bunun heyecanı daha başka tabii. Bu kesin değil yani ama aslantepeyi görmeyi çok istiyorum ben. Stadyumun önünden geçmiştik dışardan bile hayran kaldım desem yeridir. Birde hep televizonda falan görünce neyse işte anladınız siz onu. İki heyecanı birden yaşıyorum desem yeridir. Ayy aşkımı çok özledim yaa...

Okula gittiğimde donuyorum hala niye yakmıyorlarsa petekleri. Anlamıyorum illa kar yağışını mı görmeliyiz yolda yürümek ayrı bi işkence zaten. Bu soğuklar niye bu kadar erken geldi ki. Ankara'da kış hiç çekilmiyor, sonbaharda öyle. Bundan sonra okula derse 10 dk kala gideceğim. Anca girmiş olurum zaten buz gibi her yer erken çıkmaya gerek yok. Haftaya cuma olmasını bekliyorum. O zaman kızılaya gideceğim sonra aşkıma don bakıcam :Pp :)) Öyle birazda dolaşırım annemde zaten yavrular için suluk istediydi onları da alır dönerim yurduma kuzu kuzu. Ama daha çok var buna plan yapmamalıyım şimdiden. Benim planlarım genelde istediğim gibi yürümez hep terslikler çıkar bunun için mümkün olduğunca geleceğe dair söz vermekten kaçınırım -gelirim, yaparız, gideriz, gezeriz gibi şeylerde- Ben öyle sözler verince cidden ters gidecek bir şeyler oluyor. Neyse şimdi aşkım beni bekliyor yani sanırım çıkmam için gideyim ben daha sonra saçmalarım yine...

Heyyyyyy çok seviyorum ben aşkımı!

Korku

Belki bunlar sadece bugünlere özeldir, belki esen rüzgarla çekip giderler...

Miray'a sordum az önce benimle konuşmak istemiyormusun diye. Cevabında bile tepki vardı. Soğuktu da konuşmaları galiba cidden artık benimle konuşmak istemiyor. Belki sadece hasta olduğu için böyledir bilmiyorum ama umarım sadece hasta olduğu içindir... Birde bu halde işe gitmesi kötü bir şey. O öyle tepki gösterince oturup ağladım azıcık. Şimdi kızlardan biri uyandı, sustum ondan. Kahvaltıya gideceğiz o hazırlanınca. Kendimi bazen The L word'te ki Tina gibi hissediyorum. Dün akşam farkettim bunu, diziyi izlerken. Sanırım Tina kadar sabırlı değilim ama ya da ne bilim onun kadar güçlü de olamazdım ben. Neyse ya öyle işte. Korkularım gittikçe büyür oldu ben yine uykusuz günlerime dönüyorum. Hiç istemiyorum bunu bu yıl derslerimin tümü sabahtan ama sanırım yapabileceğim bir şey yok. Yatakta saatlerce dönsede uyunmuyor işte benim suçum yok ki.

Kahvaltıdan sonra da derse gideceğim. Hoca ödev istemiş ama yapmadım ne olduğuna dair hiç bir fikrim yok. Derse de girmiştim yani de ne bilim hatırlamıyorum işte. Hoca kızarmı onu da bilmiyorum. Eskiden severdim bu hocayı ama geçen yıldan sonra sevmiyorum pek. Öğrencilerini çok ayırıyormuş gibi geliyor. Bilmiyorum işte ya neyse ne. Kahvaltıdan geldim şimdi ama yiyemedim bir şey ne kadar Miray'a desemde kahvaltı yap diye aslında bende yapmıyorum gibi kahvaltı. Sabah sabah dersi dinleyecek kadar yiyorum işte. Gerisi boş...

Çok canım sıkılıyor çok. Korkuyorum yine geçmişi yaşamaktan. Olayların kendini tekrar etmesinden ve Miray'ı kaybetmekten. Umarım bu hiç gerçekleşmez. Eğer biterse de ne bilim boş gelir herşey sanki onsuz. Herşeyim oldu giderse hiç bir şeyim kalmaz geriye...

17 Ekim 2011 Pazartesi

Kuruntular

Zamanın bazen aşkları tükettiği söylenir. Eğer senin aşkın tükenirse ilk ben bileyim...

Şimdi her zamanki kadınlık kuruntularıma değineceğim. Aslında ne kadar her zaman ki diyebilirim bilmiyorum sonuçta her zaman birilerinin benimle konuşmak istemediği hissine kapılmıyorum. Özellikle bu kişi Miray'sa. Yine kendimi suçluyorum tabii, haklı olarak yani ne bilim sonuçta konuşmak istemediği benim dimi. Ya da belki sadece çok yoğun ya da yorgundu. Bilmiyorum yine. Dersi bitmeliydi saate çıkmış olmalıydı ama o bir şey söylemedi. Çok mu takıntılıyım acaba? Belki sadece uzak olduğumuz için isteksizdir konuşmaya. Ne bilim aklımda bir sürü şey düşünüp duruyorum o sanki uzakmış gibi geliyor hepsinin sonucunda... Anlam veremiyorum...

Aşkın L hali diye bir kitabım var benim. Lezbiyenlerin yazdığı hikayeler var içinde. Dün gece onu okuyordum yine kızlar uyuduktan sonra tabii. Miray'la konuşuyorduk bi yandan. Hikayeyi tam hatırlamasamda bi tanesi özellikle ilgimi çekti. Kitap şimdi yukarıda olduğundan daha fazla ayrıntı veremiyorum belki bi ara hikayenin ismini yazarım buraya. Orda ki hikayeleri okudukça benimde yazasım geliyor ama beceriksizim yani öyle kurgu yapmak burdaki saçmalamalarıma benzemiyor. Gerçek hikayem bile olsa yine de onlar gibi yazamam ben. Neyse işte. Kuruntularımdaydım en son her zamanki hallerim deyip geçiştirsemmi ki? ama ne bilim ya. Bazen buraya yazmak istemiyorum böyle şeyleri... Pff sıkıldım ben. İyi geceler. Zaten elektrikler gidip geliyor şevki kaçıyor insanın!

Bulamıyorum işte başlık n'apim

İnsanı hüzün kapladığında gerçekler daha belirgin oluyor o zaman içindeki polyanna nereye kaçıyor bilmiyorum...

Evet ben geldim. Son kaydımı kaldırdığımdan olsa gerek devam edecekmiş gibi olmuyor yazı. Eskiden yazdığım gibi günlüğe benzetesim var burayı yine ama sanırım beceriksizliğim üzerimde, olabilir yani. Kahvaltıdan sonra dışarıya çıktım asıl amacım dolaşmak ve parkıma gidip oturmaktı biraz. Gitmişken fotoğrafta çekeyim diyerekten makinemi de aldım yanıma. -Eski- Bir dijitalle ne kadar iyi çekilirse o kadar iyi resimler çektim. Hocanın söylediği flulaştırma şeysini yapmaya çalıştım da ne kadar başarılı oldum o konuda bilmiyorum. Epey dolandıktan sonra parka ulaştım orda da bi kaç resim çektikten sonra pil bitti. Oturmadan önce gittim pil aldım. Sonra geldim oturdum gazete okudum falan. Dondum tabii bu arada. Hava erkenden soğudu burda. Ellerimi hissetmemeye başlayınca dönmeye karar verdim. Birde ben Miray için bir şey hazırlıyorum. Otururken onlanda uğraştım azıcık. Burdan çıkınca azıcık daha uğraşıp yatacağım. Kısa zamanda bitecek bir şey değil ve ben en baştan kötü yapmaya başladım bile. Yani görünce nasıl bir tepki verecek bilmiyorum. Döndükten sonra da nete girdim de. Şimdi ben kotama girdiğim için kota da bana girdiği için yurdun internetine geçmiştim. Cuma günü 72 saatlik internet aldım bugün bi geldim süresi dolmuş lan 2 gün full kalsam burda 48 sat yapıyor ben nasıl 72 saate girdim hiç anlamıyorum. Yeniden internet aldım ama ben haklıydım modem değilde yurttan kullansam harbiden çok daha fazlasını ödermişim... Şurda açık bile bırakamıyorum kullanmazken.

Odada toplantı yapıldı az önce. Oda temizliği konusu falan. Yarın bilin bakalım kimde sıra. Evde bu kadar temizlik yapmıyorum ben be. Bildiğin liseye döndüm ya. Neyse yapacak bir şey yok kaderimi kabullenme vakti geldi yani. Her açıdan. Kotamın yenilenmesine 3 gün kaldı -inşallah-

Hamsterlarımdan bahsetmek istiyorum. Annem aradı bugün junior yavrularının arasında bi erkek var onu dövüyormuş sürekli kavga ediyorlarmış. Annem ayırayım onları diyordu. İnşallah ayırır yoksa yer onlar birbirlerini. Birde Ares anneme küsmüş annem onu sevmeyince yemek falan yemiyormuş iki gündür ama sonunda yemiş yani. İşte kimin köpeği sevgi görmeyince böyle oluyor :)) Çok özledim evimi, yavrularımı, Annemi, paşamı. Her şey yapmak istiyorum ama asla yeterince vakit olmuyor ya da param olmuyor. Para denilen şey neden bu kadar önemli ki diye sorgulasamda cevap gayet açık 'para her kapıyı açar' En azından sevgi hariç hepsini ki ona da aracı oluyor. İnsanı sevdiğine kavuşturuyor mesela.

Şimdi Miray çok hasta ve ben yine yanında olamıyorum. Binlerce kez söylediğim ve söyleyeceğim kelimeler yine dudaklarımda; Şu okul bi bitse... Bitse de işe başlasam falan yanında olsam hep. İstediğim vakit görebilsem. Dilediğim gibi... Neyse ben onu çok ama çok seviyorum ve biliyorum bu değişmeyecek. Bundan sonra daha dikkatli olacağım her konuda!... İyi geceler şimdilik yatmadan önce yapacak çok şey var...

14 Ekim 2011 Cuma

İzin?

Zaman değiştirir hep bir şeyleri bazen farkında olmayız ve bazen farkındaysakta bir şey yapamayız...

Evet yine ben. Hazırlandım birazdan maç var ona gideceğim. Okulda İboy halı saha maçı ayarlamış. Okulun sahası olduğu için hemen yurdun karşısı işte. Normalde gidermiydim? Geçen yıl olsaydı başka bir yerde bile olsa giderdim ama bu yıl düşünmem gerekti ama ben daha düşünemeden sabahki dersim kararını vermişti ki. Fotoğrafçılık dersim var ve bu maç derse fotoğraf çekmek için mükemmel zamanda ortaya çıktı. Söyledi İboy makineni de al gel diye. Öyle işte gelirim dedim bende. Miray'a hiç sormadım gideyim mi gitmeyim mi diye. Sorsam izin verirdi belki, belki vermezdi ama ben izin için geç kalmıştım ki o vakitten sonra sormamın anlamı yoktu. Bende gideceğim dedim sadece o tepki vermesede izin istemediğimin farkındaydı. Kızdı belki de bilmiyorum...

Düşününce sevgilisi olan insan çok garip oluyor. Değişiyor bir kere. Eskiden yaptığı şeyler için artık birinden izin alması gerek, almazsa yanlış bir şey olduğunu hissediyor. Tek kişilik yaşamıyor artık sonuçta. Ben ki kimseden izin almayı sevmeyen insan baştan demiş olmasam Miray'a sorardım bunu gideyim mi diye. Hani insanlar derler biz sana güveniyoruzda onlara güvenmiyoruz diye. Bu yüzden izin verilmeyen çok şey vardır. Çok öğüt dolaşır ortalıkta. Ne kadar doğru olsa da yanlış giden bir şey var. Dışardakilerin çoğu arkadaşımız kalan -düşman- kısım ise hep orda vardı. Yani senden önce de seninleyken de senden sonrada. Bu konuda ne kadar uyarılsa da güvenmeli insana bence. Annem hala korkar mesela arkadaşlarına dikkat et der. Gençliğinde çok film izlemiş sanırım hala kolama falan ilaç atılabileceğine inanıyor :)) yine de seviyorum onu.

Az da Işıktan bahsetmelimiyim bilemedim. Bir kopukluk var yine aramızda sebebini bilmiyorum. Garip bi insanım ben ya kendimi suçluyorum hemen nerde yanlış yaptım acaba diye. Sebebi bensemde değilsemde öğrenmek istiyorum şimdi o yatağında kitap okuyor ve bana bakmıyor bile konuşurken... İnsanın en yakın arkadaşının uzak durması çok kötü yapıyor bunu öğrendim. Ben dışardaki insanlara aldırmam da yakınlarım beni bırakırsa gerçekten yanlız kalmış olurum...

Yanlızlığıma azıcıkta Miray ekleme yapıyor ama ne kızabiliyorum ne de başka bir şey o kadar yoğun ki hayatı birde ben bunaltamam onu. Tepki vermemeye çalışsam da sadece gittiği yerleri söylemesi konusunda sanırım azıcık baskı yapıyorum ama napim çok merak ediyorum. Nerde? İyi mi? ne yapıyor? diye. Öyle işte. Şu üzerimdeki durgunlukta geçmeye başladı zaten. Yani umarım geçerde daha kötü olmaz. Günün çoğu vakti iyiyimde yanlız kalınca kötü oluyor çünkü yanlız olmadığımı hissettirecek kimsem yok gibi. Pc bile çekici gelmiyor kapatıp çekiliveriyorum köşeme...

12 Ekim 2011 Çarşamba

Şeker

Bazı şeyler hiç ummadığı zamanda çıkar insanın karşısına ve geçmiş ulaşamayacağını bile bile hatırlatır kendini...

Artık emin olduğum bir şey varsa insan hüzünlü ya da sinirliyken daha çok yazıyor. Mutluykende mutluluğunu başkalarına saçmaktan buraya sıra gelmiyor herhalde ne bilim. Mesela bugün sabahtan bi huzursuzluk var içimde depresyondayım sanki he. Konu anlatımım vardı sabah, dün gece bi ton hazırlık yaptım. Sınıfa gelince umurumda olmadı yani hocanın sorularına cevap verdim azıcık anlattım geçtim. Hoca beğenmiş ya da beğenmemiş umurumda değil yani. Zaten dersin geri kalanında oyun oynadım. Öğleden sonra daha iyiydi site yapmayı öğreniyoruz. O kadar güzel şeyler yapıyoruz ki yani benim için çok önemli şeyler ama bunları kimse ile paylaşamıyorum yani saçacak mutluluğum olsa da yapamıyorum. Okuldan gelince daha da durgunlaştım yatağın içine girip öylece ranzayı inceleyesim boş boş bakınasım var...

Gündüz nöbetçi yurtta kaldığım arkadaşım mesaj attı tarağım yurtta kalmıştı ve o tarak benim için çok önemliydi. Çünkü lisedeki bi arkadaşım vermişti. Dahası o benim saçlarımı acıtmayan tek tarak (diğerleri ile yapmaya çalışınca sanki tek tek yoluyorlarmış gibi hissediyorum da) öyle işte. Onu göndermiş bu yurtta kalan bir arkadaşıyla gidip aldım. Beyaz bi poşete sarmış onu odaya gelince bi açtım içinde iki tane de şeker var. Hani çocukken emzik şeklinde şekerler olurdu onlardan işte. Ben Miray'ı ilk görmeye gittiğim zaman Kurt'un arkadaşının evinde kalmıştık işte o şekerleri ordan aldım ben iki tane. Birini Miray için diğeri de benimdi ama ona verme şansım olmamıştı onlarda çantamda Ankara'ya geri dönmüşlerdi. Yurtta unuttuğumun farkında değildim. O tarakla birlikte onlarıda saklamış. Aslında farkındaydı belki taa o zamandan yenmeyecek şekildeydi o şekerler ama özel olduğunu biliyordu ondan saklamıştı belkide. Onları öyle görünce bi garip oldum ben... Ve bir şey daha var buraya gelmeden önce İstanbul'da Kurt'a çikolata bırakmıştım Miray'ın en sevdiğini sanırım hala almadı onu...

10 Ekim 2011 Pazartesi

Etki-Tepki

Akşam boyu konuşup konuşup en sonunda sen uyu yarın okulun var diyen şahsiyet: hadi yaaa gerçekten varmıymış neden hiç belli etmedin diye parlayasım var sana...

Bazen şöyle durumlar oluyorki ben sinir oluyorum. Bu olay Kurt'la aramızda gerçekleşmiş olup kendisi tamamen bilgilendirma amaçlı mesaj atıyor eve gidemeyeceğinden iş yerinde yatacağından bahsediyor. Burda verebileceğim tepki o kadar belli ki yani hadi ya, kötü olmuş, :s, gibi şeyler. Belli yani mesaj kısa, benim yapabileceğim şey gerçekten yok. Teselli bile veremiyor hatta çözüm bulamıyorum, koruyucu içgüdümü ortaya çıkaracak bir durum bile yok olay belli sonuç belli olacaklar belli. Bu konuyu olabildiğince uzatmak çok ama çok anlamsız. Konuşma tek taraflı çünkü, elimden hiç birşey gelmiyor abi sap sap oturup kalıyorum öyle. O ise konuşuyor konuşuyor sonunda sen uyu okulun var diyor. Evet evet sonunda tepki verebileceğim bir şey çıktı; ''iyi geceler'' diyip yatıyorum.

Sokaklarda dolaştım dün. O kadar sıkıldım ki yurtta Işık yoktu ve bu çok fena koydu yani. Bilgisayarımla uğraşmak bile istemedim o derece kötüydü düşün yani. Cumartesi hele epey kötüydü ve sanırım bu yanlızlık fena vurmuş olmalı ki başıma Miray'a kızdığım noktalar oldu haksızdım, salaktım ve sadece ilgi bekledim. Zaten gösterdiği ilgiyi hemde. Evet kesinlikle salaktım yani. Akşamına düzeldim ama camda konuştuk bi ton ve izledim onu hep çok özledim lan ama varya kotama bi girdi yani öyle böyle değil. Gelecek faturayı düşünmek bile istemiyorum. Turkcell'e fena isyanlardayım! Dün de tam aksine iyiydi yani aklım başıma geldiğinden Miray'la iyiydim yani :)) öyle işte güzel güzel geçti günümüz akşamımız göremesemde çooook seviyorum onu ya öyle böyle değil. Sokaklarda dolaşmaktaydım ben dimi. Ah Miray hep aklımı başımdan alıyorsun he. Neyse işte bunaltıcıydı hava ama ben çıktığımda hafiften yağmur çiselemesine rağmen çok güzeldi. Öyle kulaklığımı da taktım müziğimi dinledim eşimle konuştum güzel güzel dolanıp dolanıp döndüm yurduma. Bi ara da bankamatiğe gittim benim bi yerden aldığım burs vardı ona baktım yatmışmı diye ama galiba kesilmiş yatmamıştı çünkü. Kesin emin olmak için bi 10 gün daha bekleyeceğim sonra anneme bildirsem iyi olacak bu durumu.

Ve gecenin sonunda Işık geldi. Büssürü konuştuk. Özlemişim lan. Ben sabah kalkınca önce telefona sonra da Işık'a bakıyorum iyi mi diye.  Güne Miray'ın mesajıyla başlamak başka tabii, birde üstüne Işık iyiyse o günler güzel geçiyor... Neysem öyle işte gideyim ben :))) Aşkımı çok seviyorum ben ömrümün her anını onunla geçirsem bıkmam yaniii....

6 Ekim 2011 Perşembe

Ders aşkı bu da

Seçenekler sunulduğu zaman başka yapacak bir şey yoksa, insan yapmam dediği şeyleri bile yapar...
Kayboluyorum sanki yavaş yavaş sende buluyorum kendimi.. Uzaklaşıp koparsan, yokluğa karışırım bende..
Pek çok sıkıldığım günler içerisinden yazacak şey bulamıyor değilim ama neden yazmıyorum bilmiyorum. Belki sadece çok üşengecimdir. Bize ödev dayandığını da ayrıca belirtmek isterim. Bakıyorum bölüme falan mühendislikte okumuyorum ama ne bu sistemdeki heves anlamadım. Geçen 3 saatte anladığım tek satırlık alandı ve biliyordum ki hocamız ona 5 puan bile vermezdi. Sonra bir soru çözümü var bir sayfayı dolduruyor yani ezberlemeye kalksam sınava kadar rahat bir kitaplık sayfa birikintim olur. Durumum o kadar vahim işte.  Şimdik benim bana ders anlatacak birini bulmam lazım.  Ben en iyisi kardeş kardeş yaşamaya başlayım derslerimle.
Şimdi Miray camda olduğundan her an buraya bakamıyorum mesela. İki gündür olmalı göremiyordum onu özlem gidermek başka şey tabii ki. Şincik burda azıcık üzücü şeyleri yazma hevesim hiç yok. Lan sevgilimi görmüşüm mutluluktan uçmuşum daha ne?! Kim düşünür geri kalan şeyleri he? Öyle işte. Bu ay yurt parasını yatıracağımdan istanbula gidemeyeceğim gelecek ay için planlar yapmaktayım. Havalar soğuyacağı için çokta dışarda olmak istemiyorum aslında ne kadar güçlü görünmeye şe etsemde hasta olabiliyorum çabucak. Ama gideceğim tabii ki, sadece soğuk beni sevgilimden ayıramaz...
Şimdi okulda bi kız var. Bugün ikinci defa gördüm onu. Saçlarının kesimi ve hareketlerinin çoğu aynı Miray hatta gülüşü bile. Ama bu daha kadınsı giyiniyo. Neyse işte kızı görünce yine bi şaşırıp kaldım ben oha dedim Miray mı geldi buraya sonradan dank etti tabii. Zaten o şaşkınlık iki saniye sonra kopup gitti. Kafamı çevirdim kızı da bi daha görmedim zaten. Telefonuma baktım hiç bir şey yoktu öyle resimler arasında gezindim bende... Ne kadarda özlemişim bilmeden, etrafta kimse olmayaydı oturur ağlardım da ben orda bi güzel...
Öyle işte... Çok özlemişim ben sevgilimi birde o kadar seviyorum ki onu... Kapattı camı gitti ablası oturdu pc e.. Pff napalım bekleycez...

2 Ekim 2011 Pazar

Zeyna

Evet bir sıkıcı günde daha beraberiz. Haftasonu boyunca yurttaydım -hiç şaşırmıyorum buna- sezon sezon dizi izlemek bir burda işe yarıyor tabii diziniz varsa. Bende Zeyna vardı. Yani epeydir indirmeye çalışıyordum ve başardım da. Bir süredir izleyip duruyordum takii 5. sezona gelene kadar alt yazı ordan sonrasında yok. 6. sezonda öyle yok. Şuan tek derdim oymuş gibi her yerde alt yazıyı arıyorum ve tabii ki bulamıyorum çünkü kimse çevirmemiş. Çeviren birini bulsam parasıyla alacağım o derece istiyorum yani. Tabii ki yok orası ayrı. Şuan aklımda olan tek şey bu yani. Takıntı oldu. İngilizce alt yazısı var çevirmeye çalışıyorum ve beceremiyorum bu kısım daha da güzel...

Şu an Miray babaannesine gidiyor bende böyle oturuyorum. Onların evde tadilat var ve çok yoruluyor insanın elinden bir şey gelmemesi ne kadar kötü. Sevgilim orda çalışıyor ve ben hiç bir şey yapamıyorum. Dün gece cam açıktı o kadar tatlıydı ki yerim onu ben. Çocuk gibi oluyor bazı anlar daha da seviyorum onu. Sanki sevmeye bahane arıyormuşum gibi. Ben onu her haliyle seviyorum ya...

Daha yazardım da aklım cidden Zeyna'da takılı kaldı. Mia da şuan The L word'u izliyor :)) (ben bulaştırdım sanırsam ona)