İnsanları oradan oraya sürüklemekten bıktım.
Ankara'dayım sonunda. Annemle Düzce'de buluştuk. Damla ve beni otobüse bindirip gönderdi bir kez daha. Ardımda O'nu bırakmak bir kez daha tarifi imkansız şekilde acıttı. Zaman geçip gidiyor. Büyüdükçe daha da farkına varıyorum ayrılıkların. Büyüdükçe daha zor geliyor O'nu bırakmak. Damla olmasa bir damla süzülüp giderdi belki de. Gerçi bu annemi üzmekten fazlasını yapmazdı. Mesela zamanı dondurmazdı. Aramak istiyorum, yanında olmak, tatilde geçiremediğimiz tüm vakitleri anneme ayırmak istiyorum, hatta yaşamda geriye kalan tüm günlerden belli zamanlar onunla olsun istiyorum. Böylesine acımasız bir dünyada yaşarken biliyorum sadece imkansızı istiyorum.

Burdan başka şeyler -M- için Şebnem Ferah albümü aldım birşey daha bakacağım. Zek ile konuşuyoruz gece gece şiir yolladım. Midesi biraz kötüydü zehirlenmesinden epey korktum ama şimdi iyi. Hatta bir çikolatayı halletmiş bile. Galiba biz Zek ile hiç bir zaman birlikte olamayacağız. Bilmiyorum ama öyle hissediyorum. Kendimi yeniden kitaplara verme vaktim geldi gibi. Hayatta umutsuzluğa kapıldığımda onlar başkalarının hayatlarını yaşamak için en iyi yol oluyor. Yoksa ben bu umutsuzlukla elimdeki her şeyi kaybedebiliyorum.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Yaz yaz hiç çekinme canııım ne gerek var? aramızda yabancı mı var sanki?