Mayıs geldi. En sevdiğim aylardan biri, diğeri de Eylül. Sanırım ne tam sıcak ne de tam soğuk olduklarından seviyorum bu zamanları. Diğer yönden bakınca Mayıs yıldönümü demek. 9 gün sonra 1. yılımız dolmuş olacak. Öyle güzel bir güne de denk getirmişiz ki, her zaman tatil olabilecek bir gün. Seviyorum o günü ya da o başlangıcı iyi ki öyle olmuş yani..
Yazacağım bu değildi aslında, yıldönümünde ne yapacağımdı. Yanına gidemiyorum çünkü. Ondan bir kaç hafta sonra gidebileceğim ve kalabildiğim kadar (rapor alabilirsem ona bağlı yani) yanında kalacağım. Böyle düşününce de güzel geliyor ama yine de 19'nda yanında olamamak kötü hissettiriyor. Kalan tüm zamanlarda yanında olamamak ise daha da kötü. Bütün bunlara çözüm bulamayıp çaresiz olmayı tarif bile edemem...
Yine de özel geçmeliydi bu ay. Yanında olabilmeliydim. Yüzünü astığında değiştirebilmeliydim ifadesini küçük bir gülümsemeye. Sonra gerçekten neşelendirebilmeliydim. Sarılıp hepsinin geçeceğini ve her zaman yanında olacağımı hissettirebilmeliydim. Buradaki ya da telefondaki yazılmış kelimeler yerine sıcak bir sarılma anlatmalıydı bunları. Ya da gözlerine baktığımda gördüğüm güneşim.
Uzak oluşumuzun O'nu ne kadar üzdüğünü biliyorum. Kendimden tekrar tekrar nefret ediyorum daha iyisini yapamadığım için..