31 Mayıs 2011 Salı

Her gece karanlığa bulaşırken biz kendimizden vazgeçmedik mi? Her gün yeni hayallere doğarken biz başkası olmadıkmı güzelim hayallerin başka başka bahçelerinde? Sevmedik mi birbirimizi ölesiye? Nerde yanlış yaptıkta böylesi bir bütün olan ruhlarımızın iki ayrı şehre, kilometrelerce mesafeye savrulmasına izin verdik. Rüzgara fısıldamadıkmı sözcüklerimizi taşısın birbirimize diye... Bütün tesadüfleri bir araya getirip Biz'i kurmadık mı... Uzaktan sevdik biz bedeli daima hasret olacak...

29 Mayıs 2011 Pazar

Gelmişti değişmenin vakti

Yine ben. Sıkıldıkça saçmalıyorum işte. Hem zaten diğeri yarım kalmıştı ne yazacağımı unutmuş olsam da o hala yarım yani. Nedense kendimi hep malum dönemlerimde buraya yazıyormuşum gibi hissettim. Gecenin bir vakti en sıkıntılı anımda bir kabus gibi karın ağrısı uyandırıyor ve hemen ardından ikinci kabusum başlıyor; acaba nevresimlere bulaştı mı? Yurtta kalmanın en büyük cezası bu. Nevresim bana ait değil ve en ufak lekede milletin canını çıkarttıklarını biliyorum. Sanki makine yokmuş gibi elde yıkatıyorlar yani onu. Bugün kızın teki yorganına bir şey bulaştırmış mürekkepmi ne depozitosundan kesmişler kızın. Ondan fena halde uyanıp önce nevresimimi kontrol ediyorum. Yıkamak falan istemem yani bunları, zaten beceremem de bir şey yıkamayı...

Işık ile dilekçemizi verdik idareye odamızı değiştiriyoruz. Yani artık homofobik ve tayfasından ayrılmış olacağız. garip gelmiyor değil yani başka odaya gideceğiz ve tanımıyor olacağız onları. Ama Işık'ı asla yanlız bırakamam. Hem istediğimiz kata gidersek çok iyi olur yani. Neyse zaten şu yurtta adam akıllı bi Işık'la konuşuyorum onunla olduktan odanın önemi yok. Melek ve diğerleri bu katta kalacaklar ama... Neyse hayırlısı ya.

Bu konuyu da yazdıktan sonra hangi konuya atlasam bilemedim. Harici belleğimi İboy'a verdim. Her bir şeyimin içinde olduğu disk onda yani artık. Azıcık karıştırsa neler bulacak kim bilir içinde. Neyse İboy yapmaz öyle şey diyerekten kendimi avutuyorum. Sahi onların konusu açılmışken Yasin bu yıl mezun oluyor lan! gidiyor çocuk ya. Özlicem lan keretayı. Son pes oynadığımızda orta sahadan bir gol attım Ram'a onca denemede yapamadım ama sonunda başardım yani. Ciddi ciddi orta sahadan başlama noktasının ordan attım golü. Yasin'e de son dakikada attığım gol ile berabere kaldık. Yani artık çokta kötü değil miyim ne? Yoksa deli miyim? Bence deliyim.

Şu ara yine sınavlarm var ve yine zaman kavramımı yitirdim. Perşembe günü deli gibiydim zaten boş günüm ya sınav yok o gün. Millete emin olmak için nasıl soruyorum yok dimi? emisiniz yani falan. Birde kavram yitirince tarihten emin olmak için bir sürü yere bakıyorum. Perşembeyken Cuma zannediyorum falan. Şu ara resmen öyleyim. Evet bugün pazar :))

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Neden ben?

Neyi nasıl yazacağımı her zaman ki gibi kesin olarak kestiremediğimden rastgele yazmaya başlıyorum, yine. Bugünlerde Miray tarafından sarılıp sarmalandığımdan olsa gerek pek mutluyum. Yazdıkları ile varlığını bu kadar hissettirebilecek biri ile daha konuşmadım ben yani. Birde o koç burcuymuş bu beni daha da şaşırtıyor. Gerçi ben böyleyim diyerek bir şeyden kaçtığı oldu ama onun dışında hiç bir özelliğini göremedim koçun. Ya da soru sormamak onların özelliği ise bunu görmüş olabilirim. Hakkımda neredeyse hiç bir şey sormuyor. Bu bazen beni düşündürse de çok üzerinde durmuyorum.

Kendi kendimi rezil edip hayatımı mahvedip üzerine birde herşeyi kaybedecek tek yetenkli insanın ben olmadığımı umuyorum. Bu konuda biri bana ödül verse şaşırmayacağım yani. Çünkü malum ben salağım ve mutlaka kaybederim. Nerde nasıl bir hata yapıyorsam artık iyice alıştım bu duruma sanki. Bir şey kaybetmesem ya da salak yerine konulmasam şaşırırım herhalde. Güvenme diyorum kendime, güvenme insanlara. Çiğ süt emmemişmiydi insanlık neden inanılması gerek. Neden ben inancımı kaybetmiyorum ya da...? Bulacağım elbet bu güvenimi boşa çıkarmayacak birini bulacağım ben! Sonra salaklığıma bir kez daha şahit olacağım tabii. Nedenlerime verecek cevaplarım yok artık...

Depresyona giremiyorsam tek sebebi Miray'ın hala bana mesaj yazacak kadar benden kaçmıyor oluşudur. Ne buluyor da yazıyor anlamadığım bir diğer nokta o. Neden o diğerleri gibi kaçmıyor. Acaba kaçıracak kadar vakit geçiremedimmi ki? Bugün itibari ile kendime güvenimi daha da mı kaybettim ki? Daha ne kadar kaybedebilirim ki bu olmayan güveni?

İnternetime dokunma diyerekten bir şeyler yazmak istiyorum. Ama düşünüyorum düşünüyorum bana dair engelleyebilecekleri bir şey bulamıyorum. Lezce'yi mi engelleyecekler ki? Yoo orda duyuruldu Lezce engellenmeyecekmiş. Eee bloguma bir defa daha dokunmazlar herhalde yani umarım. Sonra online oyunlarım var herhalde onlara da dokunma diyemem. Herhalde nette ''Haydar, aq, ag, liseli'' gibi bir şeyler de aratmıyorum. Porno zaten izlemem. Benim internetimde dokunabilecekleri bir şey görmedim ama yine de kısıtlanmak hoşuma gitmiyor. Dokunmayın lan internetime!

Şu ara yavru bir köpek arıyorum. Öyle eve kimseyi yaklaştırmayıp geleni ısıracak bir köpek hemde. Bu düşünceyi anneme de kabul ettirdim. Sibirya kurdu, alman kurdu ya da rottweiler hmm kangalda olabilir. Yeter ki geleni gideni ısırsın bu köpek. Geçen yıl bizim eve girmeye çalışan o adamdan sonra herkesi ısıracak bir köpek istiyorum yani. Yavru bulamıyorum. Parasız verecek birini hiç bulamıyorum. Abim falan da ayarlamaya çalışıyor bir şey ama cinsi saldırgan olmayınca başka bir şeyde istemediğim için o garibimde zorlanıyor. Ama valla iyi sabredip yardım etmeye çalışıyor... Neyse eğer 11'ine kadar köpek bulursa istanbula gideceğim. Bulamazsa da gideceğim. Bir şekilde istanbula gidip Miray'ı göreceğim... Genelde hep giden ben oluyorum ama neyse. Yazıya bi ara devam ederim şimdi Işık'la film izleyeceğiz.

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Abim sağolsun

Son zamanlarda hiç bir şey yazmadığımdan yeniden başlamak iyi olacak sanırım.

Artık insanlara burda uyduruk isimler vermekte zor oluyor yahu yeni bir şeyler bulamıyorum. Öyle sap gibi kalıyorum yani. Burada kaç gündür yazamamamın sebebi de o zaten isim sıkıntısı var bende. Neyse anlatmaya başlamak lazım bi yerden. Bi abim var nette tanıştığım manevi yani. O beni biriyle tanıştırdı nasıl gelişti o vakte kadar olaylar bilmiyorum ama iyi ki tanıştık yani. Miray dicem ben buna baya alakasız ama tersten okunuşu hoşuma gitti :) Yarim yani güzel duruyo. Yaratıcılıkta kıt biri olarak bunun için bile kendimi tebrik ediyorum ben. Neyse Miray'la tanışalı 3 gün mü ne oldu ama çok mutluyum ben. Zek'i tamamen atlattım zaten hepsi geçti gitti. Sanırım bunda duyduğum bir şeyinde etkisi var ama yazamayacağım buraya. Zek'e sormuştum onu öyle değil demişti ama artık kimseye güvenemiyorum. Konudan konuya atlamada üstüme yok yani. Miray'la o kadar çok ortak şeyimiz varki. Ya da ben şu ara ortak olan her şeyi bulmaya çalışıyorum bilmiyorum ama ben bundan çok hoşlandım ya. Neyse ki o burayı bilmiyor ve dilediğim gibi yazabilirim yani. Şu ara ondan hoşlandığımı da bilmiyor çünkü muhtemelen.

Dün gece Ram'ın kardeşinin düğününe gittik. Sınıftan giden tek kız bendim tabii ki. İboy ve Yasin'de vardı. Bunun yanında sınıftan gelecek olan diğerlerini ben hiç hesaba katmamıştım. 4 arkadaş daha gelmiş tabii ki onlarda erkek. Hepsi nasıl oynuyorlar ama bir ara kendilerini kaybettiler falan. Ben oynamayı sevmem zaten beceremeyeceğimden hiç öyle bir şeye kalkışmadım yani. Onları izlerken epey eğlendim ama. Çok güzel geçti vakit. O arada bi yerde bugün olacak matematik sınavını öğrendim. Hiç haberimde yoktu ya Damla söyledi yani bugünde sınavında boş kağıt verip çıktım yine...Sonra gelip yurda diğer sınav için hazırlandım. Diğeri epey zordu gerçi 40 tane soru sorulurmu bir öğrenciye yahu? İsyanlardayım. O dersten kalmamam lazım. Ortalamam 2'nin altına düşmemeli zaten. 

Şimdi bizim bu blokta iki tane asansör var. Biri çift katlara çıkıyor diğeri tek katlara yani bizim kata. Neyse çift katlara çıkan asansör bozulmuş. Ne zaman 7. kat için asansöre binmek istesem önünde bedava mal almaya gelmiş gibi insan birikintisi oluyo. Malum diğerleri odalarına yürüyerek çıkamıyorlar. Bende hiç merdivenleri şe etmesemde zorunlu çıkıyorum. Biri merdiven çıkmak basen yapıyor demişti. Gerçek mi değil mi bilmiyorum ama zorunlu olmadıkça artık merdiven yok bana. Zaten yayla kadar kıçım varken biraz daha büyümesinden korkuyorum yani. Neyse bir an önce şu asansörü yapsınlarda bende şeyimi büyütmekten kurtulayım.

Ben bu Miray'ı yerim bitiririm. Allah'ım böyle tatlılıkları yaratıyorsun ya birde beni sevmesini sağlarsan çok sevinirim. Konuşurken öyle mutlu oluyorum ki birden kıza aşkımmm diyerek atlamaktan korkuyorum yani. Birde bir başlayınca sevgi sözcükleri söylenmeye tıkanınca da aklıma aşkım demek geliyor tabii ama diyemediğimden hemen konu değişimi yapıyorum. Yerimmmm ben bunuuuuuu :))))

Resim ekleyemedim nedense hata verdi :/ :(

19 Mayıs 2011 Perşembe

Güven kendine

Ben aslında hiç güvenmedim kendime, başkalarının güvendiği kadar bile.

Normalde dışardan nasıl görünüyorum bilmiyorum ama içimden kendi kendimi yemekten öteye gitmiyorum. Okul bitince ne halt ederim ben diye düşündükçe çıldırıyorum zaten. Niye garson olmak istediğimi anladım mesela (aslında bir cafem olsun istiyorum) birilerinin karşısında duracak kadar güvenmiyorum kendime. Ya da tasarımlarımın bir işe yarayacağına inanmıyorum. Pek çok konuda zaten beceriksiz bir varlık olduğumdan  güvensizliklede birleşince işler daha da kötüleşiyor. Bu umursamaz tavırlarımın ardında sakladığım gerçek 'ben'i görse insanlar sanırım hayal kırıklığı falan yaşarlardı. Ben yardım alarak bir şey yapmayı sevmiyorum ya da insanlardan yardım istemeyi ama çoğu şeyi de onların yardımı olmadan yapamayacağımı bildiğimden susmaktan öteye gitmiyorum. Bir de sevdiğim insanlardan uzak kalınca ya da arada bir soğukluk olunca yaşama sevinci gitmiş insanlar gibi iyice tükenmiş oluyorum. Bunu özellikle Işık yaptığı zaman...

Bu yazı sıktı geçiyorum konuyu. Damla ile o kadar çok vakit geçirir olduk ki istisnasız her gün Burger'a gidiyoruz. Orda bi kız var böyle dünya tatlısı gülüyo. Zayıf kısa boylu falan filan ama o gülüşü yok mu? yerim onu ben. Neyse her vakit aslında onu görmeye gidiyorum Damla da keşfettiğimiz bu yeni şubenin kalabalık olmamasından faydalanıyor. Yine geçen gün oraya gittiğimiz sırada Zek mesaj attı.Ona kızdığım zamandan beri mesaj atmadığım ve konuşmadığımız için şaşırdım oldukça ama o minicik sohbet 'naber? nasılsın?'dan öteye geçmedi ve bir kez daha sustuk.

15 Mayıs 2011 Pazar

Beyaz pantolon

Kısa bir olay oldu az önce taze taze yazayım dedim. Bir yandan da yemeğimi yerim.

Kantinde her zamanki yemek sıramı beklerken, hazırlayan abinin beni unutması ile çay ısmarlattım ona. Çay bitene kadarda oturup kitap okudum. Yine o kitap sayesinde elim kolum dolu bi şekilde yemeğimi de alarak asansör beklemeye gittim, yürürken yurdun en güzel kızının ''iyi geceler'' demesi gibi keyiflendiren bir şey olamayacağını farkettim. Neyse ben beklerken merdivenlerden koşarak beyaz pantolonlu bir kız geçti. Ben pantolonun inceliğine hayret edip kızın neredeyse görünen iç çamaşırına bakarken karşıdan gelen kızı farketmemişim. Kafamı kaldırdığımda gelen kız ile bakışlarımız buluştu, diğer kızı neredeyse röntgenlediğimi farkettiysede bakışlarını başka yöne çevirip elindeki kolasından bir yudum aldı. Bir kaç saniye sonra beyaz kız geri geldi. O beni yakalayanın tam yanına geçti. Bu kez ben beyaza değilde yakalayanı inceledim. Kız gelip durduktan sonra bakışlarına koyabileceği en küçümseyici bakışı koyup kızı orda resmen ezdi. Öyle böyle değil o bakışı bana atsa kendimi dünyanın en ezik varlığı hissederdim. Neyseki diğeri bunu farketmedi. Sonra kısaca bir kez daha süzdü kızı her şeyi ile. Göğüslerinde fazladan bir dakika geçirip asansöre bindi. Asansörde o kolasını içerken bakışlarının hedefi bendim. Bana o bakışını attıysa da bunu görmedim ama öyle bi incelediki kendimi vitrine çıkarılmış mal gibi hissettim. Dişlerime de baksa tam olurmuş yani...

Bu da burda bitti. Unutmadan yazayım dedim. Sueno'yu anlatacaktım ben dimi. Bu hatun normalde istanbullu. Sosyomatta tanıştık. İlk başlarda felsefik olan ben o konuşmaları bir daha açmadım orası ayrı. Felsefemi kendi içimde yaşıyorum. O vakitler azıcık konuşmuştuk sonradan bu bi ortadan kayboldu. Buraya yazmamamın sebebi de o zaten. Onun kaybolduğu sıralar ben Zek ile uğraşıyordum. Zek'le ayrılmadan kısa süre önce Sueno ortaya çıktı. Yurtdışına gitmiş falan filan. Biz normal konuşmaya başladık yine. Zaten bir süre sonra Zek beni terkeyledi. Onları atlattıysam tek sebebi Sueno zaten. Bir şekilde konuşmaları ile geçirdi bunları. Öyle duygusal bir şekilde de değil, gayet normal arkadaş gibi. Bazen korkmuyor değilim benden duygusal bir şey bekliyorsa diye ama umarım yapmıyordur böyle bir şeyi. Bazen düşünmüyor değilim Sueno olsa nasıl olurdu diye ama onunla yapamazdım herhalde. O bana göre fazla hareketli hayatı fazla dolu ve o pasif. Yani olmuş ya da olacak hiç bir şeyi bilmiyorum...

12 Mayıs 2011 Perşembe

Bu yağmurlar

Ne zaman yağmur yağsa kendimi yeryüzüne inen Meleklerin varlığı ile avuttum.

Uzun zamandır yazmadım, doldum taştım yani. Ama şimdi hepsini unutuveririm ben. Anneler günü için evet gittim annem çok mutlu oldu ben ise mutsuz çünkü sırf hocamız dedi diye cumartesi gidip pazar dönmek zorunda kaldım. Ve bütün bunlar gereksizmiş çünkü o hoca sınav mınav yapmadı! çok sinir oldum olmasına elimden de bir şey gelmedi tabii. Sustum oturdum. Annemi görmek iyi geldi oldukça. Yeni buzağılar almış iki tane. Öyle tatlılar ki. Birinin adını ben koydum sonra o yavrucak benim oldu. Kıvırcıkım ona bu adı neden verdiysem. Neyse hoş göründü. Annemden ayrıldıktan sonrası yurt malum. Ödevler çok fena sıkıştırdı, öyle böyle değil canımızı çıkarttılar. Hala bitmiş değil ödevler. Hocaya da sinir olmuştum zaten ama yapacak bir şeyim hala yok. Bugün son çıktıları da aldım ama bir konuda eksiğim olduğundan yarın tekrar alacağım şeyler var.

Bazen garip bir boşlukta duruyorum sanki. Yazacak bir şeylerim yok aslında saçmalıyorum şu an. Dün Ankara'nın tüm yağmurunu yiyerek pese gittik yine. Ve her zamanki gibi yine yenildim. Pes2010 var benim pc de Bek'te konsol göndermişti onda yenmek çok basit. Mesela Fenere 10 tane gol atmak gibisi yok. Özellikle yendiğim fener olunca öyle mutlu oluyorum ki. Sebepsiz işte(!) Immm başka ne varki yazayım.

Bir hatun var Sueno diyeceğim sanırım buna. Neyse sadece söyleyim dedim şuan anlatasım yok pek olan olmayan şeyleri. Bu üşengeçliğim bi an önce geçer umarım.

3 Mayıs 2011 Salı

Bir küçük buz dağı masalı

Başkalarının doğrularını kabullenemeyen bünyem, Zek'in 'bu senin için iyi' görüşü ile yaptıklarını geri tepmekle meşgul. Keşke benim için gerçekten iyi olan bir şey yapsa. Ama dönmesin bana  ona olan güvenimi geri kazanmadan dönmesin. Gerçi döneceğinden değil de.neysem. Az önce bir daha sana bu konuda konuşmayacağım dediğimden buraya yazıyorum -artık o burayı okumuyor- en azından okuma deyince tamam demişti. Bana soğuk davranmasından nefret ediyorum. Soğuk davranınca canımı acıtıyor çünkü. Geri kalan vakitlerde herşey normal herşey güzel...

Dönem başından beri ödev yapmadığımdan tüm ödevlerim birikmişti. Oturdum hepsini bu akşam bitirdim şu ara tek bir ödevim kaldı. Acayip mutluyum yani. Günlerim gerçekten iyi geçiyor özel bir sebep olmadıkça terkeylenmem canımı acıtmıyor. Lampard'ın olduğu takımı peste hala alamıyor ve onun takımını alan arkadaşa hala yeniliyorum.. Bir evim olsun önce Ps sonra da pes alcam. Bi daha da başından kalkmam artık. Yazacak çok şeyim varda bu gece pek yazasım yok. Eee sevgili günlük benden bu kadar. İyi geceler.

1 Mayıs 2011 Pazar

Koç burcunun bendeki etkisi

Dikkatimi dağıtan bir şey olmazsa bugün aklıma esen her bir şeyi yazacağım. Berbat imlam ile herkesi boğacağım falan filan.

Işık geri geldi ve nedendir bilmiyorum daha çok vakit geçiriyoruz. Hatta pese gidecektikte paramız olmadığını farketmemiz uzun sürmedi. Aslında param var ama kreti kartında yani pek elleşmeye niyetim yok. Onu da Işık'a verdim gerçi. Yarın bir arkadaşı geliyormuş buraya yazık parasız kalmasın diye.

Böyle bi durgunluk var içimde. Hiç bir şey yapmak istemiyorum. Zek'in gidişi fena koydu sankim. PuCCa'nın bi yazısı vardı hangi burç sizi nasıl terkedecek diye hemen alıntı yapıyorum

''Koç:
Koç burcu erkeğinin daima kafası karışıktır. Ne istediğini bilmeyen koç burçları, bu gün sizi ister yarın pişman olur, yarın yine ister ama haftaya yine pişman olur. Koç burçları garantici oldukları için ilişkiye başlamadan önce “Heyy kadınım ben ilişki kafası yaşayan bir erkek değilim” telkininde bulunur. Terk ederken size rahatlıkla “Ben söylemiştim baştan” diyebilir. Siz bu burçla kavga etmek isteseniz de beceremezsiniz. Öyle kayıtsız kalır ki, siz sinir krizi geçirirken size “Ama ben böyleyim” diye, soğuk karşılık vermesi mümkündür.''

 Aynen böyle oldu gibi gidişi. Gerçi ben söylemiştim demedi ama her şeyde ben böyleyim gibisinden söyledi. Bir de farklı farklı şeyler söylediği oldu bitişimize. Mesela önce durgunluğundan konuşmak istemeyişinden falan bahsetti. Sonra aklına başkalarının girebildiğinden -ki bunu en son konuşmamızda söyledi. Baştan değil- Beni hak etmediğinden, oyalamak istemeyişine kadar benzer şeylerde geldi. Sevdiğini ama aşık olmadığını da söyledi. Değer verdiği için üzmek istemeyişinden. Giderek ne kadar üzdüğünün farkında değildi belki de. Ya da anlamak istemedi. Gelecekte bitirmektense baştan bitirmek daha iyi diyerek kendi kararını kendi iyisini uygulattı bana biraz. Çok zorladım çok üstüne gittim biliyorum. Canını acıtmak istiyorum onun. İstersem yapabileceğimi de biliyorum ama kıyamıyorum. Benim kadar üzülsün istiyorum. Benim kadar acı çeksin ama yapamıyorum. Şimdi o beni yeni terkeylediğinden onun dışında hiç bir şeye üzülmeyeceğim yani eğer birini kullanıpta üzersem bu bana hiç bir etki etmez. Gerçi ben bu şekilde yapamıyorum. Ufacıkta olsa bir şey hissetmeyince kimseyle olamıyorum. Bu dengesizliğimi alıp öldürmek istiyorum.

İçimdeki umursamaz canavar açığa çıktı çıkmasına da hala Zek'i düşününce ara ara acıtıyor. Şimdi ben onu unutmadan o başka biri ile olursa bu çok koyar bana. Yani öyle böyle değil içime oturur bidaha da kalkmaz ordan. Gider o kızı da Zek'i de öldürürüm yani o derece oturur içime.

Hemen umursamaz tavrıma dönüp banane diyorum. Kendimi anlamıyorum ben. Kimseyi de anlamıyorum. Nerde nasıl bir salaklık yapıpta sevdim ben bu çocuğu? Hayır bırakacaktım önce o beni sevecekti. Sonra bir daha bırakmayacaktı. Niye salak gibi ben atladım yani. Böyle olunca ben uğraşıyorum deli gibi. Yine aynı şekilde deli gibi ben acı çekiyorum. Şıp sevdi tarafımla bir kaç güne sevgili de bulurdum da siteden sildim hesabı ya. Gerçi farkettiğim bir şey varsa o da site dışından da rahatlıkla kız bulabiliyor olmam. Uf neyse sıkıldım ben bundan gidiyorum.