29 Ocak 2014 Çarşamba

Hayal ve Gerçek

Yorganı başıma çektiğimde oluşan maviliği seviyorum.

Gökyüzünü izlemeyi sevdiğimi farkettim. Yani çocukken falan pek sevdiğim şeylerdendi bu ama uzun zamandır dikkat etmemişim sanırım. Bir kaç gündür yıldızları görebildiğimden sanırım biraz da. Bazen yağmurda gözlerimi kapatıp yürümeyi özlemiyor değilim hani ama yıldızlar başka ya. Onların daha derin bir çekiciliği var. Evimde camdan bir çatı isteyecek kadar falan işte ya da terasta da uyuyabilirim. En kötü balkonda yatarım ne olacak yani.

***

Ehliyet sınavından kaldım. Uygulama olandan, bir insanın salaklık sınırını böyle ölçebiliriz bence. En azından benim yaptığım oydu. Yapmamam gereken her şeyi bildiğim halde yapmam yani. Neyse gelecek ay tekrar gireceğim sınava.

***

Hayal kurarken falan hep kendi evim olduğunu düşünürdüm. Kendim dediğim köyden ayrı işte çalıştığım yerde falan. Şuan evim var. Gerçi Damla ile yaşıyorum ama sonuçta var işte. Asıl sorun evi benimseyemiyor oluşumda. Burayı birlikte kurduk ama ne bilim olmuyor işte. Te lisedeyken bile orayı hemen benimsemiştim. Ya da üniversitedeki yurtta da hemen benimsemiştim. Şimdi burası bizim, herşeyini biz yaptık (yani düzenleme kısmı yoksa ailelerimiz ve özellikle annem olmadan benim bir şey yapmış olma ihtimalim yokta) rahatta davranıyorum ama bir şeyler eksik henüz çözebilmiş değilim.

Benzer bir şeyde okul. Sanki geri dönecekmişim gibi geliyor, bu sadece yaz tatiliymiş gibi. Kış bitti neredeyse ama içimden atamadığım bir his bu. Sanırım okul kısmını geçmişte bırakamadım içimde bir parça hala tatilin bitip oraya dönmeyi istiyor. Hem hep "sevmiyorum burayı" diyordum Ankara için. Şimdi nerden çıktı bu özlem ya da dönme isteği bilmiyorum. Belki bunların hepsi henüz diplomayı alamadığım içindir. Belki aldığımda geçer...

Ya da belki gerçekten sevmişimdir Ankara'yı

***

Hayatta basamaklar olur ya hani. Bir şeye ulaşmak için başka planlar yapar ve uygularsınız. Şuan benim yaptığım o değil. Ben hayatımın gelecek kısmına hazırlık yapamıyorum. Çok alakasız bir işim var, burada çalışırken birikim yapmam mümkün değil. İşte bütün bunları bilirken bu şehirde, bu işte olmak bana hazırlık değilde hayatı boş yere durdurmuşum gibi bir his veriyor. Ne zaman devam etmek için bir planım olacak bilmiyorum. 2 yıl diyorum kendime. Aslında sadece 1.5 yıl kaldı. Sonra? İzmir'e giderim belki diyorum. Orada bir iş bulurum, artık ne olursa... Peki nasıl gerçekleştireceğim bunu? Hangi birikim, hangi iş deneyimi ile? Kendimi geçtim orada nasıl bir hayat kurabilirimde Okyanus'u mutlu edebilirim? Aslında bunun şehir ile de ilgisi yok. Sadece kendim korkuyorum ya yetersiz olursam diye.. Sonra korkularım daha da büyüyor işte.

***

Umut kötü bir şey. Vazgeçmeni engelliyor bir şeylerden. Saçma sapan bir bekleme moduna alıyor işte. Umut ediyorsun, olmayacağını bilerek üstelik. Yinede o küçük umut eden kısmı da yok edemiyorsun.

***

1 Ocak 2014 Çarşamba

Yabancı


İlk kar'ı anlattı abim. Kaç yaşındaydım hatırlamıyorum ama kirli kar demişti onun için. Gökyüzünde biriken kirleri akıtırmış. Yenmezmiş, hasta edermiş. Sanırım o ara kar yiyormuşum. Düşen beyaz tanelere bakıp kirli olduklarına inanamadım. Öyle güzel görünüyorlardı ki nasıl kirlenmiş olabilir? Yine de inandım ona. İlk kar kirli dedim hep. Sonra abim hep çalışıyordu. Gerçi bütün ailem çalışıyordu ama abim yurt dışına çıkıyordu, annemde onun döneceği zamanları bekliyordu ya da aklımda öyle kalmış. Bir defa yine geldiğinde bana 10 kuruş vermişti. O zaman para birimi farklıydı ama şimdinin 10 kuruşuna denk geldiğinden eminim. Muhtemelen abimden aldığım ilk paraydı o çünkü onu bi halının altına sakladım ve sonra ne oldu hiç bilmiyorum. Bir şey olduğundan değil, geçmişi özlediğimden hiç değil ama annemi bana karşı kışkırttıkları için sanırım anılarım biraz daha canlı hale geldiler, düşüncelerimi işgal eder oldular..

Çalışma düzenimi tamamen bilinçli olarak mahvettiğimden nefes almaya vakit bulamıyordum. Yarın normale dönecek umarım. Bu düzen içinde sürekli çalıştığım grupta her gün değişir oldu. Bugün içlerinden biriyle konuştuk. Masada iş yaparken işte. Daha önce konuşmadık sanırım hiç, aslında nerelerdeydi bilmiyorum bir süredir yoktu. Tesadüf işte. Niye anlatıyorsam bunları olay bu değil ki. Diğerleri hep onun çalışmaya ihtiyacı olmadığından, zengin olduklarından bahsederdi. Sanırım bizim buralarda zenginlik 2 ev ve diğer şehirlerde normalleşmiş maaş ile ölçülüyor. Çocukta bunu anlattı bana. Canı sıkıldığı için çalıştığını burada yapacak başka bir şey olmadığını falan. Anlatış tarzı sadece durumu ortaya koyar gibiydi yani öyle herhangi birimizi ezme çabasında değildi. Ezilmedim de. Maddi yönden değil yani. Anlattığı kişi babasıydı sonuçta. Şimdi biraz duygusal saçmalıklara yenik düşmek olacak ama baba gibi bir kavramım olmadığından kullanmam pek öyle kelime olarak, ondan azıcık yabancı bana. Benimki ne yapardı diye düşündürdü birazcık. Gecenin kalanını mahvedecek kadar işte. Onu o kadar tanımadığımdan hala olsaydı hayat nasıl olurdu diye tahminler yürüttüm kendimce birazcık. Sonra vazgeçtim düşünmekten ama ruh halimi de düzeltemedim. Bir ara aklıma geldi, Okyanus'un annesine annem diyorum (yalnız olduğumuzda falan, doğrudan annesine öyle diyemedim o ayrı tabii) ama babasına hiç öyle bir girişimde bulunmadım, yapabileceğimi de pek sanmıyorum. Dedim ya kavramlarımın arasında yok.

Annemle yürüyorduk bir gün pazarda. Sonra tanıdığı bir yere girdi hep gidiyormuş yani. Bende sanırım ilk defa gittim çünkü hiç tanıdık gelmedi. Minicik bir yer, karşıda duvarda yoktu dükkanla çok alakasız acaba adam bu aynayı neden koydu diye düşünüyordum. Yani ilk bakışta ayna zannettim, yaklaştım. Kendimi görmeyi beklerken gayet bıyıklı klasik Türk amcası geçti camın önünden...

Bilgisayarım kotamı yemiş lan! 10 Gb internetim var benim. Bunun 2-3 gb'ını ben harcadım öyle böyle. Dün Turkcell mesaj attı 2 Gb kotanız kaldı diye. Vınn programını açtım, hiç bir şey yapmıyorum bilgisayarda ama takır takır kotadan işlem yapıyordu, 10 dk içinde bana bir 150 mb daha kaydı yani. Bağlantıyı kesip tekrar açıyorum 5 dk normal sonra yine gidiyor kota. Bir çözümde bulamadım zaten. Sonra bir program indirdim işlemleri görüntülüyor, bende tanımadığım her şeyi kapattım, virüs programımı da güncellettirmedim. Bilgisayar ölü durumda yani. Formata götürmeliyim bir ara...

Oldukça toplama bir yazı oldu ama daha fazlasını şimdilik yazmayacağım. 2014'de piyango da çıkmadı zaten. Sağlıcakla kal blog.