18 Kasım 2011 Cuma

Bizim hikayemizden minicik bir parça

Selamlar saygılar sınırları zorlamalar hey ben geldim. Kendi kendimle konuşup blogumla hasret gidermeye. Hiç öyle bahane edecek ''Sınava çalıştım'' cümlelerim yok. Aslında bence bahanem de yok. Şimdi vaktim boş zira aşkımın oyununda yeni bişe yapcam zamanın dolmasını bekliyorum. Benki oyun hastası biriyim ama bu kez abarttım. Facebooktaki farmvilleden kurtulmuşken şimdi farmerama da ekip biçiyorum mesela. Ablam sağolsun tatilte başlatmıştı beni o oyuna. Tamam tamam kendim başlamak istedim. Koyun shaun'u izlerdim bazen (içimdeki çocuğu seviyorum) farmeramada da o koyuncuklarımı kullanmışlar. Bende doğal olaraktan yapıştım oyuna. Şimdi ona da bakıyordum da sıkılmaya başladım ya. Öyle işte oyuncu tarafıma da değineyim istedim.

Bi'site var içinde bir sürü resim falan var arada ben oraya girip resim falan alıyorum. Uzun süredir almadım gerçi de. Neyse o resimlerden birinde (- ki şimdi ekleyeceğim onu da) bi yazı vardı sonunu çevirdim sadece hoşuma gitti yazdım da bi yerlere. Neysem. Google yardımı ile çevirdiğim cümle 'Burn to survive''di yani Yaşamak için yanmak gibi bir şey oluyordu. Çokta anlamlı geldiğinden pek sevdim. Burda cümlelerim tükendiğinden yarım bırakıyorum.

(Huh. 22 dk kaldı.) Dün Damla'nın doğum günüydü. Hiç öyle süprizlerle aram yoktur ki ona hediyemi sınavlardan dolayı haftasonuna saklayacaktım. Daha önce bahsetmiş olabilirim sinemaya götüreceğim onu. Dün brownilerden alıp onun yurduna gittim. Mumlarda yakıp kutlayıp dönecektim geri. Salona bi girdim teyzeler falan gelmiş çocuklarıynan oturuyo. Ne yapsam bilemedim. Damla'ya da demedim ben geldim diye sadece anons ettirdim. Bekledim bekledim gelen giden yok. Teyzelerde kalkmıyo masayı işgal etmişler. Çay bile getirmişler lan yanlarında. En sonunda dedim benim arkadaşım gelcek masanın ucundan kullansam diye. Teyzeler hemen toplandı zaten işimiz bitti diye. Zaten bizden hemen sonra da gittiler ya neyse. Ben kekleri açtım teyzelere de sordum da yemediler. Mumları da koydum 4 tanecik. Yaktım falan ama 4. yanmıyo! Damla geldiğinde hala yanmıyordu o. Güldü falan birazcık sevindide ama sarıldı sonra aldı eline çakmağı benim beceremediğim şeyi yaptı. Bu kızda fena hırs var he! Öyle işte. Lisedeki kahvaltılarımızı özledim ben. Ordayken de browni ve süt alıp yerdik. Dün de süt aldığımı söylemişmiydim. Yaşlanmışız ama kahvaltıda pek gitmedi... Yine de mutluluğunu görmeye değerdi...

Şimdi ben acıktım yav. Aşkım bugün içti! Biz daha çıkmadan önce mi ne bu sarhoş olmuştu o an geldi aklıma telefonda konuştuyduk bide. He bi de ilk defa o zaman 'seni seviyorum' demişti. Kontörüm olsa yine arayacaktım onu çünkü sarhoşken çoooook tatlı konuşuyo. Hastayım onun o sesine zaten. Aynı evde yaşayalım zaten onu ayık yaşatmıcam ben. Bi de bazen böyle evimizden falan bahsedince bi garip oluyo ya. O kadar gerçek geliyor ki her şey. Bi an önce gelsin istiyorum o günler. Sabah beraber uyanıp kahvaltı yapalım sonra işe gidelim gelince de hep beraber vakit geçirelim falan. İsteyebileceğim neredeyse her şeye sahibim ben her şeyden öte onun sevgisine sahibim.. Bir de aynı evde yaşarsak bu gerçekten bir masala dönüşecek gibi... Bizim hikayemiz ''mutlu son''la bitecek mi gerçekten...?

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?