10 Ağustos 2016 Çarşamba

Zubatmon

Söz verdim başlığı yapmasam olmazdı. Ki başlıktan da anlaşılacağı üzere pokemon oynuyorum. Puzzle yapıyorum ve film izliyorum. He bir de nefret ede ede işe gidiyorum. Nefretimin asıl kaynağı biraz da patronum. Çünkü maaş olarak hala asgari ücrete çıkamadım ve bugün yarın taşınacağım zaten diye bu konuyu konuşmaya da açamıyorum. Çünkü aptal vicdanım zamdan sonra işten çıkmaya el vermeyecek. Tabii birde içten içe reddedilmekten ya da tepki almaktan da korkuyorum. Yine de sinir bozucu. Bu yılın başından beri bana ödeyeceği miktar ile bir köpek aldı adam. Gerçi öldü köpek ve o zaman suçluluk hissettim acaba benim yüzümden mi böyle oldu diye. Şimdi de birine rüşvet olarak alacağı hediyeyi seçmem gerekiyor. Evet o da yıl başından beri bana ödeyebileceği miktara denk gelen bir hediye!

Huh. Tamam daha fazla şikayet yok. Taşındığımda hepsi geçip gidecek. Ayrıca yeni hedeflerim var. Yok canım benden memur olmaz ya. Puanım yerlerde sürünüyor ve 4-5 yılda alacakları bir iki tane eleman oluyor benim gibi. Onu da ben bi tarafımı yırtsam tutturamam. Yazılım alanının üzerine düşmek istiyorum. Sevdiğim ve yapabileceğime inandığım bir şey ama kurs almam lazım. Netten öğrenmek tam olarak bana yetmiyor. Öyle işte. Bundan bi 8-10 yıl sonrasında yurt dışına çıkmak gibi bir şey olursa orada da iş bulabilmem lazım.

Hayatımın başka kısımlarında öyle çokta bir fark yok her şey aynı sanırım. Bir tek fındık toplamaya gidemedim bu yıl. En çok gitmem gereken zaman olduğu halde. Annem kolunu kırdığı için ve yardım edebilecek kimse olmadığı için. Patronumdan izin almayı denemedim değil ama sağolsun kendisi bana cevap verme tenezzülünde dahi bulunmadı. Hala bir umut bekliyorum cevap versin diye. Yine de dürüst olmam gerekirse bir taraftan hiç istemiyorum gitmek ama diğer taraftan gitmem gerek kimse yok. Ve bazen işten çıkıp gidebilmeyi istemiyor değilim. İçimde kalan herşeyi söyledikten sonra vurup kapıyı çıkmayı işte. Evet çok hayal kuruyorum.

Okyanus ile herşey mükemmel demiş miydim? Her akşam eve döneceğim diye acayip mutlu oluyorum ya. Öğlenleri onu görebilmek için de yemeği evde yemeye başladım. Baya baya her şeyim oldu benim. En çokta huzurum. İstediğim an sarılabilmek çok güzel, mutfaktayken gelir bir anda sarılması da öyle. Sabahları usulca açtığı gözlerini görmekte. Onunla her şey güzel derken abartmıyorum yani. Gerçekten öyle. Ve herkesin dediği cicim ayı olayı da külliyen yalan. Bana göre yani. Daha rahat oluyor insan ama bizde bunun etkisi daha çok gülmek oldu. Hayatım onunla her yönden değişti ve güzelleşti. Bundan beş yıl sonra da on yıl sonra da böyle olacağımızı biliyorum. Seviyorum işte!!

Bugün doğum günü muhabbetine çok girmeyeceğim ama iyi ki doğdum bence! Okyanus'ta iyi ki doğmuş mesela. Anneme (annesine) teşekkür edeyim ben bi...

Mutlu kal blog...

Beyaz atlı prensesim...* :)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?