18 Ekim 2011 Salı

Korku

Belki bunlar sadece bugünlere özeldir, belki esen rüzgarla çekip giderler...

Miray'a sordum az önce benimle konuşmak istemiyormusun diye. Cevabında bile tepki vardı. Soğuktu da konuşmaları galiba cidden artık benimle konuşmak istemiyor. Belki sadece hasta olduğu için böyledir bilmiyorum ama umarım sadece hasta olduğu içindir... Birde bu halde işe gitmesi kötü bir şey. O öyle tepki gösterince oturup ağladım azıcık. Şimdi kızlardan biri uyandı, sustum ondan. Kahvaltıya gideceğiz o hazırlanınca. Kendimi bazen The L word'te ki Tina gibi hissediyorum. Dün akşam farkettim bunu, diziyi izlerken. Sanırım Tina kadar sabırlı değilim ama ya da ne bilim onun kadar güçlü de olamazdım ben. Neyse ya öyle işte. Korkularım gittikçe büyür oldu ben yine uykusuz günlerime dönüyorum. Hiç istemiyorum bunu bu yıl derslerimin tümü sabahtan ama sanırım yapabileceğim bir şey yok. Yatakta saatlerce dönsede uyunmuyor işte benim suçum yok ki.

Kahvaltıdan sonra da derse gideceğim. Hoca ödev istemiş ama yapmadım ne olduğuna dair hiç bir fikrim yok. Derse de girmiştim yani de ne bilim hatırlamıyorum işte. Hoca kızarmı onu da bilmiyorum. Eskiden severdim bu hocayı ama geçen yıldan sonra sevmiyorum pek. Öğrencilerini çok ayırıyormuş gibi geliyor. Bilmiyorum işte ya neyse ne. Kahvaltıdan geldim şimdi ama yiyemedim bir şey ne kadar Miray'a desemde kahvaltı yap diye aslında bende yapmıyorum gibi kahvaltı. Sabah sabah dersi dinleyecek kadar yiyorum işte. Gerisi boş...

Çok canım sıkılıyor çok. Korkuyorum yine geçmişi yaşamaktan. Olayların kendini tekrar etmesinden ve Miray'ı kaybetmekten. Umarım bu hiç gerçekleşmez. Eğer biterse de ne bilim boş gelir herşey sanki onsuz. Herşeyim oldu giderse hiç bir şeyim kalmaz geriye...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?