15 Temmuz 2014 Salı

(:

Gecenin köründe kalkmayı hiç sevmiyorum. Son 4 defadır yaptığım gibi kalkıyorum yine de. Canım o saatlerde bir şey istemediğinden sadece giyiniyorum. Çantamı tekrar kontrol edip, biber gazımı da elime alıp çıkıyorum. Ramazan oluşundan dolayı sokaklarda azıcık hareket var. Yine de bu korktuğum gerçeğini değiştirmiyor. Karşıdan gelen polis arabasından bile korkacak kadar abartmamış olsam daha iyi olurdu tabii. Terminale vardığımda yer ayırttığım biletimi alıyorum. İyi ki yer ayırmışım zira o vakitte insanların ne amacı var bilmem ama bütün koltuklar doluydu. Sonradan gelen bi çifti ayırıp farklı yerlere oturttular hatta. Amcanın nereye kaybolduğunu bilmemde teyze benimleydi. Neyse ki konuşkan değildi pek. Hem zaten gidene kadar uyudum. Arada bi uyansam da iyiydi ya.

Ankara'ya vardığımda saat 7:30 olsa da okula gitmek için acele ettim zira ne sınav saatini ne de sınıfını bilmiyorum. Bunu öğrenmesini istediğim arkadaş ise yanılıp okula duyuru asılacak sanmış. Haliyle hafta sonu gittiği okulda hiç bir şey yoktu. Mesaj attı okula geliyor olduğuna dair. Onun yolu biraz daha uzun olduğundan ben poğaça falan aradım etrafta. Simitte olurdu. Garip ikisini de bulamadım ama tost yapan bir büfe buldum. Neden yemeklere kısıtlama getirilir anlamam... Herkes oruç tutmak zorunda değil ki..

Niye kimse tek derse kalmamışsa okulda pek kimsecikler yoktu. Birini gözüme kestirip acilen saat sormam lazım. En azından mantık yürütürdüm, genelde tek ders sınavları aynı saatte oluyor diye. Bulduğum çocuk mat almasa da saati söyledi. Sonra bırakıp gittim onu. Arkadaşımı buldum. Pek kahvaltı olmayan kahvaltımızı yaptık. Sonra saat ve sınıf öğrenmeye çalıştık ama eksiklik var yani okulda. Kimse zahmet etmemiş. Saat 9'a doğru öğrenebildik sınıfı. Saati doğru öğrenmişim ama. 
He bi de sınıfa girmeden yurttaki oda arkadaşlarımdan birini gördüm. T. Diyeyim ben buna zira kalıcı olarak yazmayacağım ondan isim düşünmeyim. Ayaküstü konuşsakta çok mutlu oldum ya. Odadayken oldukça yakındık ve bunu Okyanus ile tanıştırmıştım. Neyse tamam uzatmıyorum, evlenecekmiş yakında.

Sınıfa gittiğimde toplasan 8-10 kişi zor çıkardık ya. Ne kadar az kişi kalmış. Demek ki bizde bir sorun vardı. Demek ki matematik yapılabilir bir şeymiş. Hoca hakkında tahminler yürütürken sürpriz yapıp dönemdeki hocamız geldi. Sınav çıkışında kimse benimle konuşup not istemesin, mail atmasın, aramasın dedi. Sonra kağıtları verdi. Kendime çok kızdım! Final soruları elimde vardı zaten. Hoca sadece ufak değişiklikler yapmış. Ne kadar zorlasam da ezberlediğim sayılar çoktan aklımdan uçup gitmişti...

Çıkayım en iyisi dedim. Sonra çıkamadım. Boş kağıda bakıp sürekli Okyanus'u düşündüm. Sonra birileri çıkmaya başladı. Adamlar nasıl yaptılar diye hayret ettim. Yine de çıkmadım sınıftan, dışarıda kafayı yemektense içeride Okyanus'u düşünürüm daha iyi. Onlar gidince hoca iki sorunun formülünü verdi. Düşündüğüm gibiymiş, yapabildiğimce yazdım onları. Sonra az daha mantık yürüteyim derken Final sorularından birini bu sınava uyarladım ama muhtemelen olmazdı yani. Atmasyon vardı çünkü. Sonra hoca sağ olsun, sürekli kalanların başında dolanıp durdu ve sorunun birini daha nasıl yapacağımızı ufak ufak anlattı, ya da anımsattı gibi. Bir kaç tekrar sonunda bi aydınlanma oldu bizde. Çıkarken de hayırlı olsun dedi. Tekrar mesaj atmamamız gerektiğini hatırlatıp gitti...

Anlamamışız yeterince ki benim arkadaş -buna da A. desem iyi olacak- hocanın peşinden koştu. Hocam mezuniyet için başvuru belgelerini hazırlayalım mı dedi. O da şu saatten sonra size bir şey anlatıp kabullendiremem, sonuçları öğleden sonra aşağıya veririm deyip gitti. Biz hala geçtik varsayımına inanmak istesekte bir türlü inanamadık. 
Öğleni başka bir arkadaşın evinde geçirdikten sonra, beklenen zaman geldi. Umutla gittik sorduk ve adamlar kendilerine bir şeyin gelmediğini söyledi! Görgü tanıkları hocanın okuldan elleri boş gittiğini anlattı. Ulaşacak kimse kalmadı lan! Öylece bir yandan belgeleri toplayalım dedik. Diğer taraftan neredeyse her boş anda gidip sorduk. Sonuçlar hala yok. Saat 4'ü geçti. 5'e kadar belgeler verilecek ama biz bir şey bilmiyoruz. Son kez gittiğimde adam bizden bıkmış sanırım nerede olabileceğini söyledi. Gittik ve oradaki adama azıcık yalvardıktan sonra sonuçları öğrendik. CC.

Geçtim lan! Deli gibi mutlu oldum ya. 5 yıllık okul bitti. Mezundum artık. Yani belgeleri verince. Belgelerin kısmı karışık. Okuldan bir sürü yerden ilişiğimiz olmadığına dair imza topladık. Ne kadar şans varsa bende bölümde işimize yarayacak bütün hocaları bir odada toplanmış bulduk. Normalde olmuyorlar biliyorum. Staj için kontrole girdik ilk olarak. 3 staj yaptım ben. İkisinin raporunu yazmamışım! Onları yazdırdı hoca. Sonra cümlemin birini beğenmese de açıklayınca bir şey demedi. Zor olan staj kısmını da atlatıp Diğer kolay imzaları topladık. Sonra maddelerden birinde ki anket formunu öğrendik. Doldurulup çıktı alınacakmış... 
Ben telefondan girdim baktım, doldurdum. Sonra en altta kaydet butonu vardı. Buraya kaydedip bilgisayardan çıktı alırım diye düşünüyordum. Çünkü sıra kalabalık, insanlar sabırsızdı. Kaydet'e tıkladım ve sistem beni attı. Tekrar geriye dönemedim. Girmek istediğimde bu öğrenci anket doldurmuştur mesajı ile karşılaştım. Anket yoktu ya! Ne saçma bir şey kendi doldurduğum anket gitti. Yapacak bir şey yok deyip öylece belgeleri teslim etmeye gittik. Neyse ki oradaki adam bütün paniklerimin aksine bir şey sormadı anketle ilgili. Ya gerçekten önemli değildi ya da acısı sonradan çıkacak. Hadi bakalım..

Diploma için başvuruda böylece bitti. Otobüse binip eve döndüm.

Okuldan böyle bırakıyormuş gibi hissetmek bir yandan mutlu ederken diğer taraftan derin bir boşluk açtı. Sonuçta hayatımın bir kısmını tamamen geride bıraktım. Bunaltıcı da geldi, artık arkadaşlarım olmayacak mı diye. Ne saçmalık! zaten bir yıldır çoğunu görmedim onların. Ne olursa olsun seviyordum ben öğrenci olmayı ya. Şimdi açık öğretime bakıyorum ama. 2 yıllık bir bölüm seçip okuyacağım. Tabii iş alanı olacak bir tane. Çünkü 2 yıl sonra İzmir'e gittiğimde bir işim olabilmeli...

Biliyorum karmakarışık yazdım blog ama bende karmakarışığım zaten. Uzun uzun anlatmak istedim bugünü. Hem zaten sana böyle yazmayalı da uzun zaman olmuş. Şimdi garip bir heyecanla Diplomamı alacağım günü bekliyorum. Okyanus'un da o gün benimle gelme ihtimali var. Bir yandan da bu sevindiriyor beni.. Bakalım neler olacak...

Mezun oldum ya daha ne olsun!

Bir de resimleri alakasız seçiyorum. Sadece şuan mutluyum ve bu fotoğraflarda da mutluluk, aşk, huzur gibi şeyler var bence...










10 Temmuz 2014 Perşembe

Selam dünyalı ben dostum. Sana geldim yine can sıkıntısına işte. Yeni yeni notlarda getirdim. Telefon kulübesinde halay çekme çabam işe yaramadı pek. Yediğim porsiyonların da hesabını yapamadım zaten. Sonra fark ettim ki imza atmayı da unutmuşum. Kpss yalan oldu böylece. 

Geçen yazımda bahsettiğim dua tuttu gibi bir şey. İş için engelleyici bir şey çıksın dedim adamlar makineleri sattı. Fabrika yakında kapanacak yani. En azından biz öyle düşünüyoruz, müdürün imaları falanda onaylıyor biraz. Yeni makine almaya uğraşmazlar bence. Zaten dava varmış fabrikada iflas bile şe edebilirmiş.. Dua ederken yanlış mı yapıyorum acaba? Yıllardır istediğim şey gerçek olmazken bir süredir ihtimal olarak istediğim şey gerçekleşmek üzere. Fena korkmuyorda değilim hani. İçimdeki sese kulak verirsem benimle alakası bile olmadığını söylüyor. Her şey davanın sonucu... Hem zaten tutanakta yedim bugün. Fabrika kapanmadan beni çıkartacaklar belki de? Kim bilir.

Tam her şeyi düzelttim derken yeni şeyler çıkıyor. Artık yetişemiyorum belki de. Güçlü biri değilim ben o kadar. Ne kadar umursamaz görünsem de içim içimi yiyor her olayda. Birazda kafayı yedirten bir durum bu. Bazen geçmiş ile kıyaslama yapıyorum. Neden bilmiyorum aslında her şey farklıymış gibi duruyor. Bir yandan da aynıymış gibi. Yeniden karışmaya başlıyorum. Ciddi anlamda yardım almam gerek bence, ben iyi değilim.

Anneme Okyanus'la evlenmek istediğimi söyledim. Kötü bir tepki vermedi. Zaten verecek olsa söylemezdim. Öyle havadan sudan konuştuk biraz. 

Aslında biliyor musun şuan hiç yazmak istemiyorum sana. Yanlış bir zamandasın blog düşünmek istemediğim bir andayım.