31 Mart 2011 Perşembe

Bu koku bende kalmasaydıda olurdu

Homofobik kapşonumu giymiş bugün. Ben bu kızın kokusunu sevmiyorum. Öyle parfüm falan değil has kendi kokusunu sevmiyorum ve sanırım kapşonum şu ara homofobik kokuyor. Eşyalarımın izinsiz kullanımına deli olurum ben. Önce bi sor canım belki ben giycem? belki ben kullancam. Nerden biliyorsun? Nerden geliyor bu özgüven? bi gün fena parlıcam söndüremicekler. Ben kendimi biliyorum gerçekten sinir yaparsam dövmeden bırakmam o kızı ondan kendime engel oluyorum ama her sabrın bir sonu var. Hele bi Su alıyorum 1.5 litre lan kaç kişi içiyorsunuz benim suyum ben içemeden bitiyor. Yaz gelsin küçüklerinden alcam artık. Ben suyu ılık sevmiyorum illa soğuk hatta mümkünse buzlu olacak. Yazın dolaptan küçük su alıp bi günde bitiriyorum ama pahalıya geliyor öyle. Kışın aldığım suyu camın önüne koyuyorum o ılımadığı için içebiliyorum sürekli, tabii kızlar bırakırsa. Su açılımımı da yapmış oldum böylece. Gelelim diğer konulara.

Pc'min kablosu bir kez daha yanmış. Işık'ın ellerinde, okulda. Alıştım teknolojiye dair kötü şeylere, bu da gitmiş çokmu? Ama Zek ''Çok talihsizsin bu konularda'' dedi, bende ''sağol bunu duymaya çok ihtiyacım vardı zaten'' dedim. Orda terslemiş gibi oldum vicdan azabını hala üzerimden atamadım. Keşke demeseydim öyle ya amacım terslemek falan değildi ki. Dengesizliğim üzerimde yine. Neyse vaktim olunca pc'e yeni kablo alacağım. Benim iş bulmam lazım. Çalışmam lazım. Sonra para biriktirmem lazım. Çok zor özellikle benim gibi midesine düşkün biri için ama yapmam lazım. He bir diğer zorluk teknolojinin başıma bela olması.

Zek. O'nu düşünmek çok güzel, başlıbaşına bir mutluluk kaynağı. Ona sahip olmak bu terim fazla yanlış oldu hayır onun sevgisine sahip olmak daha doğru geliyor yine de uygun kelimeler bunlar değil. Bilmiyorum kelime oyunlarını severken şimdi güçsüz kalıyorum. Güne seninle başlıyor, geceye seninle adım atıyorum. Yemeği seninle yiyor, seninle uyuyor, seninle hareket ediyorum. Susuyorum sen konuşurken o güzel sesini dinliyorum. Senin olmadığın şeyler anlamsız geliyor. Düşüncelerimin tamamısın diyemiyorum ama elimde olmadan bütün düşünceler sende son buluyor. Nedenlerime cevaplar bulamıyorum mesela neden seni düşünüyorum? Neden seni seviyorum? Seni seviyorum, çünkü; diye başlayıp açıklama ile biten tüm cümlelerin aslında sevgime mazaret olduklarını görüyorum. Seni sebepsiz yere seviyorum...

Işık. Son günlerde hiç bir şeyden bahsetmedim O'nun hakkında. Bahsetmeyeceğim bu olanlardan. Hiç olmamış gibi davranıp unutacağım bugünleri...

29 Mart 2011 Salı

Aradım bulamadım

Okula gitmek tam bir işkence. Kalkıyorsun sabah alarmın sesi ile kapatıp yatıyorsun, 2 dk geçiyor tekrar çalıyor kapatıp tekrar yatıyorsun son alarma güvenerek. 2 dk sonra tekrar çalan aleti kapattığın an bittiğinin resmidir aslında çünkü o son alarmdı seni salak. Erken kalkmam gerekirken her zamanki gibi 12:30 da kalktım. 1 saat içinde faturamı yatıracağım yoksa kahvaltı yapıp okulamı gideceğim? Hiç biri olmadı maalesef. Bir çay aldım elime yolda içerekten gittim okuluma.Kalan paramla da çikolata aldım. Derste hoca kendini kaale alan öğrenci bulamayınca kızdı ödev verdi fırça attı bizi sınıfta bırakıp gitti. Bende akrobat çalışmadığı için yapmadım tabii. İboy acıdı bana kendi yaptığına benimde adımı yazdı. Ders bitiminde Işık'ı gördüm biraz sonrasında dışarı çıktım yeniden.

Kendimi son gördüğümde turkcell bayiinde fatura yatırıyordum. İçim acıyor fatura öderken bir yerlere. Hele harç parası zaten ayrı. Aldığım eğitim eğitim olsa bir canım acımıycak ama olmuyor işte.Ondan sonra kredi kartıma 100 tlcik yatırdım. 5 parasız dolandım biraz. Aslında hediye aradım Zek'e ama bulamadım. Bileklik aradım aslında o kendi bilekliğini arkadaşına verdi bende ona benzeyecek bir şey aradım ama bulamadım. Kargoya vermeden onun şeylerini kızılaya gidip bileklik bulsam iyi olacak. Ama o da yetersiz geliyor sonuçta doğum günü hediyesi olacaktı. Epey geç kaldım farkındayım ama ben bu hediyeyi 1 aydır arıyorum bulamıyorum. O daha önce bahsettiğim forma ile arabaya para verirsem 5 parasız kalacağım harbiden. Gerçi istediğim gibi bir şey bulamazsam yine araba olacak gibi geliyor. Bi saat sordum adam 1.500 tl dedi bi şaştım kaldım adama baktım mal mal sağolun deyip çıktım. Lan o kadar param bile yok benim ki onu biriktirmek demek 3 ay aç gezmem demek benim ki bu ay yurt paramı yatıracağım bir de. Annemden para almadan yaşamaya çalışıyorum zaten. O saati anca iş sahibi olunca alırım ben. Hem niye saat alıyorsam O'nun çok sevdiği bir Fenerbahçeli saati var. Sonra bi yere girdim hediyelik eşyalar var bakıyorum falan erkek arkadaşına mı alcan dedi adam, topluma açılmadığım için evet dedim tuttu beni önce harley motorun minyatürüne götürdü ordan da bibloların olduğu yere. Ne saçma adama diyorum hediye olacak tutuyo biblo gösteriyo, hediye dediğin işe yarar bir şeydir. Evine süs diye konulsun diye vermem ben. Hele doğum günü hediyesini öyle hiç almam ya değeri olur emek harcarsın yada O'nun işine yarar bir şey olur. Ayda yılda bir kez bakıp göreceği bir şeydense sevip kullanacağı bir şey tercih ederim. Böylece de eli boş dönerim yurda. Bulamadım hiç bir şey. He bu arada kullanacağı bir şey tercih ederim diyen ben seneye vereceğim hediyeyi hazırlamaya başladım bile. Ne salağım önce bu yılı bi atlataydık eyiydi. Hem o hazırladığıma 1 yıl az bile çok zor olacak çünkü umarım beğenir ya.

Neyse sıkıldım hediye muhabbetinden zaten bir şey bulamadım çıldırcam. Çıldırmak demişken derste Face'i açtım bugün bi kız bunun duvarına bir şey yazmış kimdir diye bakarken bi baktım profil resminde kızın, Zek'e benzeyen biri kızı öpüyo. Derste çıldırdım. Dinlemek ne mümkün hocayı fırçada yedim zaten dedim hocaya akrobat çalışmıyor diye, ne alakaysa kadın bi ton fırça attı hiç biriniz beni dinlemiyor ki, yüzüme bakan bile yok anlatırken falan filan. İyi de hocam herkese pc vermişsiniz kim size baksın ki? Neyse en son öpmesinde kalmıştım. Sadece benzetiyorum ama bakıyorum resme her şeyini inceliyorum diyorum bu küpe onun gömlekte onunki ama resme efekt uygulamış kız. Gözlerini kapatmış bide öperken. Kızı ekledim ben direk kabul etse resmin büyük halini incelicem ama yok hala etmemiş. Bu saatten sonra önemi kalmadı zaten. O saatlerde kendi kendimi yerken sinirle pirsinge bulaştım sağolsun etkiye tepkide gecikmedi acıyo şimdi kendileri. Kız kabul etsede direk sileceğim. Akşam sordum Zek'e öylesine çekilmiş resimlerden biriymiş aynının başka kızı öperken versiyonu var birde. Ona da bozulurdum da artık içimdeki canavara elleşmiyo. Nasıl yapıyo bilmiyorum ama Zek beni anında sakinleştiriyo bu krizde geçip gidiyo. Işık'a anlatmıştım bunları az önce sordu son durum ne diye öylesineymiş dedim. Hmm sen aşıksın galiba dedi. Biliyo bu kız beni ya aşık olmasam niye böyle sakinleşeyim dimi.

Aşk kokan yazıdan sıkılmış bulunuyorum. Sonunda regl oldum rahatladım. Manyak bi olay he olana kadar bi geriliyo insan bi geriliyo olunca rahatlıyo, öyle bi anlatıyorum ki sanki çiş yapıyorsun. Adet olmanın en güzel tarafı malum bölgenin acayip hassas ve mastürbasyona elverişli olması. Kötü etkileri kanlı bir el. Normal şartlarda bile mastürbasyon yapmayan benin işine yarar bir bilgimidir bu? Hayır. Eee o zaman ne konuşuyorsun sus EfsuN...

26 Mart 2011 Cumartesi

Rüyalar alemi

İçimdeki çakma komedyen, Müslüm'ün küçük kızına dönüşüyorsa suçlu ben değilim.

Yine sıkılma dönemlerime girmiş bulunuyorum herkese hayırlı ve uğurlu olsun. Ben bu homofobiği döverim. Kız manyak, gıcık, deli. Haftasonunun sabahının köründe kalkmış kız yatakta bi oraya bi buraya dönüp duruyo, Rüyamın en güzel yerinde uyandım. Zek'i görüyordum birde nasıl sinirlendim ama. ''Homofobik'' dedim ses vermedi. Bida çağırdım ''ne var'' dedi. ''Sabah sabah yatak gıcırtın kafa sikiyo'' dedim. ''Senin telefonunda aynı şeyi bize yapıyo'' dedi. Benim kafa iyice attı lan sen o telefonun ekranını kırdın, kırdıktan sonra bi daha benle konuşmadın bi süre sonra gelmiş birde bunu diyorsun manyak kız! Kalkıp iki tane çakacaktım bi daha çıkartmayacaktı sesini. Vazgeçip döndüm uyudum. Sonra bir daha Zek'i görmek mümkün olmadı tabii. Kabus gördüm bi ton. Of ya zaten çok zor görebiliyorum bari onu elimden almayın.

Yanlızlığım tavan yapmış durumda Işık yok Zek yok kızlar terkeyledi beni Damla'dan da ses yok. Saat 2'ye geliyordu uyandığımda o vakitten beri sürekli birşeyler yiyorum baş ucum çöp dolu. Şiştim ama yapacak bir şey bulamıyorum sürekli yiyorum. Bir son versem iyi olacak. Canım çok sıkkın. Filmlere gömüldüm resmen başım ağrıyor uyuyamıyorum. Bir yerde depresyona gireceksem de gireyim artık sıkıldım ya. Yazacak birşeyde bulamıyorum aslında saçmalıyorum...

Ezgi mesaj attı dün. Onunla konuştuk epey. Bununla uzun zaman oldu tanışalı siteden kendisi. Anlayışımın dışında diyemem de bu kız bana çok benziyor. Her şeyde bilgisi var çok fazla kitap okuyor ve maalesef yarın kendisi ÖSS ye girecek. Yeni adı öss değil gerçi ama bilmiyorum. Çok saçma kız o kadar çalışıyor ki kazanmayı gerçekten hak ediyor ama ya kazanamazsa? O zaman ne olacak? Sınav çok anlamsız bir kere. Sen 4 yıl hazırlan 3 saat sınava gir o senin gelecekteki 4 yılını belirlesin. Bilgi denilen şey böyle ölçülebilir mi? Bu ne kadar sağlıklı bir sistem? Böyle bilip bilmeden konuşmak kolay belki de bana. Amaaan neyse saçmalama yolunda iyice ilerledim ben. Dışarı çıkıyorum dolaşacağım biraz.

Dip not: Asansörde kendi katına geldiği halde geri dönüp asansöre binmeye çalışan kaç tane beyni bulanık salak vardır dünyada, benden başka? Hadi ama çıksın birileri yanlız olmak istemiyorum.

25 Mart 2011 Cuma

Yokmudur bir dengesi şu işin?

Bir tarafı düzeltirken diğeri bozulur genelde, Benim dengem fazla şaşkın sanırım birini bile düzeltemeden ikisi birden bozuluyor...

Her şey iyi gidiyor derken kötü olmak zorundamı? Yok canım regl olacak olmamın bu duygusallıkla hiç bir alakası yok(!) Işığınkini bugün yine Işık'ın kolunu tutarken gördüm sesini duydum farketmedi ikiside beni kapıyı geçtim o an Işık ''acıtıyorsun'' dedi. Sonra beni gördü ''bu bizim aramızda'' dedi sadece. Yine deli oldum ben dalacaktım kıza, hiç bir şey yapmadım döndüm geldim odaya. Işık'ı korumam gerek ama hayat onun dilediğini yapsın artık madem kendi aralarında kendi halletsin bunu da. Ama 3. kez görürsem bi tane çakmadan bırakmayacağım kızı. Böylece bu gerginlikte son bulmuş olur. Ben kızla konuşmuyorum diye Işık geldi benimle konuştu hatırlamıyorum şimdi ama ana teması konuş artık onunla demek ister gibiydi. Böyle iyi davranmaya selamını almaya hatta aynı masada yemek yemeye başlamıştım kızla. Dünde ütüsünü aldım. Sabah odaya geldi konuştuk. Ulan akşamına deli mi etmen gerekiyor beni! Sonra bütün olanlar bitmiş İboy bana basket topu bıraktı okula verip onun kimliğini geri alayım diye. Işık gördü topu falana kızla oynayacaklarmış dedi istersen sende gel. Gitmedim zira gidersem kızı döverdim görmezden gelmeye çalışıyorum geçmedi çünkü sinirim hala...
Saat 2:30dan beri Zek'tende haber yok bekle bekle mesaj atmıyo. Geçen günlerde ben buna mesaj atınca akşam vakti Saatler sonra cevap verdi beni deli etti, bu akşam bir şey yazmadım ondan dolayı. Sonra bi mesaj attı saat 10'da. Aradan koskoca 7.5 saat geçti ya. Bunu dakikaya hesaplayınca tam olarak 450 dk yapıyor. Bunun sadece 5 dakikasını istemekle hatamı yapıyorum acaba. Çokmu şey bekliyorum ondan? Çokmu sıkıyorum? Kendimi böyle acayip değersiz, gereksiz bir şey hissediyorum. Hani yaşamayı hak etmeyen insanlar olur ya onlar gibi. Zaten hala bana imkansız geliyor onunla sevgili olmak bu durumda onun hayatında gereksiz olduğumu hissediyorum, gitsem farketmeyecekmiş gibi geliyor... Mesaj attıktan sonra trip yaptım annesi ile tartışmış biraz kötü oldu ama durduramadım kendimi. Hala kızgınım ona yazmadığı vakitler için, şimdilik trip yapmayı bıraktım sadece...

Ben regl oluncada çekilmiyorum ya. Bu duygusal moddayken falan hiç çekilmiyorum, aşıkken çekilmiyorum, kıskançken çekilmiyorum, sinirliykende çekilmiyorum, ben hala niye yaşıyorum ki?  Bi an önce olayım da bitsin be of!

Allah'ım hani sinirleniyorum ya, ya bana karşımdakini döveceğim fırsat yarat yada beni sinirlenmekten uzak tut nolur. Yoksa içime ata ata kendi kendimi yiyorum ben...

24 Mart 2011 Perşembe

Gitme

Ne zaman birine değer verdiğini hissettirsen hep ilk o gider derler. Dilediğim gibi konuşamayacakmıyım yani? Söyleyemeyecek miyim içimdekileri? Gitmesinden korkuyorum çok hemde, ve o gidecek biliyorum... Nedenini zamanını açıklayamıyorum ama gidecek işte. Lacivertin bende bıraktığı izleri silemiyorum. Korkuyorum bu da ondaki gibi olacak diye. Anlattım mı onun hikayesini bilmem ama o başta sevmemiş beni. Benim onu sevdiğim gibi. Ayrılmak için bahaneler bulurdu, dönsün diye her şeyi yapardım. Dünyamın merkezi olmuştu. Ona olan aşkım sanırım onu değiştirdi, onun sevgisizliğinin beni değiştirmesi gibi. Aylar geçti biz hayaller kurduk binlerce. Evimizi çocuklarımızı eşyalarımızı bile. Her şey tamamdı bir gerçek olması kalmıştı geriye. Ellerimizle yıktık onları. Sevgi kadar yalanlarla süslenmişti hikayemiz, hayallerimiz. Bir yüzüğü bir de eşyalar var geriye kalan evde özenle saklanan. Sanki onları atarsam geçmişimde gidecekmiş gibi hissediyorum. Yüzüğü atarsam sokağa uğruna savaş verilmiş bir 'aşk' boşa gidecekmiş gibi. Kıyamıyorum hiç birine. Hele defter. Ne atabiliyorum ne de saklayabiliyorum. Dolabımın köşesine koydum öylesine tutuyorum. ''Bir gün kendi hayatlarımıza sahip olduğumuzda O eşyalarda sahiplerine dönecek'' böyle anlaştık onunla. O gün geldiğinde eşyalarını ona verebilecekmiyim bunu da bilmiyorum. İlişkimizin sonunda o ihanet etti. Çok kavga eder olmuştuk. Her dakika her saniye güzel geçen anlarımız yoktu. Çoktan bitmişti sevgi görünürde. Bitirdik. Başkalarını hayatlarımıza almamız hiçte uzun sürmedi, ama o geri döndü?! -M-'le birlikte o da döndü. Nedenlerime verecek doğru cevabı yoktu biliyorum. Bana söylediği bir mazaretten öte değildi. Yaşayabileceğim her şeyi yaşattı bana. İçimdekileride alıp götürdü. 

Korkuyorum o zamanları tekrar yaşamaktan. O zamandan beri kimsenin bana zarar vermesine izin vermemişken şimdi delicesine korkuyorum Gitmesinden. Ben aşıkken çekilmez oluyorum. Çünkü dünyamın merkezi yapıyorum insanları. Deli gibi kıskanıp koruyorum, sıkıyorum, boğuyorum hayatlarına karışıp değiştiriyorum. En çokta bu kısımdan nefret ediyorum çünkü hayatlarımızı mahvediyorum. Sanki aşıkken 2 kişilik geliyor dünya, başkalarına yer yok. Saçma biliyorum bana da mantıksız geliyor bu ama iç güdü yada duygular neyse artık onlar beni ele geçirince kopuyorum ben. Bir de sinirlenince krizde falan tamamen gidiyorum. Ne olursa olsun umurumda bile olmuyor insanları ne kadar kırdığım ne kadar üzdüğüm. Susturulmalıyım bence. O gidecek çünkü, sebebi tabii ki ben olacağım...

23 Mart 2011 Çarşamba

Nedense bi kaç gündür gidesim geldi

Tiner kokan günlerin ikincisini yaşadım dün. Bu zamana kadarda yazmak içimden gelmedi. Blog kapalıydı malum. Bugün okuldan denedim açıldı büyük şok içinde anında geriye kapattım tabii. Etrafım sınıf arkadaşlarım tarafından kuşatma altında gibi gelmişti bi an halbuki kimsenin bana baktığı yoktu. Paranoyamı oldum ne? İçimdeki kıskanç canavarı öldürmeyi başaramadım ve o Zek'e işkence etmekle meşgul. Buraya iç sesimi yazsam yemin ederim o katili birileri polise şikayet eder. Neyse İboyla dün gözleme yedik ama çok güzeldi ya. Bugünde ilk kez okulun yemekhanesinde yedik. Bildiğin yemekhane iki yıldır burdayım hiç gitmemiştim. Bi anda lisedeki günlerime döndüm ben. Orda da aynı sistem vardı. Garip geldi be kötü oldum. Ben Lisemi çok seviyordum. Şimdi oranın doğallığını hiç bir yerde bulamıyorum ne insanlarda ne de şehirlerde.

 Okulun bilgisayarından sürekli film indiriyorum bir sürü filmim oldu beynim hamur gibi oldu. Bir kaç kitap bulup okusam iyi olacakta çok parasızım ya. Telefonum tamirden sonunda geldi ve ben paramı oraya yatırdım. Sinir oluyorum böyle durumlarda annemden para almayı sevmiyorum çünkü başka birinden de alamam Damla ayrı ama ondan da almak istemiyorum artık borç bile olsa. Bazen okul adı altındaki işkenceden kaçıp köyde yaşayasım var. En masrafsızı o yahu. Hem severim yanlızlığı doğayı. Şehirde çok boğuldum ben eve mi gitsem diye düşünüyorum ama eve gitmek demek annemin para vermesi demek istemiyorum bunun olmasını, ama kaçıp gidesim var bir yerlere. Her gün sokaklarda yürüyorum boş boş bu da bi yerden sonra bıktırıyor artık...
İnsanların hayatlarını mahvetmekten de bıktım -M- aradı bi kaç gün önce.Bir ton laf saydı bana. Kardeşine ne olduğunu söylemişti bu kardeşide ailesine anlatmış. Hak ediyorum o lafları ama bu ailesi öğrendiği için değil ondan ayrıldığım için. Sevmiyorken ne yapabilirdim diyerek kendimi haklı göstersemde sanırım suçum çok büyük benim. Bulaşmak istemiyorum bunun için kimsenin hayatına. İmkanım olsa her şeyi geride bırakıp, herkesten kaçıp hiç bilmediğim bir yere gidip yaşamak isterdim. Zek'i düşünmüyor değilim, bir yandan diyorum onu kendimden korumuş olurum onun iyiliği için olur ama ben bunu yapamam ki. Bırakamam onu. Böylesi bir sebepten gidemem onu üzemem ve sanırım kendimide giderek mahvedemem.
Bugün onun doğum günü. Yanında olamıyorum bile. Kendimi çok kötü hissediyorum ve daha kötüsü bugün yanında başka bir kız var! Biliyorum Zek bir şey yapmayacaktır ama içimdeki canavar yokmu neler neler fısıldıyor bana...
Neyse havadan sudan konuşmak daha mantıklı sanırım ama aklıma bir şey gelmiyor. Susayım ben en iyisi gece yazarım... He bir de Zek'i çok özledim ben...

17 Mart 2011 Perşembe

İçmeden sarhoş olmak budur!

Salı günü serigrafi yapacağız normalde bizim grup basmıyor ama izlemek için çağırdı hoca. Sabah 8:30 da kalk git sen derse hoca gelsin 9 da. Adalete bak. Neyse atölyeye girdik bize bilmemneyi temizlenmemiş kalıp verdi haftaya hazırlayın bunu silin diye. Onu bi ton maddeye yatırdık yok çıkmıyor o izler saatler sonra ispirto ile sildik geçti. O arada atöylede diğerleri baskı yaptığından arada onlara yardım ediyoruz. Etrafta en baskın olan tiner kokusu sonra bir ton maddenin kokusu var. Ara vermedik hiçte. Bi ara hoca yardımcı bi kadın çağırdı sonra beni onunla yolladı atölyeden bi çıktım hayata döndüm sanki. Allah'ım temiz hava ne güzel bir şeydir. İçerde bizi öldürmüşler resmen beynime bi haller oldu. Arada dünya dönüyo falan. Liseden beri tiner koklamamış insanım ben bi anda kaldıramadı bünye. Geri dönüp neredeyse 1.5 saat daha çektim o kokuyu güzelim ciğerlerime. Öğlen bi bıraktı bizi hoca hava da güzel zaten kızılaya kadar yürüdük. Temiz hava gibisi yok valla. Orda bi cafede biraz oyun oynadık Yasin'le İboy'u tavlada yendim. Diğer oyunlarda sanırım yenilen sadece bendim. Akşama doğru Zek aradı sesi falan kötüydü hasta olmuş bu, mesajlarıma cevap vermemişti zaten endişelendim tabii epey Biraz konuşup kapattık... cafeden çıktık sonra yurda döndüm. Neyse ki Zek akşama iyiydi. Biraz baş ağrısı vardı ama genel olarak bir sorun yoktu.

Bugün de sabahın köründe kalkıp adını bile doğru düzgün söyleyemediğim derse gittim. Hoca çok iyi anlatıyor ya sevdiriyor dersi. Bi ara verdi bu ben uyumuşum orda. Derse başlarken uyandırdı tekrar sonra ne zaman gözlerim kapansa dikkatimi çekecek bir şey yaptı. Öğleden sonra photoshop dersinde hep yapmak isteyip beceremediğim bir şeyi öğretti hoca. He bir de film indirdim. Okulun interneti hem hızlı hemde sınırsız bi film 20 dk da iniyor ya. Manyak bir şey. Yarın MÜY'de de indiririm bi haftalık film çıkar bana. Zek'in telefonu bozuldu konuşamadık pek. Yarında konuşamayacağız. Zaten benimde Sms'im bitmişti dert yok. Yarın kontör yüklesem iyi olacak. Akşam akşam deli oldum içimdeki kıskanç canavar bi anda serbest kaldı. Yok yok ben böyle durumlarda onu kontrol edemiyorum. Ele geçiriyor resmen beni. Birde mantık arayan biriyim aklımda soru işaretleri kalmasını sevmem bi ton soru ile Zek'i bıktırdım. Bu çocuk bana iyi dayanıyo ya ben bile katlanamazken kendime. Neyimi seviyor anlamıyorum ya valla böyle Ezik, gereksiz, kıskanç canavarımsı bir şeyim ben. Öyle özel yeteneğim falanda yok. İnsanlar bende ne buluyorlar zaten onu hiç anlamıyorum. Konuşmuyorum bile onlarla ya anlatıyorlar dinliyorum, iş anlatmaya gelince beceremiyorum. Kısacası ben kendimden valla bıktım umarım Zek bıkmaz benden. Pff delimiyim ne aklımda bir sürü senaryo var O'nunla ilgili, bunların mutluluk dolu olanlarını alıp kullanmak gerisini de arşivin en arkalarına saklamak istiyorum. 

He birde akşam resim attı bu bana yerimm lannn çok tatlı. Yok valla kendimi ezik hissediyorum ya. İçimde sanki Küçük Emrahvari bir duygu kabardı. Abi benim hiç sevenim olmadı ki diyen...

15 Mart 2011 Salı

Bu film gibi olacaksa hiç bitmesin

Simdi yazılmamış her şeyi yazmak istiyorum buraya. İzmir dönüşünden beri mutluyum. Normalde İzmir'den ayrılırken hüzün olması gerekirdi, yok demiyorum ama azdı. Daha çok mutluydum çünkü o Ayrılık Filmlerdeki gibi ''Son'' sahnesi değildi biliyorum, devamı olacaktı. Biz daima birlikte olabilecektik. Belki aklımda kurguladım bunu ama o an hissettiğim tek şey bu filmin ''Son''una daha çok vardı. Ne kadar doğru geçmişle bugünü karşılaştırmak bilemiyorum ama ben eskiden tüm sevgililerimde 'elbet ayrılacağız, bu ne zaman bitecek acaba, ilk o mu ayrılacak, bundan sonraki kim olacak...' Gibi bir ton düşünceye kapılırdım ama Zek'te ki fark bu. Bütün bunları hiç düşünmedim, düşünemedim, hiç aklıma gelmedi. Geleceğe dair ne düşünsem Zek'i de daima yanımda hayal ettim. Hayallerime bile başkasını katmadım yanlızca biz olduk ve tabii ki sevdiğimiz insanlar. Her şey o kadar güzel gidiyor ki...

Cuma akşamı İstanbula gitti. Sabahına ordaydı sanırım. Arkadaşının doğum günü vardı. Neyse İstanbul ziyaretinde Dila ile buluştular. İlk başta karşı çıkmayı düşündüm, vazgeçtim çok saçmaydı, gereksiz kıskançlıktı. Sonra belki gitmez diye umut ettim, gidecekti elbet. Sonra baktım ki farkında olmadan trip atmaya başlamışım durup düşündüm azıcık. Sonra O'na gerçekten güvenen biri olarak bu kıskançlığa hiç gerek yok dedim gayet normal davrandım. Ben Zek'e güveniyorum sonuçta insanlarla oynayacak biri değil, O'nu sevseydi benimle olmazdı da. Bu durumda bir sorun yok, Zek'i zorlamamın bir alemi de yok. Onlar sadece arkadaş diyerekten rahatlattım kendimi. Şuanda gayet iyiyim. Umarım böyle devam edebilirim.

Pazar akşamı anneme lezbiyen olduğumu söyledim. Öyle pat diye söyleyemeyeceğim için önce dedim ''anne sen lezbiyen ne demek biliyorsun dimi'' diye. ''Evet'' dedi. Sonra ''ben öyle olsam ne olur'' dedim güldü. ''Tam anlamını bilmiyorum'' dedi. ''Ben erkekleri değilde kızları seviyorum'' dedim. ''Tamam benden saklamadın ya sorun yok'' dedi. ''Kızmadın mı?'' dedim burda ufak bir şok geçirdim bu kadar iyi karşılama beklemiyordum da. ''Yooo niye kızayım saklamadın ya'' dedi. ''Tamam peki ben ilerde bi kızla evlensem ne olur'' dedim. Bir daha güldü ''Zamanı gelsin düşünürüz'' dedi. Konuşmanın devamı gayet normal geçti havadan sudan. He birde tam konuşmaları hatırlayamıyorum ben, bu konuda hafızam cidden berbat konuşmalar genel olarak böyleydi.

Bek ile bi daha tartıştık az önce. Sustum sadece yine kırmak istemedim ama o nasılsa yine kırılacaktı. Işık'ımla her şey iyi gidiyor sanırım. Kardeşi ile konuşurken izledim onu bu akşam, değişik oldu bi an. Ailesi ile arasındaki bağ çok güçlü ve o ailesiyleyken çok huzurlu. Melek konusu tamamen kapandı. Bu önce Homofobik ve tayfası ile sırf TRT işlerinden para kazanmak için neredeyse kanka oldu. Normalde bakışlarından rahatsız oluyorum diyen kız şimdi odaya gelince bi onlara selam vermeye başladı. Bu böyle devam ederken en son odaya geldi kızlara kağıt imzalatıyor bana da uzattı sende imzala diye. Ne bu ben öyle her yere imza atmam dedim. Off bide sana anlatamam gibisinden bir şey dedi. Ben yine dedim bilmediğim yere imza atmam ben diye kızdı çekti gitti. Çokta umurumdaydı ya. Neyse ya konuşmuyoruz sanırım artık.

Şimdi Zek okul için hazırlanıyor. Birazdan gelecek sonra uyuyalım diyeceğimde ödevi var ya. Keşke matematikten anlasam yardım ederdim hiç değilse...

Minik minik hayallerim büyüdüler şimdi gerçeğe yakınlar

İzmir'e gideceğim gece resmen yerimde duramadım. Onca şey yapmama rağmen vakit geçmedi sonunda duramayınca saat daha 9'ken çıktım yurttan. Ne manyağım he. Gidip terminalde bir oraya bi oraya yürüdüm dolandım durdum 10:30'daki otobüs için. Orda iki kız vardı bakıp bakıp güldüler bana. ZAten içimde bi ton heyecan vardı gidip çakacaktım bi tane susacaklardı. Bir yandanda kötü hissediyorum sanki kaza yapacağız ve ben öleceğim o derecelik bi korku kimseye de söyleyemedim benim içimden bunlar geçiyor diye. Otobüs geldi farketmedim bizimki olduğunu çünkü otobüsün önüne sefer sayısı olan 2340 yazmışlar ben onu saat olarak algılayıp 23:40 arabası diye düşünüyorum çok zekiyim ya. Sonra aklıma bilete bakmak geçti-ki iyi ki bakmışım- lan bu benim otobüs diye direk atladım. Aştiden çıkarken 5-6 kişi vardı. Bir yere daha gittik ordan da aldık bi kaç kişi toplam 11 yolcu ile yola çıktık. İçimde hala korku var ya emniyet kemerimi hemen taktım. Yola çıktık bi yere kadar olmasada sonra kar yağdı. Sürekli Zek ile konuştuk yolda. Sivrihisar denilen yerde Polis durdurdu bizi yol kapalı ilerde giderseniz ceza yazarız falan dedi konuşmanın tamamını duymadığımdan hatırlamıyorum hepsini. Neyse biraz daha ileri gidip orda kaldık daha ileri gitmedi otobüs yarım saat kadar bekleyip geriye bi tesise girdik yol açılana kadar bekleyelim diye. Gecenin 1'nden sabahın 6'sna kadar orda bekledik böylece battaniye ile yastık alıp yattım. İçimde nasıl korku varsa uyurken emniyet kemerini çıkartmadım. O karnımı sıktı gece uyanıp durdum sürekli Arada Zek ile konuştuk falan... Sonra sabah 5:45 civarı uyandım. Merkezden aramışlar geri dönüyoruz yok açılmayacakmış diye. 

Nasıl üzüldüm ama tüm hayallerim yıkıldı resmen. Ağladım biraz sonra Bek'e mesaj attım. Hemen uçak falan bakmaya başladı netten. Yarım saat geçmeden uçak kararı aldık. O arada Zek'e mesaj atmıştım geri dönüyoruz diye sonraki mesajımda uçaktan falan bahsettim. Ankaraya döndüğümüzde hiç vakit kaybetmeden hava alanına gittim 11'e geliyordu saat 12'deydi uçak. 15 dk gecikme ile çıktık Ankaradan ama 1 saat geçmeden İzmirdeydim! Bek aldı beni. 2 saat geçmeden İzmirde görünecek her yeri görmüş kadar oldum ya. Gezmeyi çok sevmem özellikle kalabalıkta ondan birazda seçenekler azdı zaten. 

 16:35 civarında Zek geldi. Birbirlerini görmüşler Bek kötü bakmış ona gerçi biraz. Neyse gitti sonra o. Gün çok güzeldi ya. Otobüs felaketi biraz kötü oldu vaktimizi azalttı ama olsun herşeye rağmen gerçekten Zek'i görmeye değdi hepsi. O öyle doğal ve tatlı ki yerim onu ben. Ben galiba aşık oldum diyorum kendi kendime. İşi iç sesime bıraksam tüm gün sarılıp kalırdım ona yanlış anlaşılabilirdi bu ya ondan birazcık uzak durdum sankim ama ona bakmadan duramadım bu sanırım ya rahatsız etti cidden yada utandırdı onu bilmiyorum. Kirpikleri, gözleri, teni herşeyi o kadar güzelki. Birde ne bilim her ayrıntıyı aklıma kazımak ister gibi baktım belki bundan da çekinmiş olabilir. Ses tonuda çok güzel ya. Bi ara tamamen şanssız bir tesadüf sonucu kardeşini de gördük. O kadar zıtlarki O ne kadar erkeksiyse kardeşi tamamen kadınsı ya. Makyaj falan filan. Neyse onu görmemiz pekte iyi olmadı sanırsam ama onları anlatmayacağım. Onunla vakit geçirmek çok güzeldi ya çok mutluydum, huzurluydum, hiç sıkılmadım da bir an bile keşke geceyide orda geçirebilseydim ama param yoktu. Yoksa bir otelde kalabilirdim. He bu arada artık sevgiliyiz! O kadar imkansızdı ki bu hala şaka gibi geliyor inanamıyorum o nasıl beni sever? kendimde sevilesi bir taraf göremiyorum da.

Biliyorum her şey için çok erken ama ben galiba ciddi ciddi aşık oldum. Onu aklımdan çıkaramıyorum. Hiç bir şeyden vazgeçemiyorum, yolda birşey görsem düşünüyorum acaba O, bunu severmi? Tüm hayatımı onunla geçirmek istiyorum. Bir an bile yanından ayrılmayım böyle yapışıp kalayım ona. Amacım bir şey yapmakta değil görsem onu izlesem yeter bana. Bunu burda çok dile getirdim ama ben aşık olunca hiç çekilmem, kıskanç canavarımsı bir şey olur çıkarım. Zek'e böyle davranmamak için kendimi kontrol altında tutmaya çalışıyorum... Allah'ım sen bizi, benden koru. Birde bize mutlu, güzel ve beraber bir hayat nasip et :)) 

(Yazının geç kalma sebebi Blogun kapatılmış olması bunu not almıştım bir yere. Yazı 11 Mart akşamı yazıldı. He biz 10 martta sevgili olduk ama :)

8 Mart 2011 Salı

Bugünüm yarın olsa

Annem izin verdi İzmir'e gidişime. Ne garip bir mutluluk bu ya, yaşamayalı çok uzun zaman olmuştu sanırım. Bu başka geliyor. Geçmişin hatalarını yapmadan yaşayabileceğim bir hayat gibi. Hani derdim bu da biter gider yada elbet ayrılık korkusu olurdu ama ben Zek'ten uzak kalmak istemiyorum. Sürekli onunla konuşmak güzel, hatta güzelden de öte huzurlu, düşünceleri, davranışları, kendisi o kadar doğal ki. Her hali ile seviyorum onu...

Aşka boğuldum gene dimi. Aşk çok zor ama ya, ne bilim bence aşk nefestir yada şıpsevdi sakızlarının kağıtlarında yazan her şeydir. Büyüdür aşk, adını aldığım EfsuN'dur. İnsanı kör eder ama birine bağlayıp hayatın anlamını da sunar insanlara. Gariptir, dengesizdir, güzeldir, özeldir, kelimelere sığamayacak her şeydir aşk. Tekrar aşık olursam eğer ki -ilki Lacivertti pek anlatmasamda onu harbi odundu etmediğimizi bırakmadık birbirimize- ondaki gibi saf olmayacaktır ama yıpratıcıda olmaz belki. Gerçi bilmiyorum aşkı tahmin etmekte zordur. Aşkla mantığın bir arada durduğu nerde görülmüş?

Dünyadaki bütün homofobiklere sinir oluyorum! Bir site var gene üye oldum ben böyle. 'Lezbiyen' etiketi var tıklayınca herkescikler çıkıyo o etikete sahip. Birde altında insanların yazdığı yorumlar çıkıyor. Daha bir sayfayı okuyamadan çıldırdım ben. O nasıl bir ön yargıdır, yargısız infazdır, acımasızlıktır! hiç mi bilginiz yok lan sizin! Daha önce yazdığım Buradaki yazı tüm gerçekliği ile ordaki yorumlarda vardı. Üstelik daha fazlası! Böyle onları okuyunca kendimi çok küçük, aciz bir şey hissettim ben. Devam edemedim okumaya, nasılsa değiştiremeyecektim hiç birinin düşüncesini. Kendi yorumumu yapıp çıktım. Ne garip eşcinselliğe tercih demeleri. Kim toplumun dışlayacağı bir kimliği seçerki? elinde olsa bence kimse seçmezdi. Öğrenince öldürcek gibi bakışlara maruz kalınıyor sonuçta, tüm ön yargılar acımasızca üstünüze çullanıyor. Anlatamıyorum kimseye bunun bir 'tercih' değilde 'kimlik' olduğunu. Bu bizim cinsel kimliğimiz hepsi bu! Gerçi hangi uzmanla konuşsan onlar bile ''Kendi tercihi'' der. Uzman onu derse bize susmaktan başka ne yapmak düşer...

7 Mart 2011 Pazartesi

Elimden bi kaza çıkacak ya hadi 'hayır'lısı

Güzel bir geçmişin tek kötü tarafı: artık yaşanamayacak olmasıdır.

Cansu, Damla ben gittik düğüne. Bulana kadar öldük orası ayrı. Yağmurluydu hava, Esra gençti daha. Salondan içeri girdik onu gördüm eşiyle dans ediyordu. Adam büyük bundan ama birbirlerine bakarken gördüm aşklarını, susmaktan başka ne düşerdi ki bana? Esra evlendi daha yirmisinde evledi, severek evlendi. Garip geldi benden sadece 3 gün büyük olan kız evlendi. Garipti liseden çıktıktan sonra bir daha görüşmedik sanki dün lisenin son günüydü ve o bugün evlenmiş gibi geldi. Garipti özletti geçmişi, gözlerim doldu...

Akşam oldu geldim yurda. Nette falan oyalanırken Işık gel vampir oynayacağız dedi. Bunun okul arkadaşları ile falan oynadığı bir oyun. Gittim otururken merdivenlerde sevgilisi geldi. Birşey oldu Işık gidecek kalktı kolundan tuttu bu onun sinir oldum ordan koptum ben. Döverdim o kızı var ya hatta öldürürdüm umurumda bile olmazdı dönüp ne yaptım ben diye bakmazdım da. Sen kimsinde hangi hakla Işık'a böyle davranabiliyorsun ya! neyse yazamıyorum daha fazla çıkıyorum.

6 Mart 2011 Pazar

Kavuşturana binlerce şükür!

Özlemişim lan! özür dilerim blogum yokluğunda blogcu.com a gitmiştim. Ama valla isteyerek olmadı çok ayartıldım, korktum içimdekileri hiç bi yere anlatamıcam diye ondan yani. Affettin beni dimi. Ama sende kapanma bida tamam mı.

Öhh yani iki dakikada aşka geldim blogla. Neyse boşvereyim bunları, perşembe izmire gidiyorum lan! bildiğin gidiyorum. Allah'ım nolur bi terslik olmasın. Anneme de söyleyip izin alayım ben en iyisi. Onun izni olmadan olmaz yani dimi ama. Henüz pek kimseye söylemeyedim kızlara falan ama acayip mutlu, umutlu, deli doluyum ben! Nolur bi terslik olmasın gideyim. Onun dışında yazılacak çok şey var sankim ne de olsa günlerdir yoksun adi blog!

Işık ile sevgilisi ayrıldı. 5-6 gün falan oluyor hala barışmadılar. Kendileri bilir ama sevgilisine üzülürken Işık adına mutluyum. Hayırlısı olsun diyebiliyorum sadece...

Melek bir garip hala. O Işık'a aşkım yazdığından beri pek görüşemedik ama bu akşam üzeri geldi odaya boştu yine direk yatağıma gelip omuzuma yattı uyudu. Harekette edemedim kolum uyuştu be! Neyse sonra odaya Işık falan geldi kalktı bu, uyandı daha doğrusu. Ben kendimi garip hissettim. Yemeğe indik o arada Zek'e olan biten herşeyi anlattım. O da kendini kötü hissetti biraz, üzdüm sanırım. Dedi bi de aranızda duygusal bir şeyler varsa engel olmak istemem diye. Ama benim kalbimde o tek yani. Melek'le olan her şey kesinlikle geçmişte bıraktım bunları. Sonradan geçti ama sanırım yani, geçmediyse de bana belli etmiyor. Ben Zek'i cidden çok seviyorum. Yoksa gitmezdim yanına yaaaa...

Ölcem lan kıskançlıktan. Zek var ya Zek deli eder lan beni. Nasıl kıskanıyorum ama çocuğu anlatamam.  Bunun eski sevgilisi var Dila. Ben taktım bu kıza geçen akşam. Ona film hazırlıyor gönderiyor, bir derdi olunca onunla beraber üzülüyor falan. Acayip kıskanç moddayım. Lan bugünlerde bana yapılacak şey mi bu?! Zaten her bir şeyimi kaybetmişim bir tane de sen vur! ooof of. Çok dertliyim ya valla. Kıza trip atmaktan helak oldum. Saçını kesmiş bu bana göster dedim cam açtı falan. İyi ki açtı o camı yoksa bu gece konuşmaya niyetim yoktu. Sanki kız sevgilim ha, niye böyle yapıyorsam. Delimiyim neyim. Yerim ben onun o tatlılığını. O kadar doğal ki. Allah'ım nolur o benim sevgilim olsun ama ben sadece seveyim aşık olmayım. Biliyorum aşık olunca hiç çekilmem ben.

Sonra okul berbat durumda. Ödevler birikti de birikti. Zor geliyor ya artık. Bıktım ilk haftalardan. Yarın düğün var, liseden bi arkadaşım evlenecek burda, ona gideceğiz. Ne garip ya daha yaşı kaç ki evlenecek o, zamanla çocuğu olacak büyüyecek... Ne garip hayalleri bitmiş gibi geliyor, sanki evlilik yolun sonuymuş gibi. Sanki evlendikten sonra her şey bitiyor bütün amacın kocanı(!) bekleyip hizmet etmek gibi. Belki de ben ailemde böyle gördüğüm için bana öyle geliyordur. Salağım bir yerde sanki ben evlenecekmişim gibi! Türkiye'de evlenmek kim biz kim...

2 Mart 2011 Çarşamba

Bela çeken mıknatıs gibiyim!

Bu yaşadığım iki haftayı tamamen uğursuz saymak istiyorum!

Önce cep telefonumun ekranı çatladı ki; homofobiğin yaptığını anlatmıştım zaten. Sonra cumartesi günü 8 gb'lık flash belleğim bozuldu. Göz göre göre bozuldu lan içim acıdı belleğe. Geldik bu haftaya -M- hakkımda söylentiler çıkartmış mı başkaları mı uydurmuş bilemiyorum ama bir haltlar oluyor. Buluştuğumuzda öpüşmüşüz lan! benim niye haberim yok?? sonra daha öncekilerden biri de benim hala onun peşinde koştuğum onu sevdiğime dair bir diğer söylentiydi. Kızdım bir ton ben buna hak etti ama. anlatmasın lan beni millete, hiç anlatmasın insanlar bir şekilde değiştiriyorlar çünkü bunları.


Gelelim diğer belama. Bilgisayarım çöktü. Biri fişini çekmiş geldim dersten dün -boştu- bir baktım bilgisayar çalışmıyor hata veriyor açarken, toplayıp götürdüm hemen tabii. Formatı atıldı yüklenecekler yüklendi geldim yurda, açtım bilgisayarı. Görev yöneticisi çalışmıyor, Kayıt düzenleyici midir nedir çalışmıyor, virüs programım desen yüklenmiyor yüklenince çalışmıyor. Kısacası hiç bir şey yok ödevimi de yapamadım. Tüm gece ona virüs programı kurmak için uğraştım. Yattığımda gece 3 mü neydi. Bugün götürüp bir daha verdim bilgisayarı ama gitti yani adam 5-6 kez format atmış bilgisayara hala yok. Benim D'deki dosyalarımı yedeklemiş onu tekrar yüklerken virüs geliyor tabii adamda tekrar tekrar format atıyor. Sonuç olarak bilgisayarımdaki her bir bilgi -şiirlerim, resimler, filmler, videolar- her bir şey gitti. Bilgisayar hala aynı. Ama biliyorum sebebini bu adam bilgisayarıma dosyaları atarken kendi bilgisayarından virüs getiriyor. Çünkü onda virüs programı yok ve kullandığı flasha bulaşıyor yani. Umarım bu gece doğru düzgün halleder de kavuşurum pc'me. Moral feci bozuk ama.

Neyse ki bura açılmış. 2 gündür açılmıyordu deli oldum kendi kendime. Manyak mıyım ne? Sanki tüm hayatım burasıymış gibi. Her şeyim değil belki ama bir süredir beni rahatlatan tek yer. Bir yerlerde anlatmasam kendi kendimi yerim sanırım. Son belam sanırım çünkü aklıma bir şey gelmiyor başka diğer telefonumda bozuldu. Akşam gelirken filmini değiştirdim. Rahatım şimdi ve bir yandan da yeniden beş parasız. Tüm paramı teknoloji uğruna yatırıyorum ya! Yeter lan doğru düzgün bir şeyler üretin dimi ama. Bende öğrenciyim canııımmm.